31 Mart 2012 Cumartesi

milliyet.com.tr'nin Sarı Melekler için 2009'da Avrupa da Kupa Hayal Başlığı

Trabzonspor'a haciz darbesi!

Milli futbolcunun avukatından zehir zemberek suçlama.

Trabzonspor'a haciz darbesi!
Sezon başında Trabzonspor'dan Beşiktaş'a transfer olan milli futbolcu Egemen Korkmaz'ın avukatı Ersin Hamarat, müvekkili adına Trabzonspor Futbol İşletmeciliği A.Ş.'den alacakları için başlatılan hukuki işlemler hakkında yazılan haber içeriklerinde yanlış bilgilerin yer aldığını bildirdi.

Avukat Ersin Hamarat yaptığı yazılı açıklamada, müvekkili Egemen Korkmaz'ın Trabzonspor Futbol İşletmeciliği A.Ş. ile imzaladığı profesyonel futbolcu sözleşmesinden kaynaklanan 2010-2011 sezonu alacakları için Trabzon İcra Müdürlüğü nezdinde borçlu Trabzonspor Futbol İşletmeciliği A.Ş.'ye 17.01.2012 tarihinde icra takibi başlatıldığını, bu icra takibinin kesinleştiğini ve hiçbir ödeme yapılmadığını ifade etti.

Bu durum üzerine öncelikle Trabzonspor Futbol İşletmeciliği A.Ş.'nin, Türkiye Futbol Federasyonu'ndaki (TFF) hak edişlerine haciz konulmasının talep edildiğini aktaran Hamarat, şunları kaydetti:

''13.02.2012 tarihli haciz işleminin 22.02.2012 tarihli cevap yazısı ile TFF kayıtlarına işlendiği bilgisi iletilmiştir. Daha sonrasında ise TFF'nin 07.03.2012 ikinci cevap yazısı ile borçlu kulüp ile TFF nezdinde borç-alacak ilişkisinin bulunmadığı, söz konusu dosya borçlusu Trabzonspor Futbol İşletmeciliği A.Ş.'nin TFF nezdinde tahakkuk etmiş hak edişinin olmadığı ve 13.02.2012 tarihli haciz kaydının ayrı bir tüzel kişilik olan Trabzon Sportif Yatırım ve Futbol İşletmeciliği Tic. A.Ş.'nin cari hesabına sehven haciz kaydı işlendiği bildirilmiştir. İsim benzerliğinden kaynaklanan bu hatanın düzeltilmesi adına, dosya borçlusu Trabzonspor Futbol İşletmeciliği A.Ş. ile TFF arasında herhangi bir borç-alacak ilişkisi olmaması ve borçlunun TFF nezdinde herhangi bir alacağının bulunmaması sebebiyle, haciz kararımızın TFF'ce tatbik edilmesinin mümkün olmadığı bilgisi iletilmiş ve TFF tarafından sehven işlenen haciz kaydı işlemden kaldırılmıştır.''

TFF Futbol Kulüpleri Tescil Talimatı hükümleri gereğince devralan şirketin, devredilen şirketin borçlarından 2 yıl süreyle müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunun açıkça düzenlendiğini kaydeden Hamarat, ''Olayımızda Trabzonspor Futbol İşletmeciliği A.Ş.'nin borcu kesinleşmiş olup, hiçbir ödeme yapılmamıştır. Bu durumda ilgili hükümlerin göz ardı edilerek, talebimizin reddinin hukuka aykırı olduğu açıktır. Bu işleme karşı başvuru haklarımızı saklı tuttuğumuzu bildiririz'' ifadelerini kullandı.

Hamarat, tüm bunlara ilaveten kesinleşen dosyada haciz işlemlerine devam edildiği, Trabzonspor'un sponsorlarının tamamına, banka hesaplarına ve Trabzonspor Futbol İşletmeciliği A.Ş.'nin, Trabzon Sportif Yatırım ve Futbol İşletmeciliği Tic. A.Ş.'deki hisselerine haciz işleminin tatbik edildiğini kaydederek, şu ifadeleri kullandı:

''Müvekkilim adına başlatılan icra takibi ve haciz işlemleri pek tabii ki sözleşmenin tarafı borçlu Trabzonspor Futbol İşletmeciliği A.Ş. adına başlatılmış ve yürütülmüştür. Müvekkilim Egemen Korkmaz adına, yanlış şirkete (Trabzon Sportif Yatırım ve Futbol İşletmeciliği Tic. A.Ş.) işlem başlatıldığı iddiası tamamen gerçek dışı ve asılsızdır.'

Ünal Aysal "1.5 yıl içinde futbol takımı Florya'dan taşınıp daha büyük bir komplekse yerleşecek"

Galatasaray Futbol Takımı Teknik Direktörü Fatih Terim, sarı-kırmızılı kulüple gelecek 2 sezon için sözleşmesini uzattı.

Galatasaray Kulübü Başkanı Ünal Aysal, daha önce 1 1 1 yıl olmak üzere opsiyonlu 3 yıllık anlaşmaya varılan futbol takımı teknik direktörü Fatih Terim’in sözleşmesini, kendi başkanlık dönemi sonuna kadar uzattıklarını açıkladı.

Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen mali genel kurul toplantısında üyelere konuşan Ünal Aysal, günün sürprizi olarak nitelendirdiği açıklamasında, ”Fatih Terim’le başkanlık dönemim süresince bizimle olması için anlaştık ve el sıkıştık. Kendisini gelecek yıllarda da profesyonel futbol yönetiminin ayrılmaz bir parçası olarak görmek istiyoruz. 2020 yılına kadarki futbol planlaması da ortak gündemimiz” ifadelerini kullandı.
"Florya'dan taşınıyoruz"
"1.5 yıl içinde futbol takımı Florya'dan taşınıp daha büyük bir komplekse yerleşecek. Herkes kurumsallaşmaktan bahsediyor fakat sadece bahsediyor. Scouting sistemi kuramayıp pahalı transferler yapan bir ülkeyiz. Türk kulüpleri, İngiliz kulüplerin 6'da 1'i kadar gelir elde ediyor. Son 10 yılda 2 sezondan fazla kadroda yer alan oyuncu sayısı sadece 10. Amacım herhangi bir yönetimi eleştirmek, karalamak değil. Fakat geçmişten ders almazsak bundan sonra daha da zorlanırız. Hepimiz bu perspektiften bakmalıyız."     
         ”UEFA Fair Play kurallarının şakası yok"
Galatasaray Kulübü Başkanı Ünal Aysal, 2014 yılında uygulanmaya başlanacak UEFA mali fair play kurallarının şakasının olmadığını belirterek, ”Bunun cezası Avrupa’dan men edilmeye kadar gidiyor. Bu, amatör kümeye düşmeyi kabul etmek demektir” dedi.
         Ünal Aysal, Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen sarı-kırmızılı kulübün Yıllık Olağan Genel Kurul Toplantısı’nda (mali kongre) yaptığı konuşmasında, UEFA’nın mali fair play kurallarını neden getirdiğinin çok açık olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
         ”Futbol kulüplerini mali açıdan disipline ederek varlıklarını sürdürmelerini sağlamayı hedefliyorlar UEFA, ’Madem siz kendinizi
 yönetemiyorsunuz, o zaman sizi bizim kurallarımız yönetecek’ demektedir. Yaptırımları ise son derece ağır, UEFA kupalarından ve lisansından mahrum etmek.
 Bugün futbol ekonomisinde böyle bir yaptırıma muhatap olmak, amatör kümeye düşmeyi kabul etmek demektir. Özetle, işin şakası yok.
         Duyuyorum ki birçok kulübün yetkilisi, yaptırımlar için ’Daha zaman var’ diyor. Yaptırımların 2014’ten itibaren başlayacağı doğrudur ama, o gün geçmiş yılların da hesabını vereceğiz. O gün geldiğinde ’Pardon, biz böyle anlamamıştık’ deme lüksümüz ve şansımız yoktur.”
       
         ”Tünelin ucundaki ışığı görebiliyoruz”
       
         Başkan Aysal, konuşmasında, görevi devraldığı eski kulüp başkanı Adnan Polat’ın sürekli söylediği ”Tünelin ucundaki ışığı görebiliyoruz” cümlesini de sarf etti.
         Galatasaray’ın mali sorunu olmadığını, mali açıdan yönetim sorunu olduğunu kaydeden Aysal, sözlerini şöyle sürdürdü:
         ”İşe başladığımızdaki karanlık ve sıkıntılı günler bugün Allah’a şükür geride kaldı. Borçlarımızı asgariye indirmek, sağlıklı bir mali yapıya ulaşmak, mali tablolarımızı hızla UEFA mali fair play kurallarına uygun haline getirmek ve etkin ve verimli organizasyon yapısını kurmak konusunda çok ciddi bir ilerleme kaydettik ve artık tünelin ucundaki ışığı görebiliyoruz. Önümüzdeki haftalar içinde, modern kulüp yönetimi ve kurumsallaşmaya yönelik çok önemli adımlar atacağız.”
       
         ”Borçları, teminatları ve temlikleri azalttık”
       
         Başkan Aysal, görev geldikleri 11 Mayıs 2011 tarihinden bu yana borçları, verilmiş teminatları ve gelirler üzerindeki temlikleri azalttıklarını ifade etti.
         Geldikleri noktanın, arzuladıklarının 2-3 ay gerisinde ama doğru istikamette olduğunu anlatan Aysal, ”Borcun yükselmesi durdurulmuş, azaltma süreci hız kazanmaya başlamıştır. Göreve geldiğimizde toplam borç-alacak farkımız 315 milyon dolardı. Bunu 251,9 milyon dolara indirdik. 850 milyon dolar olan teminatlar, 531 milyon dolara çekilmiştir. 252 milyon dolar olan temlikler 101 milyon dolar seviyesine inmiştir. Buna rağmen mali açıdan henüz rahatladığımızı söyleyemeyiz. Ekonomideki mucizeler, sadece disiplinin devamı ve yönetimin kararlılığıyla gerçekleşebilmektedir” şeklinde konuştu.
         Başkan Aysal, sermaye artışı kararlarından sonra bazı yazarların kendilerini adeta soyguncu olarak ilan ettiklerini hatırlatarak, ”Ancak, biz kararla şirketimizi güçlendirmeyi hedefledik. Aldığımız bu karardan sonra 142 liraya kadar düşmüş olan hisse senetlerimiz, geçtiğimiz hafta 255 lira, bu sabah da 248,5 lira olmuştur. Yatırımcımıza kazandırdığımız için seviniyoruz ve mutluyuz. Sportif şirket hisselerinden kısa sürede kar beklememek gerekir”
 dedi.
         Hisse satışlarıyla ilgili bilgi veren ve bunun şirketin yüzde 51’inin altında olacağını şartını gözettiklerini vurgulayan Aysal, ”Şimdi bazı kişiler, ’Neden hisse sattınız, Riva’yı değerlendirmediniz?’ diyebilir. Riva’nın satışı bugün için en kolay gelir elde etme yöntemi olurdu, ancak Galatasaray için en doğru seçil olmazdı” diye konuştu.
         Mali sorunların çözümünün, sportif başarılar sonrasında tümüyle gerçekleşmediğini de vurgulayan Aysal, ”Kimse kupa aldığımız için borcumuzu silmiyor” ifadesini de kullandı.
         ”Eski kurallar olsa, futbol takımımız şampiyondu”
Galatasaray Kulübü Başkanı Ünal Aysal, kulübün sportif şubeleriyle ilgili açıklamalarda bulunurken, futbol, basketbol ve voleybol takımlarının performanslarını değerlendirdi.
         Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen mali genel kurul toplantısında sunuş konuşmasını yapan Ünal Aysal, futbol takımıyla ilgili olarak, ”Sezonun ilk ayağını lider bitirmeyi maçlar henüz tamamlanmadan garantilediler. Eski kurallar olsa futbol takımımız şampiyondu” dedi.
         Geride kalan sezonda aynı haftayı futbol takımının 12. sırada geçtiğini hatırlatan Aysal, ”Bugün hepimiz adına teknik direktörümüz Fatih Terim,
 yardımcıları ve tüm oyuncularımıza teşekkür ediyorum” ifadelerini kullanırken, başarılı performansın Türk Telekom Arena’da yüzde 36 bilet satış artışı ve yüksek kapasiteye rağmen yüzde 60 doluluk oranını getirdiğini, ancak hedeflerinin yüzde 80 doluluk oranının aşılması olduğunu aktardı.
         Galatasaray Medical Park Erkek Basketbol Takımı ve Galatasaray Kadın Voleybol Takımı’nı performansları nedeniyle öven başkan Aysal, kadın basketbol
 takımı için iyi bir kadro kurmalarına karşın henüz ideal seviyeye ulaşamadıklarını vurguladı.
         Geçen sezona oranla basketbolda seyirci ortalamasının yüzde 300’den fazla artış gösterdiğine dikkati çeken Ünal Aysal, bir kapalı spor salonu yatırımının da böylece gündemlerine girdiğini anlatırken, Türk Telekom Arena’nın hemen yanına yapılması planlanan salonun projesini üyelerle paylaştı.
       
         ”Futbolda faaliyet karı gerçekleştirdik”
       
         Ünal Aysal, başarılı bir dönem geçiren futbol şubesinde, küçük de olsa bir faaliyet karı gerçekleştirdiklerini anlattı.
         Futbol takımını önemli ölçüde yeniledikleri bir dönemde gerçekleşen faaliyet karında Türk Telekom Arena’nın önemli katkısı olduğunu aktaran Aysal, bu stadın yapımında emeği geçen başta merhum başkan Özhan Canaydın olmak üzere tüm yöneticilere teşekkür etti.
       
         ”Transfer çalışması içindeyiz”
       
         Kulüp başkanı Aysal, futbol takımı için yeni sezon planlamalarının başladığını söylerken, ”Futbolda bizi bekleyen yurt dışı başarılar için yeni
 takviyeler gerektiği açık. Fatih Terim’le bir çalışma içindeyiz. Dünyanın dört bir yanında arkadaşlarımız araştırmalar yapıyor. Bu çalışmalar bize gelecek
 yıllarda ekonomik başarı da getirecek. Son 7-8 yılda içi boşalan ve çok zayıflayan altyapı faaliyetlerimizin süratle onarılması için çaba saba sarf
 ediyoruz” diye konuştu.
         Futbol dışı branşlar için sponsor bulma ve kaynak yaratma hedeflerine dikkati çeken Aysal, ”Galatasaray bir spor kulübüdür ve elinden geldiği kadar
 tüm sporlarda Türkiye’yi başarıyla temsil edecek sporcuların yetiştirilmesi, misyonumuzun önemli bir parçasıdır. Kar etmek ikinci plandadır. İstanbul’un
 Olimpiyat Oyunları için en ciddi aday olduğu ülkemizde, zarar ettiği için bu branşlarda çekimser kalmak, yönetimde olduğum sürece izin vereceğim bir yaklaşım değildir” dedi.
       
         Avrupa ve Türkiye’de futbol değerlendirmesi
       
         Ünal Aysal konuşmasında Avrupa ve Türkiye’de futbolun geldiği noktayla ilgili değerlendirmelerde bulundu.
         Avrupa’da futbol gelirlerinin 4 milyar avro civarında olduğunu, ancak bu gelirin çok önemli bir bölümünün sadece 20 kulübün kasasına girdiğini anlatan başkan Aysal, Galatasaray için Avrupa’nın en güçlü kulüplerinden biri olma misyonunun hedef olmaktan çıkıp, zorunluluk haline geldiğini kaydetti.
         Türkiye’de futbolun durumunun iç açıcı olmadığını savunan Aysal, kişi başı futbol harcamasının Avrupa’nın çok altında kaldığına değinirken, bunun
 pazarlama zaaflarından kaynaklandığını söyleyerek. ”Herkesin futbolu sevdiği ama kimsenin para harcamadığı bir ülke konumundayız. Türk kulüpleri olarak çok küçük bir pastayı paylaşıyoruz. Seyirci rakamlarımız düşük. Son yaşananların da olumsuz etkisini hissetmekteyiz. Seyir zevki olarak istenen noktaya ulaşmış sayılmayız” şeklinde konuştu.
         Aysal, kulüp gelirleri olarak Türkiye’nin Avrupa’da 8. sırada bulunduğunu aktararak, ”Galatasaray olarak, en yüksek gelir sahibi İngiliz kulüplerinin 6’da 1’i kadar gelirimiz var. Modern kulüp anlayışı henüz benimsenmemiş durumda ve kaçınılmaz olarak ekonomik sorunlara neden oluyor. Altyapı yatırımları çok düşük seviyede. Pahalı transferler yapan bir ülke durumundayız. Oyuncu yetiştirme konusunda Avrupa’daki gençlere umut bağlıyoruz. Genç oyuncularımıza fırsat vermekten korkuyoruz. Bütün bu sebeplerden de uluslararası başarılarımız geride kaldı” ifadelerini kullandı.
         Sporda istikrarın önemine dikkati çekerek, Galatasaray’ın 1996-2000 yılları arasında tek yönetim ve teknik direktörle yaşadığı başarıları örnek
 gösteren başkan Aysal, bu dönemde her bir şampiyonluğun 31,5’er milyon dolara, 2000-2006 yılları arasında elde edilen 2 şampiyonluğun 74,5’er milyon dolara,
 2006-2011 döneminde ise elde edilen tek şampiyonluğun 338 milyon dolara mal olduğunun altını çizdi.

28 Mart 2012 Çarşamba

“Galatasaray bizden Webo’yu da istedi”


Galatasaray’ın ara transfer döneminde İstanbul Büyükşehir Belediyespor’dan Doka’nın yanısıra Webo’yu da istediği ortaya çıktı.

Sportstv’ye konuşan İstanbul Büyükşehir Belediyespor Futbol Şube Sorumlusu Kamil Dizar, başta Visca olmak üzere birçok futbolcularına teklif geldiğini söyledi.
Arsenal’in Visca’yı uzun süredir izlediğini söyleyen Dizar, “Bize henüz bir teklif gelmedi ama İngiliz kulübü bu futbolcuyu izlemeye devam ediyor. Sezon sonu ne olacağını birlikte göreceğiz” dedi.
Ara transfer döneminde Galatasaray’ın Doka’yı istediğini hatırlatan Dizar, “Galatasaray, Doka ile birlikte bizden Webo’yu da istedi ancak bu futbolcuları devre arasında veremezdik. Galatasaray’ın ilgisi devam ediyor mu bilmiyorum ama sezon sonunda gelecek tekliflere göre futbolcularımızı satıp satmayacağımıza karar vereceğiz” diye konuştu.

GS Store iş merkezi oluyor



27 Mart 2012 Salı 17:04
A plus hedef kitleye hitap eden Maritza İnşaat, Mecidiyeköy'deki GS Store arazine iş merkezi inşa edecek.


Kaynak : http://www.internethaber.com/maritza-insaat-emir-sarigul-gs-store-arazisi-projeleri-galatasaray-riva-maritza--410882h.htm#ixzz1qOqwqB00



Projenin ruhsatı alındı. Butik projeler ile sektöre ivme kazandırdıklarını belirten Maritza İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Emir Sarıgül, yurt içinde lokasyonu daha prestijli semtlerde, yurtdışında ise Londra, New York veya Paris gibi metropollerde 10 – 15 milyon dolarlık projelere konsantre olduklarını söyledi.
Beykoz'daki ilk projesi Maritza Evleri ile beğeni toplayan Maritza İnşaat'ın Maritza Residence Ataşehir, Maritza Konakları İstinye ve Maritza Loft Sarıyer projeleri bulunuyor.
Beykoz'daki ilk projelei Maritza Evleri ile ilgili bilgi veren Emir Sarıgül, 5 blok ve 62 konuttan oluşan projenin3+1 tipinde 185 metrekare, 4+1 tipinde 225 metrekare, 5+2 çatı dublex olarak tasarlandığına dikkat çekti. İnşaatı devam eden projelerden Maritza Residence Ataşehir'i 19 kattan oluştuğunu ve 48 dairenin yanı sıra 6 adet de dükkan bulunduğunu belirten Emir Sarıgül, bu projede de 2+1 tipinde 120 metrekare daireler, en üst katta rezidans sakinlerimizin kullanabileceği lounge ve restaurantın yer aldığını ifade etti. Emir Sarıgül, diğer projeler ile ilgili ise, "Maritza Home Kadıköy projemiz 3 blok ve 45 daireden oluşuyor. Bu projemiz 1+1 tipinde 70 metrekare, 2+1 tipinde 100 metrekare, 3+1 tipinde 120 metrekare ve 150 metrekare çatı ve giriş kat dubleks olarak uygulanıyor. Maritza Konakları İstinye ve Maritza Loft Sarıyer projelerimiz ise devam ediyor" diye konuştu.
Üst düzey konfoun butik yaşam ile bütünleştirildiği projelerle sektörde yer aldıklarını vurgulayan Emir Sarıgül, "En önemli özelliğimiz; bir dönem önceki karı sermayeye katarak, yatırımlarımızı sermayemiz ile kullanıyoruz. Bu sayede bir yandan yatırımlarımızın çapı büyürken, diğer yandan ise projemizin kalitesini artırmış oluyoruz" dedi. 10 – 15 milyon dolarlık projelere odaklandıklarını da kaydeden Emir Sarıgül, hedef kitlesi olarak A plus ve üzeri müşteri grubunu ve profesyonel üst düzey yöneticileri belirlediklerini bildirdi. Türkiye genelinde başlatılan kentsel dönüşüm projelerini de yakın takibe aldıklarını vurgulayan Emir Sarıgül, "Özellikle İstanbul Fikirtepe'de İstanbul'un siluetine yakışır projeler geliştireceğiz. Aynı şekilde Kartal'da da bu tarz projeler gerçekleştireceğiz. İstanbul'un hak ettiği kalitede projelere imza atacağız" dedi.
Maritza İnşaat olarak yurt içi faaliyetlerinin yanı sıra yurtdışında da projeler gerçekleştireceklerini söyleyen Emir Sarıgül, komşu ve çevre ülkelerde yaşanan gelişmelerin önemli fırsatlar sunduğuna dikkat çekerek, "Dış pazarları değerlendirirken, belirli etaplara ayırmakta fayda var. Örneğin Arap Yarımadası ve Kuzey Afrika 2012 – 2030 döneminde riskli ama güzel kazançların sağlanacağını düşünüyoruz. 2030 sonrasında rekabetin çok yoğun olacağı bir süreç yaşayacağız. Biz de bu nedenle 2015 yılına odaklanmış bulunuyoruz. Bir taraftan bunları düşünürken, diğer yandan da yurtdışında büyük metropoller olan Londra, New York ve Paris'te de imzamızı atmak istiyoruz" dedi.
Emlakkulisi.com'un haberine göre, aynı zamanda Galatasaray Yönetim Kurulu Üyesi de olan Emir Sarıgül, Galatasaray Maritza İnşaat'ın Galatasaray projeleri ile ilgili bilgiler de verdi. Riva'da ruhsatların alındını ve bazı villaların temel seviyelerine gelindiğini açıklayan Emir Sarıgül, "Örnek villaları inşa ediyoruz. Mecidiyeköy şehrin kalbinde olan bir yer burada da GS Store arazisine 15.000 metrekarelik bir iş merkezi projesi çizdirdik ve ruhsatı aldık. Şu anda burası için büyük şirketlerden gelen teklifleri değerlendiriyoruz. Riva'da TOKİ ve Emlak GYO ile ortak hareket etme arzusu içindeyiz. Riva'nın her geçen gün kıymeti katlanarak artan bir lokasyon" dedi.


Kaynak : http://www.internethaber.com/maritza-insaat-emir-sarigul-gs-store-arazisi-projeleri-galatasaray-riva-maritza--410882h.htm#ixzz1qOr1lO6j

İşte G.Saray'ı Yakacak Belgeler!

28 Mart 2012 / 09:33
Orduspor'da yaptığı açıklamalar gündemi alt üst etti.

İŞTE SÖZLEŞMELER,GALATASARAY'A YOLLANAN YAZI VE TFF'YE GÖNDERİLEN ŞİKAYET


ORDU'NUN BELGELERİ!
Ordusporlu Culio, Galatasaray maçı öncesi ortalığı karıştırdı. Galatasaray'a karşı oynamak istemediğini ancak kulübüne saygısından ötürü bunu yapacağını belirtti. Kiralık olarak geldiği Galatasaray'a geri dönecek olmasını da gerekçe gösterdi. Hatta geçtiğimiz aylarda İstanbul'da Taffarel ile Polat Otel'de görüştüğü ortaya çıktı. Orduspor buna tepki gösterdi ve futbolcunun sözleşmesini disiplin talimatı 60. Maddeye göre feshetti. Federasyona şikayette bulundu. Fatih Terim'in sezon içinde üç kez 'Culio geri dönecek' şeklindeki demeçlerinin Culio'nun aklını karıştırdığı ileri sürüldü. Ortaya yeni bir 'etik' tartışma çıktı. Orduspor, 'Futbolcu bizim. Opsiyonu bizde. Kendisiyle sözleşme imzaladık. Biz istemeden nasıl dönebilir ve Galatasaray bu yönde açıklamalar yapar" dedi. İşte olayın perde arkası.

1- Galatasaray sezon başında Orduspor ile yaptığı sözleşmede, Culio'nun satış opsiyonunu da verdi. Sözleşmenin yandaki örneğinden anlaşılacağı gibi Karadeniz ekibi Arjantinli futbolcuyu 350 bin euroya kiraladı. 1 milyon 550 bin euro karşılığında da sezon sonunda bonservisini alma hakkını aldı.

2- Orduspor, performansından memnun kaldığı Arjantinli futbolcu Culio ile 4 yıllık sözleşme imzaladı. Yanda İngilizce metniyle yer alan sözleşme, Culio ve Orduspor arasında yapıldı. 31 Mayıs 2015'e kadar Culio, Orduspor'da oynamayı kabul etti. Bu yıl 750 bin euro'ya evet dedi. Sonraki 3 yıl 1'er milyon euro alacaktı.

3- Culio Orduspor'a göre 'rekabeti ortadan kaldıran' açıklama yapınca, Galatasaray'a 'opsiyonu kullanmıyoruz' yazısı yollandı. Gerekçe olarak Culio'nun LİG TV'ye yaptığı "Galatasaray'a karşı oynamak istemiyorum" sözleri ve Fatih Terim'in bu futbolcuyu geri istemesini beyan etmesi gösterildi.

4- Karadeniz Kulübü Culio'nun olay açıklamalarının ertesi günü sözleşmeyi feshetti ve futbolcuya böyle bildirdi. Yandaki belgedeki şu içerik dikkat çekti: "Davranışınız 60. Maddeye aykırıdır. Açıklamalarınız futbol etiğine, fair-play ruhuna ve her zaman korunması gereken futbolun marka değerlerine zarar vermiştir."

5- Orduspor hukuki zeminde haklılığını göstermek için Türkiye Futbol Federasyonu'na dün şikayet yolladı. 60. Maddeye dikkat çekildi. Konunun Etik Kurulu'na sevki istendi. Culio'nun Orduspor'dan yollanmasının gerekçeleri bu yazıda da ayrıntılı olarak belirtildi ve şikayet metni İstinye'deki TFF binasına ulaştırıldı.

6- Fenerbahçe konuya çok fazla müdahil olma taraftarı değil. Ancak gelişmeler yakından izleniyor. Asbaşkan Abdullah Kiğılı, "Niye böyle yaptıklarını Galatasaraylılar'a sorun" diyerek tepkisini gösterdi. Necati transferinde Galatasaray'a büyük eleştiriler yönelten isim olan Kiğılı, "O gün Necati olayıyla ilgili eleştirimi yaptım. Bugün de durum ortada. Açıklama yaması gereken biz değil Galatasaray'dır" ifadelerini kullandı.

Deneme



CULIO'YA TAZMİNAT DAVASI
Orduspor Başkanı Nedim Türkmen, federasyondaki sürecin ardından, galibiyete yaklaşık 800 bin lira ödül verilen ligde daha iki maçı varken mağdur olduğu gerekçsiyle tazminat davası açabileceklerini söyledi. Türkmen "Bunu adliye mahkemelerinde açabiliriz. Muhattabımız Culio olur. Culio önemli ve takıma katkısı yüksek bir oyuncu" dedi. Özbek, Culio'nun Ordu'dan ayrılana kadar bir sıkıntı yaşamaması için kulüp çalışanlarını görevlendirdiğini de belirterek "Biz kulübümüzün hakkını savunmak için bu yola başvurduk. Ama adamlığımızı da yapıp Culio'yu gidene kadar rahat ettireceğiz. Sonuçta bize hizmeti oldu" diye konuştu.Deneme

http://www.postmedya.com/news_detail.php?id=55869

SENE SONU MUSAMERESI

Geldik ligin sonuna. Bir sezon kah manipülasyonu kah jurnalciliği ile geçti  gitti. Bazen göz göre göre yalan söyledik, bazen bilinçsizce. Hazır sezon biterken biz de sizler için bir sene sonu haberi yapmak istedik. Ancak bu kez “liselimedya” olarak yapmayacağız. Hıncal Ağabeyin kıçından uydurduğu, sizin de sürekli yediğiniz “fenerli medya” nın ağzından yazacağız.
Ha “fenerli medya” demişken kastettiğim, Hıncal ile akrabalığı bulunan İbrahim Seten veya Gürcan Bilgiç değil.Keza Hıncal’ın “beyin yıkama” seansından geçen ve başkalaşım yaşayan Mehmet Demirkol ve Mehmet Arslan da değil. Hani hep derler ya “Alex’in koşanı” diye,biz de “Hıncal’ın laciverti” diyelim!

Ahmet Çakar gibi gireyim yıl 2006, soğuk ve yer yer yağışlı bir Rize akşamı. Günlerden Cumartesi, aylardan Mayıs, saat 19.00. Ligde 33. haftaya 3 takım 33’er puanla girmiş. Malatyaspor, Samsunspor ve muhterem Ali İpek’in Denizlispor’u. Hani kaz gelecek yerden horoz esirgenmeyen!
Ali İpek’in Denizlispor’u, Fahri Tatan’lı Rizespor’un rakibi. Kaderin bir cilvesi olsa gerek ki hakem de Cüneyt…”çakır” Duyamıyorum sizi daha yük sek sesle.Cüneyt ÇAKIR. Aynen öyle!
Maç başlıyor. Rize bir sallantıda. İyi başlamıyorlar. Maç gitti gidecek deniyor. Hani burada “berksel savcılık” yapacak değilim ama bir iç gıdıklayan bir şey olduğunu hissediyorsun. Hani mahkeme başkanı sordu ya “sanki elin gitmiyor gibi gibi” diye. Kafa oysa, bu maçtan 3 soruşturmalık soru çıkar öyle diyeyim. Kaleci garip bir çıkış yapıyor 1-0 Denizli öne geçiyor, derken manasız bir penaltı. Oldu mu sana 2-0. Öyle ki Denizlispor gelin olmuş, son hafta Fenerbahçe karşısına uğurlanıyor. Hem de değil kaybetmek beraberlik halinde bile işlerin feci sarpa saracağı ve Fenerbahçe maçında şansı mucizelere kalacakken. Kazanması bile yetmeyecekken, kurulan ortam ve düğün halayı sonrası bir hedef maçı olarak Fenerbahçe maçı.
Hani şu ana kadar hatıralarınız canlanmadı ve “bir de şey vardı, neydi o defanstaki adamın adı” demediyseniz ben size kısa bir pasajla bir tazeleme yapayım.Rizespor’un Bashir El Tabei Abdelhamid adlı defans oyuncusu takım arkadaşı Ünal Alpugan’ın attığı gole bir seviniyor bir seviniyor, inanamazsınız. Şaka be şaka şaka. Ne sevinmesi. Tepki 2 elini başına koyup “eyvah şimdi sıçtık” mealinde oluyor.
Neyse sonrasını biliyorsunuz zaten. Ünal Aysal’ın baş danışmanı Bülent Tulun’un mektubu. Adnan Polat’a açılan dava. Kayıp 1.5 m dolar. Delil olarak verilen gazete kupürü. Açıklama olarak yapılan “taşınıyorduk belki düşmüştür” safsatası. 
“Öyle diyorsun da Appiah vursaydı şampiyondunuz kardeşim” #yersen
Uzun bir giriş oldu ama umarım sık boğaz etmemişimdir. Dönelim bugüne. Avrupa Şampiyonluğu kupasından korkan adamlar tarafından başkanı ve 2 yöneticisi yargılanan futbol takım hala çifte kupa yolunda ilerliyor. Vakay-i Culio hadisesini buradan okumuştunuz. Belli ki birilerini kendi deyimleriyle tarif etmek gerekirse “ateş basmış”. O yüzden önümüze bakalım ve bir senaryo çizelim. Aynı Hıncal Agabey gibi. Bunu çizerken de yukarıda anlattığım aynı “adalet bekçilerini” kapsayan hikayeden dem vuralım.
Ligden gidenler gitti, kalanlar kaldı. Son 2 haftaya girilirken son durum şu. Samsunspor 33, Antalyaspor 39 puanda. Samsunspor 2 maçını kazanır, Antalyaspor da 2 maçını kaybederse Samsunspor kümede kalıyor.
Bilin bakalım bu tabloda Antalyaspor’un son maçı kiminle? Aynen dediğiniz gibi Fenerbahçe. İster misin bu hafta Samsunspor, eski başkanları Yıldırım Demirören’in 26 Ocak’taki kongrede 8-0’lık Zalad’lı maç ile “adaletin bekçilerine” şike göndermesi yaptığından beri oynadığı 10 maçta 2 galibiyet, 3 beraberlik, 5 mağlubiyet almış olan Beşiktaş karşısında “şanslı” bir galibiyet alsın. Bunun yanı sıra Antalyaspor kendi sahasında Bursaspor’a yenilerek. Son haftaya küme düşme tehlikesiyle girsin ve Şükrü Saracoğlu’na Samsunspor’un nefesi enselerinde boza pişirirken girsin?
Bütün bunların ışığında Samsunspor’un geçen hafta Mersin İdman Yurdu karşısında bir hakem faciasıyla 3 puan aldığını da şuraya not edelim.Hani Nobre’nin 20. dakikada kırmızı kart ile atıldığı maç!!!
Yok artık diyorsanız çıkın yukarı aynısının “mukavvadan” yapılmışına bakın!

27 Mart 2012 Salı

5 Branşta 3 Büyüklerin Karşılaştırması !!!

26 Mart 2012 Pazartesi

Bu da mı tesadüf Kamil 2 ?

Culio yanabilir, birilerini de yakabilir!

Orduspor'da yaşanan Emmanuel Culio krizi, daha büyük bir boyuta ulaşmak üzere... İşte krizin arka planındaki detaylar...

26 Mart 2012 Pazartesi - 18:13
Sporx.com
SPORX ÖZEL - Galatasaray maçı öncesi Orduspor cephesinde yaşanan "Culio krizi" Türk futbolunun gündemine otururken, ortaya çıkan ilginç bir ayrıntı bu olayın daha da büyüyeceğini gösterdi... 

Sporx.com'a özel açıklamalarda bulunan Orduspor Başkanı Nedim Türkmen, Emanuel Culio olayının basit bir kadro dışı olayı olmadığını belirterek, "Biz fesih gerekçelerimizi bildirdik ve bunu ilgili taraflara gönderdik. Sanırım futbol federasyonu bu konuda gerekli incelemeyi yapacaktır" dedi. 

TÜRKMEN: "CULIO HİÇ GÖRMEDİĞİ ŞEYLERİ GÖRDÜ" TIKLAYIN...


Türkmen, "Peki fesih gerekçesi olarak neyi gösterdiniz?" sorumuza, "Bu konuda bir çok gerekçemiz oldu ve bunları fesih sözleşmesine yazdık. Örneğin Culio'nun hafta sonu oynadığımız maçtan sonra G.Saray'la ilgili 'Aslında G.Saray'a karşı oynamak istemezdim ama mecburum' açıklamasının futbol etiğine, fair play ruhuna, futbolun marka değerine aykırı olduğunu belirttik. Daha da önemlisi Culio'nun bu durumunun futbol disiplin talimatının 60. Maddesini ihlal ettiğini de belirttik. Talimatımız açık ve net. Bu çocuğun durup dururken hem de G.Saray maçı öncesi bu şekilde bir açıklama yapmış olması, öncesinde yapılan bazı açıklamalar filan bunlar futbol federasyonu tarafından incelenmeli, soruşturmalı" cevabını verdi. 

Türkmen, "Peki ayrıca TFF'ye bu konuda bir müracaatınız olacak mı?" sorumuza ise, "Hayır. Zaten fesih gerekçesi olarak bunu bildirdik, bu da şimdi federasyonun elinde, mutlaka onlar gerekli kurulları disiplin müfettişleri inceleme yaparlar. Ben yapacaklarını umuyorum. Çünkü daha önce sezon başında bir transfer olayımızla ilgili kendiliğinden harekete geçmişlerdi. Bu konuda da geçeceklerdir. Culio'nun bu açıklamasından öncesi var. Etik olmayan bazı açıklamalar oldu. Bunlara bakmamız lazım" cevabını vererek, "Oyuncumuzun sözleşmesini tek taraflı fesh ettik ayrıca bir maaş da talimatlarımız gereği ceza kestik. Sözleşmesinin fesh edildiğini öğrenince ağlamış oynamak istediğini söylemiş. İş işten geçti. Bundan sonra top artık futbol federasyonundadır" dedi.

İŞTE DİSİPLİN TALİMATINDAKİ İLGİLİ O MADDE

ÖZEL HABER - Tahir Kum



Bu da mı tesadüf Kamil ?

25 Mart 2012 Pazar

Gerçekleri tarih yazar -2-

Söz Sanlı Kaptan’da!
Ve ‘o tarih’lerden biri daha! 15 Mayıs 2004… Yine ligin son maçı. Beşiktaş, Rize’de, Rizespor’a uyduruk bir penaltıyla 1-0 yeniliyor. Rize kalıyor, Bursaspor küme düşüyor. Maçı izleyen Beşiktaş’ın unutulmaz kaptanlarından Sanlı Sarıalioğlu, elinde iddianame, hatta tek bir tape olmadığı halde, Hürriyet’teki köşesinde karşılaşmayı şöyle anlatıyor:

“Ne zor iş bu Beşiktaş'ı yazmak! En az yarım saat ben kâğıda baktım, kâğıt bana. Tık yok... Elim mahkûm, yazacağım. Haydi bismillah... Kâğıt helvası gibi bir Beşiktaş… Yılgın, yorgun, bıkkın, silik, sönük... Yürümek bile istemeyen ruhsuzlar mangası. Rize düşme korkusunu yaşamasa, çok erken gole, gollere ulaşacak. Gel de son maçlardaki Cordoba'yı arama! Kalede olsa, Rize hiç sıkıntı çekmeyecek. Ramazan'ın yaptığı oyunbozanlıktan başka bir şey değil! Kurtardıkça kurtarıyor. Direndikçe direniyor. Arkadaşları biraz kendisine yardımcı olsa, belki de Rize güme gidecek. Gel gelelim sahada tükenmiş, içi boşalmış bir Beşiktaş var.
Devrenin uzatma bölümlerine kadar Rize'nin gol atamaması mucize. Mustafa Çulcu da buna son derece sinirleniyor. Rize'nin yapamadığını, Çulcu bir penaltı yaratarak gerçekleştiriyor. Eyvah...  Lucescu şimdi yine hüngür hüngür ağlayacak, hakemlere sallayacak. Anlat hocam anlat... Tek suçlu hakemler ve sen sütten çıkmış ak kaşık!..

Haydi hakem penaltıyı uydurdu. Peki sen ne yaparsın, oyuncuların ne yapar? Takımın yenik ve biz Rize kalecisini göremedik. Bu nasıl iş hocam? Oyuncuların orta çizgiyi binbir külfetle geçebiliyorlardı. Özellikle son 45 dakika bir ömür boyu gibi geldi. Rize titriyor, senin oyuncuların da rakiplerini en ufak bir biçimde rahatsız etmiyordu.

Hocam Beşiktaş'ı ne durumlara düşürdün? Yıllarca unutulmayacak bir utanç belgeseline oyuncularınla birlikte imza attın. Tam yazıyı yazarken içeriye Haşmet Babaoğlu girdi. Öfkeden kudurmuş bir biçimde "Kaptan bu takımı baştan aşağıya lağvetsinler" dedi. Yerden göğe kadar haklı. Böyle bir kepazeliği hiçbir Beşiktaşlı kabullenemez.”

Bir yazı arıyorum!
2006’da Milliyet’te, yukarıdaki Rizespor-Beşiktaş maçının da dahil olduğu, ‘Örtbas Edilen Şike Belgeleri’ başlıklı bir yazı dizisi kaleme almıştım. Bu nedenle Beşiktaşlı arkadaşlarım aylardır, “O zaman inandığın tape’lere, neden 3 Temmuz’dan sonra inanmıyorsun?” diye soruyor. Cevabı çok basit ki: Son tape’lerin belirsizlikleri bir yana; sahadaki tabloyla zerre kadar örtüşmemeleri benim en büyük dayanağımdır! Hukuk da, teknik takip sonucu elde edilen tape’leri bu nedenle ‘delil’ saymaz zaten. ‘Delil’ olmaları için suçu (varsa) doğrulamaları gerekir.

İşte bu yüzden; hangi derin amaca hizmet ettiği zamanla ortaya çıkacak bir ‘iddianame’ değil… Kimin neyi kast ettiği belirsiz bir ‘tape’ de değil… Bir köşe yazısı görmek istiyorum. Ama lütfen bu yazı, yukarıdaki benzerleri gibi, 2010-2011 sezonuna ait bir maçtan hemen sonra yazılmış olsun! Yazıyı yazanın Fenerbahçeliliği, Hıncal Uluç’un Galatasaraylılığı, ya da Sanlı Sarıalioğluve Haşmet Babaoğlu’nun Beşiktaşlılığı kadar güvenilir olsun! Futbolun onurunun ayaklar altına alındığını, sahada başka türlü bir ‘oyun’ oynandığını görmüş olsun!

Çünkü ‘şike’ denilen şey konuşur; “Kupa senin, ligin benim” deyiverir. ‘Şike’ renk de verir mesela; ‘beyaz ve üçüz’ pankartlarla fırlar ortaya. Hatta ‘şike’ sıçar; temizlemek için sahaya binlerce tuvalet kağıdı fırlatsalar da kar etmez!

Ama en önemlisi şike bir hayalet değildir! Gözle görülür, futbolun doğrularıyla ispatlanabilir bir suçtur. Şikeyi kanıtlamak için suç mahalline, yani sahaya bakmak kafidir. Aşkları hastalıklı (!) olsa da, gözleri ve vicdanları sağlıklı milyonlarca Fenerbahçelinin, dokuz aydır ‘iddia olunan şikeyi’ reddetmesi bundandır!

Şike olsaydı, Hıncal Uluç kadar, Sanlı Sarıalioğlu kadar, Haşmet Babaoğlu kadar Fenerbahçeliler de onu görürler, sonuçlarına razı olurlardı.

Ne tuhaftır ki, asırlık çınarı dokuz aydır bir ipin ucunda sallandıranların, gözlerini sahadan kaçırmaları da bundandır! Aykut Kocaman’ın daha Temmuz’un başında, Cüneyt Tanman’a seslenişine kulak tıkamaları da! Neyse ki süreç, Tanman’ın centilmenliği dahil, tüm sahte örtüleri söküp atacak kadar sert!

Tarih, yukarıda anlatılan ‘utanç maçları’ gibi, ‘3 Temmuz sürecini dizayn edenleri, onların hedeflerini ve arsız çabalarının sonuçlarını da yazacak. Ve ‘utanacak hiçbir şeyi olmayanlar’ ilk günden beri durdukları noktada bekliyor olacaklar, o gün de! Hesap sormak için!

24 Mart 2012 Cumartesi

Gerçekleri Tarih Yazar -1

İşte o tarihlerden biri… 30 Mayıs 1976… 
Galatasaray, ligin son maçında İzmir’de Göztepe’ye 2-0 yeniliyor. 
Türk spor basınının ‘Hıncal Abisi’ hemen ertesi gün, Cumhuriyet Gazetesi’ndeki köşesine, ‘Hakemler ve şikeler kümede kaldı’ başlığını atıyor. 
Bu ağır suçlamanın altındaki yazısına, “Geçen hafta İzmir’de olup da, Galatasaray – Göztepe maçını izleyen Galatasaraylıların tümü, Galatasaraylılıklarından utandılar. Gözleri önünde oynanan oyunu (Ama futbol değil oyundan kastımız) bütün çıplaklığı ile anladıkları için… Göztepelilerin tümü değilse de, yürekten Göztepeli bir kısmı, Göztepeliliklerinden utandılar. Böyle kümede kalmaktansa, düşmeyi yeğledikleri için…” diye başlıyor. 
Ve şöyle devam ediyor; 
“Geçen hafta sonu ben de İzmir’deydim. Bir ay önce, kulüplerin taa içinden haber alması gayet kuvvetli dostlarımın bana açıkladıkları çirkin bir iddianın son ayağını yakalayabilmek için. Şöyle demişlerdi: 
Göztepe ve Giresun, kendilerine deplasmana gelecek Trabzon’a birer puan bırakacaklar. Bu birer puana karşılık Galatasaray’dan ikişer puan alacaklar. Galatasaray’a ligde verilen puanların bedelini Trabzon ödeyecek. Yani Trabzon, Galatasaray sayesinde ulaşacağı lig şampiyonluğuna karşılık kupayı Galatasaray’a bırakacak. 
Trabzon ligi, Galatasaray kupayı almıştı. Giresun kümede kalmıştı. Şimdi geriye iddia edilen dörtlü anlaşmanın bir ayağı kalmıştı. Göztepe’nin Galatasaray’ı yenerek kümede kalması. 
Saat beşe on kala tribündeydim. Galatasaray sahada ısınma hareketleri yapıyordu. Her zamanki parçalı formasını çıkarmış, düz beyaz forma giymişti. Yanımda İzmirli arkadaşım Çetin Esen Kaftan vardı. “Boşuna bekleme. Bu maç 17.00’de değil, 17.10’da başlayacak. Göztepe beyaz formayla çıkacak. Hakem onları formlarını değiştirmeleri için içeri yollayacak ve böylece usulüne uygun bir gecikme sağlanacak” dedi. 
Esen Kaftan’ın dedikleri aynen çıktı. Maç 17.10’da başladı. Stat hoparlörleri, bu sırada gümbür gümbür Zonguldak–Adana Demirspor maçını veriyordu. 
10 dakikadan ne fayda var, diye düşündüm önce. Puan cetveline şöyle bir baktım. Balıkesir, Adana’da, Adanaspor’u yenerse, Ankaragücü ile birlikte küme düşecek takım ya Göztepe olacaktı ya Zonguldak… İkisi de kendi sahasında oynuyordu. İkisi de kazanırsa, küme düşecek takımı averaj belirleyecekti. Öyle olunca maçı geç bitiren takım, rakibini geçecek avantajı sağlama şansına sahip olacaktı. 
Göztepe, ilk yarım saatte iki gol atıp, skoru 2-0 yapınca durdu. Adana, Balıkesir’e goller sıralayınca da averaja ihtiyacı kalmadı. Ya kalsaydı? Son 10 dakika içinde Galatasaray kaç gol daha yiyecekti kimbilir?” 
‘Tesadüflere bakın’ ara başlığının altında maçı anlatmayı sürdürüyor Uluç: 
“Maç başladı, bir de baktık ki, Galatasaray’ın rakip sahaya geçmek gibi bir sıkıntısı yok. Futboldan önce atletizm yapan 100 metreci Şevki (Şenlen), önüne atılan toplata yetişmemek için yavaşlatılmış film gibi koşuyor. 
Peki ama ya Fatih (Terim)? O niye devamlı kendi defans çizgisinin beş metre gerisinde durup Göztepe forvetlerinin ofsayta düşmesini önleme çabası içinde… Belki de kademeli liberolukta bu yeni bir taktik! İşte ikinci gol... Sabahattin, Galatasaray defans hattından üç metre ileride bomboş. Ofsayt değil ama. Zira Fatih, taa sahanın öteki ucunda gene beş metre geride. Allah Allah…
… İşte o zaman İzmir seyircisi, “Artık bu kadarı olmaz” dedi ve kararını verdi. Oyunun sonuna kadar Göztepe lehine tek tezahürat duymadık. Tribünler “Cim Bom Bom” diye inledi durdu. Maç bittiği zaman alkışlanan yine Cim Bom Bom’du. Zaten ikinci devrenin yarısına doğru seyirci sahayı boşaltmaya başlamıştı. Ortada futbol olmadığını anlamayan kalmamıştı ki!
… Ama elimizi vicdanımıza koyup düşündük ve kümede Balıkesir’in mi, yoksa Siyah-Beyaz formalı hakemlerin mi kaldığına pek karar veremedik. 17’si kendi sahasında olmak üzere, oynadığı 30 maçın sadece 5’ini kazanan Beşiktaş’ın kümede kalmak hakkı var mıydı?”
 
NOT**
 
YARIN: Kupa senin, Lig benim!..
-Sanlı Kaptan’a Haşmet Babaoğlu neden “Bu takımı lağvetsinler” dedi?
-Sahaya beyaz tuvalet kağıdı atmak neyi temizler?
-Şike hayalet değildir. 
-Utanç maçlarından hesap sorulacak.

Galatasaray Hisselerindeki Yükselişin Sırrı Ne?


Galatasaray Sportif A.Ş. hisselerinde son dönemde yaşanan anormal yükseliş kimsenin gözünden kaçmamıştır. 23 Şubat’ta 146,5 TL olan hisse fiyatı 22 Mart itibariyle 230 TL'ye çıkarken, son 1 aydaki yükseliş oranı %57’ye ulaştı. Bu artışın çok büyük kısmı ise son 4 gün içerisinde yaşandı. 16 Mart’ta 169 TL olan hisse 4 günde %36 değer kazandı. Hatta dün hisseler 255 TL'ye kadar yükseldi ancak kapanışta 226 TL'ye geriledi. 

Doğal olarak herkes bu yükselişin arkasındaki nedenleri merak ediyor. Ancak şu ana dek bununla ilgili hiçbir açıklama yapılmış değil. Aslında SPK’nın yayınladığı “Özel Durumların Kamuya Açıklanmasına İlişkin Esaslar Tebliğinin” 17. Maddesine göre firmaların,hisse senetlerinin fiyatları veya işlem hacimlerinde piyasa koşullarıyla açıklanamayan dalgalanmalar olduğunda ilgili borsanın talebi üzerine derhal kamuya açıklama yapmak ve bu açıklamada kamuya henüz açıklanmamış özel durumların olup olmadığını belirtmek zorunluluğu var. Şu ana dek herhangi bir açıklama yapılmadığına göre Galatasaray Sportif A.Ş.’ye bu yönde bir talep gelmediği anlaşılıyor.

İMKB 100 haftayı %1,5'luk düşüşle kapatırken, Galatasaray Sportif A.Ş. hisselerinin aynı dönemde %30'dan fazla artması "piyasa koşullarıyla açıklanamayan dalgalanma"değilse ve açıklanma istenmeyecekse ne zaman istenecek diye düşünenler olabilir. Onlara cevaben şunu söyleyebilirim; sırf Galatasaray da yararlansın diye kayıtlı sermaye sistemine geçiş sınırını bir gecede 100.000 TL'ye indiren (SPK'dan Galatasaray'a Büyük Kıyak), bağımsız olmadıkları hiçbir şekilde şüphe getirmeyen kişilerin şirkete “Bağımsız Üye”olarak atanmalarına ses çıkarmayan (Galatasaray Sportif A.Ş.'nin Bağımsız Yönetim Kurulu Üyeleri), Faruk Süren’in “Şirketten 390 Milyon TL hortumladık, SPK da buna göz yumdu” şeklindeki itirafını yalanlamayan (390 Milyon Liralık Hortum), başında koyu bir Galatasaraylı olan Vedat Akgiray'ın bulunduğu SPK'nın bu konuda herhangi bir girişimde bulunmasını beklemek saflık olur.

Madem ilgili kurumlar kamuoyunun merak ettiği hususların açıklanmasını sağlamak için herhangi bir girişimde bulunmuyor, o halde biz hisse senetlerinin bu anormal yükselişinin arkasındaki nedenleri hakkında biraz kafa yoralım.

Yakın dönemde çeşitli medya organlarında Galatasaray yönetiminin, kamuoyunda çok büyük tepki çeken, benim de burada hakkında birkaç yazı yazdığım, küçük yatırımcılara zarar vereceği konusunda şüphe olmayan bedelli sermaye artırımından vazgeçtiği, bunun yerine primli sermaye artışına gideceği yönünde haberler çıktı. 8 Mart tarihinde katıldığı bir TV programında Ünal Aysal da “Bedelli sermaye artırımında küçük yatırımcıyı daha çok koruyacak bir sistem üzerinde çalıştıklarını, eski orandan vazgeçmediklerini ancak yöntemin değiştiğini” söyledi.

Galatasaray Sportif A.Ş.'nin hafta içinde anasözleşme değişikliği için Genel Kurulu toplantıya çağırması söylentileri doğruluyor. SPK'nın kıyağı sayesinde Kayıtlı Sermaye Sistemine geçme şansı elde eden Galatasaray Sportif A.Ş.'nin anasözleşmesinde yapılacak değişiklikler Yönetim Kuruluna "İmtiyazlı pay sahiplerinin haklarının kısıtlanması ve pay sahiplerinin yeni pay alma hakkının sınırlandırılması ile primli hisse ihracı konularında karar alma" yetkisi verilmesini sağlıyor. 

Primli hisse ihracı, sermaye artırımında hisselerin nominal değerlerinin üzerinde bir bedelle satılmaları demek. Bunu Galatasaray Sportif A.Ş. özelinde şöyle açıklayabiliriz. Bilindigi gibi bedelli sermaye artırımı ilk açıklandığında oran %9.900 idi. Yani pay sahipleri sermaye artırımına katılabilmek için hisse başına 99 TL ödemek zorundaydı. Bu şekilde küçük yatırımcıların toplamda ödemek zorunda oldukları tutar 125 Milyon TL civarındaydı. Şimdi ise, primli hisse ihracı imkanına kavuşacak olan Galatasaray Sportif A.Ş. bedelli sermaye artırımı oranını %100 olarak açıklayıp, hisse başına talep ettiği tutarı 99 TL olarak açıklayabilir. Böylece kamuoyunda çok büyük tepki çeken bedelli sermaye artırım oranı %9.900'den %100'e gerilemesine rağmen küçük yatırımcının cebinden çıkan para değişmez. Ünal Aysal'ın “Eski orandan vazgeçmedikleri ancak yöntemin değiştiği”şeklindeki sözlerinin Türkçe meali bu işte.

Özünde küçük yatırımcının cebinden çıkan para değişmeyeceğinden, bu operasyona meşruiyet kazandırmak için sadece bedelli oranını aşağıya çekmek yeterli değildi tabi ki. Kamuoyunda en fazla tepki gören hususlardan birisi de  150 TL civarında olan bir hisse için pay sahiplerinden ilave 100 TL daha istenmesiydi. Hatta bu fiyatlardan yatırımcıların çoğunun sermaye artırımına katılmayacağı dahi konuşuluyordu. Sermaye artırımına katılımın artırılması ve operasyonun kamuoyuna biraz daha şirin gösterilmesi için hissenin fiyatının da biraz yükselmesi gerekiyordu. 

İşte bu dönemde, 12 Mart'ta yazdığım yazımda belirttiğim gibi (Galatasaray'ın Müthiş Projeleri ve Peşkeşin İtirafı), medyada birden bire Galatasaray'ın mali durumunu toz pembe gösteren haberler birbiri ardına yayınlanmaya başladı.  Galatasaray Sportif A.Ş.'nin kamuya açıkladığı en son mali tablolarda görünen görünen borca batıklık durumu sanki yokmuş gibi davranılmaya ve Galatasaray'ın mali durumu hakkında gerçek olmayan bir algı yaratılmaya çalışıldı. Ve yazımın üzerinden kısa bir süre geçtikten sonra da, ortada bu yükselişi destekleyen hiçbir somut gelişme yokken hisse fiyatlarındaki anormal yükseliş başladı. İlgili kurumlar bu anormal yükselişle ilgili bir açıklama isteme gereği dahi hissetmediklerinden, bu yükselişin nasıl gerçekleştiği, bu hisseleri kimin aldığı, manipülatif hareketlerin olup olmadığı konusundaki gerçekleri hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz. Ancak bildiğimiz bir şey var, Galatasaray'ın borçları küçük yatırımcının sırtına yükleme ve bu şekilde düzlüğe çıkma konusundaki kararlılığı devam ediyor. Bu konuda SPK'dan da her türlü yardımı gördükleri aşikar.   

Dipnot: Bütün bu işlemlere rağmen Fenerbahçe'nin piyasa değeri halen Galatasaray'ın 2 katından fazla. Gs-Bjk-Ts toplam piyasa değeri halen 1 Fenerbahçe etmiyor. 

22 Mart 2012 Perşembe

Gs Store'dan süper kampanya

Mesut Yılmaz ''Fenerbahçe Bizden Korksun Demişti'' Akibeti Ne Oldu ?

20 Mart 2012 Salı

Seyrantepe Meğerse Neymiş – 3

12 Eylül 2007
Seyrantepe Stadı mahkemelik oluyor
Mimarlar Odası, planın kentin gelişimini kuzeye doğru taşıma tehdidini içerdiği, ekolojik ve topoğrafik açıdan hassas
olunması gereken bölgede yoğun yapılaşmaya gidildiği ve avam projeye göre uygulama yapılacak denilmesinin 3194 sayılı imar kanuna aykırı olduğunu ifade etti. İSKİ de kendisine ait tescilli kültür varlığının üzerinden, 933 numaralı anıtsal çınarın ve bir blokun üzerinden yol geçirildiğini belirtti.
22 Ağustos 2009
Seyrantepe’nin 3 yıllık öyküsü
20 Nisan 2007: Ali Sami Yen Stadı ile Seyrantepe’nin takasına ilişkin protokol imzalandı.
19 Temmuz 2007: 5 firmanın katılımıyla ihaleye çıkıldı.
1 Ağustos 2007: TOKİ, ihaleyi, rekabet oluşmadığı gerekçesiyle iptal etti.
27 Ağustos 2007: Yeniden yapılan ihaleyi Talu-Alke Ortak Girişimi kazandı.
19 Ekim 2007: Talu-Alke Ortak Girişimi ile TOKİ sözleşme imzaladı.
20 Kasım 2008: Talu, Dhabi Group ve Zarooni’yi yüzde 51 pay verip ortak yaptı.
5 Ağustos 2008: Galatasaray, stadın isim hakkını 100 milyon dolara Türk Telekom’a sattı.
6 Kasım 2008: Alacakları ödenmeyen işçiler iş bıraktı.
13 Aralık 2008: Seyrantepe’nin temeli törenle atıldı.
19 Haziran 2008: TOKİ, Talu’ya ilk ihtarı çekti.
1 Ocak 2009: İnşaat çalışanları ikinci kez iş bıraktı.
16 Mart 2009: İşçiler bir kez daha eylem yapıp Galatasaray bayrağını indirdi.
25 Mayıs 2009: TOKİ, Talu’ya ikinci kez ihtarı çekerek 1 ay süre tanıdı.
29 Haziran 2009: TOKİ’nin Talu’ya tanıdığı süre doldu.
2 Temmuz 2009: İhale feshedilerek, Talu’ya işten el çektirildi.
27 Temmuz 2009: Yenilenen ihaleye sadece Siyahkalem Grubu teklif verdi.
05 Ağustos 2009: Seyrantepe ihalesi teklif düşüklüğünden ötürü iptal edildi.
06 Ağustos 2009: TOKİ ihale şartnamesini yumuşattığını açıkladı.
21 Ağustos 2009: Yapılan 4′üncü ihaleye en yüksek teklifi Afa Prefabrik verdi.
İdare payı Talu’nun yarısını bulmadı
1. İHALE: 1 AĞUSTOS 2007
Bozoğlu İnşaat: 474 milyon 574 bin liralık toplam satış geliri; 118 milyon 643 bin lira arsa karşılığı idare payı
2. İHALE 27 AĞUSTOS 2007
Talu-Alke Ortak Girişim Grubu: 777 milyon 777 bin lira toplam satış geliri; 234 milyon 567 bin lira arsa karşılığı idare payı
3. İHALE 27 TEMMUZ 2009
Siyahkalem: 543 milyon 600 lira toplam satış geliri; 64 milyon 778 bin 936 lira arsa karşılığı idare payı, artan toplam satış geliri için yüzde 2 idare payı
4. İHALE 21 AĞUSTOS 2009 (DÜN)
Afa Prefabrik Beton Sanayi AŞ: 864 milyon 936 bin lira toplam satış geliri, 112 milyon lira arsa karşılığı idare payı, artan toplam satış geliri üzerinden yüzde 1 idare payı
8 Eylül 2009
TOKİ yarın yapacağı Seyrantepe ihalesi için 11 firmayı davet etti.
10 Eylül 2009
Seyrantepe Stadı için TOKİ’nin açık eksiltme yöntemiyle dün açtığı ihalede en düşük teklifi 198 milyon 950 bin TL ile Varyap verdi…
27 Ekim 2009
TOKİ Başkan Yardımcısı Ahmet Haluk Karabel, Seyrantepe Stadyumu’nun geri kalan yüzde 76′lık kısmının 1 yıl içerisinde tamamlanması şartıyla TOKİ tarafından ihalesinin en kısa sürede yapılacağını bildirdi.
Karabel, Seyrantepe Stdayumunun gelir paylaşımı yöntemiyle yapılması için 21 Ağustos’ta yapılan ihalede teklif veren firmalarla bugün gerçekleştirilen sözlü pazarlığın ardından açıklama yaptı.
9 Kasım 2009
İnşaat gecikirse Galatasaray’a tazminat
Seyrantepe projesi ile ilgili hazırlanan şartnameye göre projenin 29 Eylül 2010′da bitirilememesi durumunda Varyap-Uzunlar Ortak Girişimi tarafından Galatasaray’a her takvim günü için sözleşme bedelinin on binde 5 kadar ödeme yapılacak. Bu tutar günlük yaklaşık olarak 90 bin TL ediyor. Seyrantepe projesinin eski yüklenicisi DHABİ ERENTALU ALKE İnşaat A.Ş için hazırlanan şartnamede böyle bir cezai şart bulunmuyordu. ..
8 Mart 2010
Cannes’da devam eden yapı fuarı MIPIM’de soruları yanıtlayan TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar, Galatasaray’ın talebi üzerine Seyrantepe’de inşa edilen Türk Telekom Arena’da iyileştirme çalışmaları yapılacağını söyledi. Geçtiğimiz yıl Varyap’a 176 milyon TL’ye ihale edilen stadyum için Galatasaray’ın bazı  kstra talepleri ve iyileştirme istekleri olduğunu kaydeden Bayraktar, zemin, merdivenler, koltuklar, iç dizayn gibi Galatasaray’ın talepleri oldu. Bu iyileştirmeler ve açılır kapanır çatı için keşif yapacağız. Maliyet 176 milyon TL’nin yüzde 10′unu geçerse yeni bir ihaleye çıkacağız. Eğer 17.6 milyon TL’yi geçmezse yeni ihaleye gerek yok. Varyap devam eder” dedi.
‘SENEYE BİR SOKAĞI KAPATACAĞIZ’
Seyrantepe’deki stadın deprem koordinasyon merkezi olarak da kullanılması öngörüldüğü için açılır, kapanır çatı istendiğini söyleyen Bayraktar, şöyle konuştu: Galatasaray bir ara vazgeçer gibi oldu. Ama burada konserler ve çeşitli organizasyonlar da yapılacak. O nedenle çatı açılır  kapanır olsun istiyorlar. Zaten aç yaparken açmak zorundasın. Onun için gerekli değil. …
29 Nisan 2010
Ali Sami Yen ihalesine iptal
Seyrantepe Spor Kompleksi’nin maliyetinin öngörülenin üzerine çıkması nedeniyle daha fazla kaynak ihtiyacında olan TOKI, Ali Sami Yen arsası için düzenlenen ihaleyi iptal etti.
TOKI Başkanı Erdoğan Bayraktar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, “Aslında arsa için değerine göre çok iyi fiyat verildi. Ama bizim Seyrantepe kompleksi bizim öngördüğümüzden daha pahalıya mal olacağından daha çok gelir sağlamak amacıyla ihaleyi iptal ettik. Hasılat paylaşımını denemek zorundayız. İyi bir ihaleydi, üzgünüm” dedi.
Ali Sami Yen için Açşıoğlu-Nurol tarafından verilen fiyatı “arsa değeri” olarak iyi bulduğunu vurgulayan Bayraktar, “Eren Talu’nun daha önceki ihalede verdiği teklifle hemen hemen aynı hatta üzerinde. Ancak Seyrantepe için öngördüğümüz maliyet 270 milyon liradan 310 milyon liraya çıktı. Bize para kalmıyor. Açıkları kapatmamız için daha fazla gelir elde etmeliyiz, bunun için hasılat paylaşımı yöntemini deneyeceğiz. En kısa sürede yeniden ihaleye çıkıyoruz” diye konuştu.
Hasılat paylaşımı yönteminde daha iyi bir teklifin geleceğine inandığını belirten Bayraktar, “Bir malın değerini alıcı belirler. Beklediğimiz rakama ulaşıncaya kadar ihaleye devam edeceğiz” dedi….
7 Mayıs 2010
KARABEL’İN AÇILIR-KAPANIR ÇATI AÇIKLAMASI, ORTAMI GERDİ
TOKİ Başkan Yardımcısı Ahmet Haluk Karabel’in yaptığı konuşmada, son dönemde gündem konusu olan stadın açılır-kapanır çatısıyla ilgili olarak, “Şu anki ihalemiz içinde açılır-kapanır çatı bulunmamaktadır, ancak görüşmeler Galatasaray Kulübü’yle sürmektedir. Eğer mutabakat sağlanırsa bu sistem işlerliğe kavuşacaktır” demesi, toplantıda ortamın gerilmesine neden oldu.
Yöneltilen bir soru üzerine konuya Adnan Polat tekrar açıklama yapma gereği duyarken, dinleyenler arasında yer alan Galatasaray Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi Işın Çelebi de Karabel’in değerlendirmesine tepki gösterdi.
Adnan Polat, son ihalede TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar’ın kendilerine getirdiği öneriyi aktararak, şunları söyledi: “Bize Erdoğan Bayraktar, açılır-kapanır çatıyı ihaleye dahil etmeleri durumunda, bunun yüklenici firmalara 4 ay gibi bir ek başlangıç süresine ihtiyaç doğuracağını belirterek, ’İhaleye açılır-kapanır çatı hariç çıkalım, ihale bitip inşaat başlasın. Açılır-kapanır çatı sistemini de daha sonra ihale edelim’ demişti. Bunu o zaman kabul ettik. Şu anda bu çatı sistemi bizim maçlarımıza başlayacağımız ocak ayına yetişir mi, onu ben de bilmiyorum. Bu kısmın ihalesi henüz yapılmadı. Konuyu bu hafta içinde muhakkak ki TOKİ Başkanı ile oturup bir neticeye bağlamak durumundayız. Bazı komplikasyonlar olacak. Sezon ortası veya sonunda montajın yapılması nasıl olacak, bunu tartışıp karara bağlayacağız. Durum budur.” TOKİ Başkan Yardımcısı Ahmet Haluk Karabel, yaptığı ikinci değerlendirmesinde ise, “Çatının çelik konstrüksiyununu zaten yapıyoruz, tribünlerin üstü kapalı. Ancak biz burada açılır-kapanır çatının daha sonra montajını kolaylaştıracak tüm altyapı imalatını da yapıyoruz. Çatının durumu bilahare yakın bir gelecekte netleşecek. Galatasaray camiasının taleplerini de dikkate alarak bu işi sonuçlandırmayı düşünüyoruz. Zaten inşaat ile açılır-kapanır çatının aynı tarihte yetişmesi mümkün değil” ifadelerini kullandı.
ÇELEBİ’DEN SERT İFADELER
Türk Telekom Arena’nın çalışmalarında yoğun emeği geçen isimlerden biri olan Galatasaray Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi Işın Çelebi, açılır-kapanır çatı tartışmasına sert ifadelerle dahil oldu.
Toplantıyı izleyenler arasında bulunan Çelebi, mikrofon isteyerek görüş belirteceğini kaydederken, şu ifadeleri kullandı: “Kayıtlara geçmesi için söylüyorum. Çatının açılır-kapanır olacağı protokollerde açık ve net belirtilmiştir. Mart ayında da TOKİ’nin verdiği bir olur yazısı var ve yaptığımız toplantılarda bu kabul edildi. Bu konuyu yeniden tartışmak söz konusu olamaz. Çatı açılır-kapanır olacak. Alınan kararları yeniden tartışmanın gereği yok. Yapılacak olan, teknik olarak nasıl gerçekleştirileceğinin değerlendirmesidir. Bunun altını çizmek istiyorum. Aksi bir durumun hesabını Türkiye’de kimseye veremeyiz. Galatasaray camiasına da veremeyiz. TOKİ tarafından bu işin oluru zaten mart ayında açıklanmıştır.” Işın Çelebi’nin, yerine oturduktan sonra da yanındakilere, “Hiç kimsenin gücü yetmez bunu yapmamaya. Şakası yok bunun” dediği duyuldu.
Çelebi’nin sözleri üzerine araya giren Adnan Polat ise ortamı yumuşatarak, “Kimse farklı düşünmüyor. Soru, statla beraber çatı da bitecek mi? Bizim, Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da hazır bulunduğu protokolümüzde bu var. Sadece yetişip yetişmeyeceğini tartışıyoruz. Zaten altyapısı hazırlanıyor” dedi.
Polat, Türkiye Cumhuriyeti’nde hiçbir Başbakanın böyle bir projeye imza atmayacağını ancak Başbakan Erdoğan’ın imza koyduğunu da hatırlatarak, “Kendisi bu projeyi yakinen takip ediyor ve bitmesi için bizim kadar da hassasiyet gösteriyor. Bu projenin proje ve şartnamesine uygun olarak biteceğinden hiçbir tereddütümüz yok. Bu ölçekti projelerde aksilikler olabiliyor. Yine olabilir ama zamanında biteceğine hepimiz inanıyoruz ve desteklerinden dolayı Başbakanımıza teşekkür ediyoruz” ifadelerini kullandı.
 

ANTİBUKALEMUNSPOR Copyright © 2011 -- Template created by O Pregador -- Powered by Blogger