25 Mart 2013 Pazartesi

Osman Tanburacı'nın INTERNETTEN KALDIRILAN YAZISI



04 Mart 2013 Pazartesi 22:28Galatasaray Başkanı Ünal Aysal sermaye artırımı üzerine ekonomi gazetecileriyle konuşmuş.
Başkan’ın konuşması sanki SPK’ya baskı niteliğinde…
Başkan; sermaye artırımıyla halktan para toplansın, tezgah yürüsün istiyor. Futbol gemisi batmasın istiyor!
Halkın mağduriyeti kimsenin umurunda değil!
Galatasaray’ı SPK’ya şikayet edenin de bir Fenerli olduğunu ima ediyor Ünal Aysal.
Ayrıca Başkan; 
Galatasaray’ın sermaye artırımına izin vermeyen SPK’yı köşeye sıkıştırmak için de Türk futbol kulüplerini işin içine çekerek ‘Galatasaray’ın sermaye artırımına SPK’dan izin çıkmazsa Türk futbolu batar’ diyor…
Çok ilginç!...


Ne ilgisi var 
Galatasaray’ın batışıyla Türk futbolunun…
Fener neden batsın?
Beşiktaş neden batsın?
Aklını kullanan neden batsın?
Galatasaray şimdiye kadar camia içinde birbirini yemekten batıyor Sayın Başkan!...
Hala bunu görmüyor musunuz?

Son 20 senede 
Galatasaray camiasında ne sevgi kaldı ne saygı!...
Herkes birbirinin kuyusunu kazdı!
Galatasaray’ın batışındaki sebep budur.
Lütfen öteki takımları örnek göstermeyin Sayın Başkan.
Galatasaray batarsa kendi iç sorunlarından batacak!

İnan Kıraç’tan, Canaydın’dan, masonluktan, lisesinden, ilkelerini kaybetmiş olmasından batacak!
Çevirdiği entrikalardan batacak!
Derin 
Galatasaray evlatlarını yediği için batacak!

Sayın Başkan işi Türk futboluna kadar götürüyorsanız orada durun biraz!
Türk Futbolu batarsa;
Şikeden batar, ahlaksızlıktan batar.
Hesapsız ve lüzumsuz transferlerden batar,
Plansızlık ve yalandan batar…
Türk Futbolu sizin dediğiniz gibi para ile kurtulacaksa, zaten kimsenin parası da yetmez bu hovardalığa!

AYSAL 2011’DEN BU YANA BAŞKA NE YAPTI?

Galatasaray Başkanı Ünal Aysal, sermaye artırımına hep Galatasaray penceresinden bakıyor. Yaklaşık iki senedir görev başında olmasına rağmen Başkan Ünal Aysal’ın kulübe gelir yaratmak için tek kaynağı hisse satışları ve sermaye artırımı olarak görmesi düşündürücüdür. Oysa ki;Galatasaray’ın başta Riva arazisi olmak üzere birçok projelendirilebilecek gayrimenkulü vardır. Neden Aysal Yönetimi bu yolu denemiyor?
Acaba Riva civarında toplandığı söylenen arsalar gizli bir proje için mi toplanıyor?

Aysal yönetiminin ilk sermaye artırımı belki yasal olarak uygundu ama kaynak yaratmak içinhisse sahiplerinin cebinden resmen emrivaki ile para çekilmiş oldu. Vatandaşın cebinden çekilen nakit paraya karşılık da Galatasaray sadece ileriye dönük gelirlerini sermaye artırımı için koymuş, nakit para yatırmamıştı. Bu operasyonla Galatasaray kasasına yaklaşık 275 milyon lira girdi... Bunun 125 milyon lirası borsadaki yatırımcıdan geldi ama halihazırda gelir kaynağı olarak yine sermaye artışı yapılmak istenmektedir… 


Galatasaray Spor Kulübü’nün kurtulması için halktan bu şekilde para toplanmış ve toplanmaya da devam edilmek istenmektedir… Hissedarların arasında elbette Galatasaraylı olmayanlar da vardı ve bir kısım hisse sahibi belki de bu yüzdenGalatasaray Spor Kulübünü ve Başkan Ünal Aysal’ı mahkemeye vermişti.

Bu yakışıksız operasyonlar neticesinde Galatasaray’ın 1.2 milyar TL olan borsa değeri, 2 yıl içinde 600 bin TL’ye inmişti…

Her şeye rağmen Galatasaraylılar, dünyada bir benzeri olmayan şekilde birbiri üzerine gerçekleştirilen neredeyse toplamda % 10.000’lik sermaye artırımını kulüpleri için hoş görmüşlerdi. Dananın kuyruğu bir sene içinde yapılan ikinci sermaye artırımı ile şimdi koptu! 

Ünal Aysal yine sermaye artırımına kulüp tarafından nakit koymadan gitmek isteyince bu haksızlık karşısında SPKGalatasaray’a dur dedi!
Aysal da feryada başladı; Türk futbolu batar falan diye!...
Aysal'ın mesajı çok net.

Aysal; Galatasaray'ın sermaye artırımına yapılan itirazların Fenerbahçe tarafından Galatasaray'ı durdurmak için olduğunu belirtiyor. Bu konuda devleti göreve çağırıyor.
Şimdi; Başkan Aysal’ın ekonomi gazetecilerine söylediklerini gelin birlikte okuyup ona cevapları da halk olarak birlikte verelim;
HER ŞEYİN BAŞI EKONOMİ

Aysal şöyle diyor; 
‘-Her şeyin başında finansal başarı var. Sermaye yapısı güçlü olmayan bir kulübün başarıya ulaşması da mümkün değil. Bütün operasyonu bunun için yaptık. Fakat son dönemde SPK'nın bazı kişilerin etkisinde kalıp (Fenerbahçelileri kastediyor) düzenlemelerde değişikliğe gitmesinden çok rahatsızım. Dileğim, sadece Galatasaray'ın değil, bütün kulüplerin güçlenmesi, Avrupa'da el ele yol alması…’

Cevap;

Sayın Başkan Aysal SPK engelinde Fenerbahçe’yi hedef gösterirken bütün kulüpleri de işin içine çekerek taraftar toplamaya çalışıyor. Aysal şunu unutuyor; Galatasaray’a ilk izni veren SPK Başkanı da Galatasaray Spor Kulübü üyesiydi. Biri zarar eden iki şirketi birleştiren SPK Başkanı da aynı isimdi; Vedat Akgiray. Aysal bunları niye söylemiyor?

Ayrıca; konu Fenerbahçe’ye gelirse o zaman Ünal Aysal çok daha acı gerçeklerle karşılaşır; Fenerbahçe bal gibi geçinip gidiyor. Borcu var ama batakta değil. Tesis üzerine tesis de yapıyor. Futbolun dışında bütün amatör branşları da başarılı. Fener’in maddi gelirleri de Galatasaray’dan çok üstün. Beğenmediğiniz Başkan Adnan Polat, Arena’yı yapana kadar Saraçoğlu da ASY’in iki misli kazanç getiriyordu.

Aysal bunları bilmiyor mu?
Sayın Başkan Aysal’a sorulacak soru şudur;

Nasıl oluyor da UEFA Kupalı Galatasaray hala gırtlağa kadar borçta?
Nasıl oluyor da halktan ikinci kez para istiyor?
Kimse bunları Aysal’a sormuyor ki.
Aysal bildiği gibi konuşuyor. 

Hata Galatasaray’ın!

UEFA alan bir takım, üzerinden on iki sene geçmiş olmasına rağmen neden hala gırtlağa kadar borçta?
Bunun da mı sebebi Fenerbahçe?
Aysal neden hala Fenerbahçelilerin SPK’ya etkili olduğunu söylemeye çalışıyor?

Aysal, Galatasaray’ın kendi içindeki çekişmeden ötürü bu hallere düştüğünü bilmiyor mu?

Liselilerin Başkan Adnan Polat’ı nasıl koltuğundan indirip yerine kendisini oturttuğunu bilmiyor mu?
AYSAL, QVT ÜZERİNDEN PARA KAZANMADI MI?

Özhan Canaydın zamanında hisse devirlerinden yanılmıyorsam 9 milyon dolara yakın kazananÜnal Aysal değil miydi?
Aysal, üzerindeki Galatasaray hisselerini QVT’ye satarken neden Galatasaray’ı düşünmedi?
Aysal’ın QVT’ye sattığı hisseleri Galatasaray tekrar geri alana kadar Adnan Polat neler çekti bilmiyor mu?
Aysal’ın QVT’ye sattığı hisseleri geri alırken Başkan Adnan Polat, karşısında QVT yöneticisi olarak Sinan Kalpakçıoğlu’nu bulmadı mı?
Galatasaray’a karşı QVT’nin haklarını Sinan Kalpakçıoğlu korumadı mı?
Sinan Kalpakçıoğlu daha düne kadar Galatasaray’ın elemanı değil miydi?
Kalpakçıoğlu; Faruk Süren’in sağ kolu, Özhan Canaydın’ın sol kolu, Adnan Polat döneminde işten ayrılan değil miydi?
Sonrasında da ‘ben profesyonelim’ deyip Galatasaray’ın hisselerini elinde tutan QVT’deGalatasaray’a karşı masaya oturan kişi değil miydi?

Sinan Kalpakçıoğlu şimdi de; hem Ünal Aysal şirketlerinin, hem de yine Galatasaray’ın elemanı değil mi?


Ünal Aysal bunları bilmiyor mu? 

Aysal neden Galatasaray’ın başına gelenleri hala Fenerbahçe’den biliyor?
Yakışıyor mu bir Galatasaray başkanına böyle söylemler?

POLAT ŞİRKETLERİ BİRLEŞTİRMESEYDİ N’APARDI AYSAL?

Ayrıca;
Şayet Adnan Polat biri zarar eden iki şirketi gece gündüz uğraşıp birleştirmeseydi bugün çok konuşan Ünal Aysal acaba hangi enstrümanla oynayacak ve sermaye artırımına gidebilecekti?

Adnan Polat iki şirketi birleştirirken Aysal, Fenerbahçe’nin ses etmediğini de bilmiyor mu? Fener engelleyecek olsa o zaman engellerdi Galatasaray’ı. Aysal da bugün sermaye artırımına bile gidemezdi!... 

Bunu da mı bilmiyor Ünal Aysal?
Meydanı boş bulmuş konuşuyor! 
Aysal’ın ekonomi yazarlarına söylemi güzel de Galatasaraylılar da bunları bir hatırlasın bakalım…

GALATASARAY’I BATIRAN İSİMLER HEP GÖREV BAŞINDA!

Toplantıda söylemler çok ilginç. Bakın neden?
Galatasaray’ın son 15 yılında Aysal’ın deyimiyle hep aynı ‘elemanlar’ var yönetimlerde.
Ali Dürüst, Refik Arkan, Adnan Öztürk, Celal Gürcan, Semih Haznedaroğlu, Ali Gürsoy, Emir Sarıgül ve de Terim…
Galatasaray bunlarla gırtlağa kadar borca girmedi mi?
Galatasaray bu isimlerle yıllarca borca çare bulamadı, gün günden batağa girmedi mi?

İşe bakın;

Bugün Başkan Aysal’ın yanında da aynı isimler var.
Ali Dürüst, Refik Arkan, Adnan Öztürk, Celal Gürcan, Semih Haznedaroğlu, Ali Gürsoy, Emir Sarıgül ve de Terim…

Aysal kimi kandırıyor?

Gerçekler bunlar!
Aysal’ın talihsizliği burada!...

İnan Kıraç her seferinde olduğu gibi bu sefer de Aysal’ı majino hattına sürdü Galatasaray’da… Aysal çekecek bu azabı!
Aysal’ın şikayet etmeye hakkı yok.

Gelirkenki manzarayı biliyordu.

Aysal da unuttuysa ben ona hatırlatayım;
Özhan Canaydın’ın başkanlığa geldiği dönemde Aysal, hisse devirleri için 20 küsur milyon doları Gaslatasaray’a ne şartlarda vermişti?
Nasıl geri aldı?
Galatasaray nasıl karaya oturmuştu?
Ünal Aysal hisseleri nasıl QVT’ye sattı bir hatırlasın!

Aysal Başkan olduysa eğer, hiç şikayet etmeyecek!

Aysal; Fenerbahçe SPK’ya izin verdirmemek için baskı yapıyor havası da estirmeyecek!
Galatasaray’ı bu hale sokan bizatihi Galatasaray’ın ta kendisidir.
Aysal da okulundan bir Galatasaraylıdır.
Bu kadar okullu Galatasaray’ı son 18 senede borç batağına soktuysa kabahat onlarındır.
Bu görüntüde en masum kişi de Adnan Polat’tır.
Adnan Polat, Alp Yalman yönetiminden ayrılırken Başkan Faruk Süren’e borçsuz bir kulüp hatta repoda parası olan bir kulüp bırakmıştı…
Biline!...


DEVAM EDELİM…

Başkan Aysal bakın o toplantıda daha neler diyor;
HİSSEDARININ GÜVENMEDİĞİ ŞİRKETE HİÇ KİMSE GÜVENMEZ

‘-Her şeyden önce kulüplerin sermaye yapılarının güçlü olması camiaların hem ahlaki hem de kültürel gelişimine katkı sağlar. Kulüplerin yanlış yollara sapmasına mani olur. Kurumsallaşmanın önünü açar. Kendi sermayedarının güvenmediği bir şirkete hiç kimse güvenmez. Bankalar da güvenmez ve kredi de vermez. Galatasaray çok büyük bir camia. Galatasaray sadece bir spor kulübü değil. Bizim korumak istediğimiz değerler, diğer kulüplerin korumak istedikleri değerlerden biraz daha farklı. Herkesin kendisine göre stratejisi var. Bizimkisi her şeyden önce kulübün ismini ve marka değerini korumak. Ve istikbalini garanti altına almak. Benim önceliğim de bu zaten.’

Cevap;

Ünal Aysal burada milletin gözünün içine baka baka yanlış beyanlarda bulunuyor!
Ahlak ve kültürden bahseden Başkan, Yargıtay’ın bile reddettiği bir ibrasızlık olayındaGalatasaray’ın yaptığı ahlak dışı oylamayı ve de kültürlü bir camiaya yakışmayacak hitap tarzıyla Başkanı Adnan Polat’ı gönderdiğinin farkında değil!
Kurumsallaşmadan bahseden başkan da galiba, kurumsallaşma ile liselileri ekmek sahibi yapma yolundaki kadrolaşmayı birbirine karıştırıyor. Bunlar da kültürlü ve ahlaklı bir camiaya yakışmayacak kayırma politikası değil de nedir?
Galatasaraylılar kendi camiasına güvenmiyor ki hissedarlar nasıl güvensin!

AYSAL; ÖDEYEMEYENLERE YARDIMCI OLDUK!

Aysal gürlemeye devam ediyor;
‘-Peki sermaye artırımına neden gittik? Geldiğimde Sportif A.Ş.'nin sermayesi eksi 251 milyon liradaydı. Bunu o gün bir kişi ihbar etseydi şirket o gün teknik iflasa girerdi. Bizim 251 milyon liranın üzerinde bir kaynağa ihtiyacımız vardı. Gelir yaratamayacağımız için sermaye artırımında karar kıldık. 19 Nisan 2012'deki Genel Kurul'da sermayenin 600 milyon TL'ye çıkarılması önerisine 410 adet hissenin temsilcisi aleyhte oy kullanırken, 153 milyon 452 bin 955 adet hisse sahibi olumlu oy kullandı. Ve sonra yatırımcılara çağrıda bulunduk. Herkes güle oynaya geldi. Çoğu yatırımcı parasını da ödedi. Ödeyemeyenlere de biz yardımcı olduk. Yüzde 10 fazlasıyla ellerindeki hisseleri satın aldık.’

Aysal şunu da söylemeliydi;


Biz Başkanımız Adnan Polat’a haksızlık ettik. O, Özhan Canaydın’dan çok kötü bir Galatasaraydevraldı, iki senede ancak Arena’yı bitirdi, şirketleri birleştirdi, yaptığı çok işler de vardı ama biz onu koltuğundan indirdik… Şükür ki Adnan Başkan şirketleri birleştirdi, biz hazıra konduk!


Pardon Sayın Başkan Ünal Aysal.

Çok önemli bir durum daha var sizin itiraf etmediğiniz.
Ben söyleyeyim;
Şeffaf bir yönetim olmadığınız için lafla rakamları dans ettiriyorsunuz.
2011’de mali durum şöyleydi;

Adnan Polat 18 Mayıs 2011’de kulübü Ünal Aysal’a teslim ederken Galatasaray’ın borcu 328 milyon dolardı. (55+120+153=328 milyon dolar).

Bunun 55 milyon doları cari borç, 120 milyon doları da orta vadeye yayılmış banka kredi borçlarıydı. (Bu kredinin 32 milyon doları şirket birleşmesinde, 32 milyon doları da Polat’ın başkan olmadan önceki 2000-2008 yılları arasında UEFA dahil mahkemelik olan borçların temizlenmesinde kullanılmıştı.)
Bakıye 153 milyon dolar borç da; T.T. Arena’dan gelen 3 yıllık kombine geliri (90 milyon dolar) dahil olmak üzere yaratılan sponsorluklardan erken alınan avans gelirlerinin borcu idi.
Yani avans borçları.
Bu avans borçlar; mal ve hizmet olarak geri ödenecek türden faizsiz borçlardı ve zaman geçtikçe mahsup yoluyla geri ödenmiş sayılacaklardı. 

Aradan iki yıl geçtiğine göre (sadece) stadın kombine gelirlerinden 60 milyon dolar mahsup edildi.


Başkan Ünal Aysal ekonomi yazarlarına kendince bir şeyler söylüyor ama Galatasaray’da şeffaflık ortadan kalktığı için Polat döneminden intikal eden sponsorluklardan ne kadarı mahsup edildi bilemiyoruz.

Şöyle bir hesaplamayla;
Kalan sponsorluklardan 20 milyon dolar mahsup edildiğini varsayarsak, toplam borç olan 328 milyon doların 80 milyon doları (60+20=80), Adnan Polat’ın kurduğu sistemle zaten kendiliğinden 248 milyon dolara (328-80 = 248) inmiş oldu. 
İki yılda; bütçe geliri, hisse satışı ve sermaye artışı ile 1 milyar TL’den fazla gelir elde eden Aysal yönetiminin başı olan Ünal Aysal hala kredi kullanıp borçları düşürdük diyorsa bunda bir tuhaflık yok mu?
Kim inanır buna Sayın Başkan!

BÜTÜN KULÜPLERİN HİSSELERİ DÜŞTÜ

Ne diyor Aysal?
‘Bu dönemde hisse senetlerinin değerleri de düşmeye başladı. Sadece Galatasaray'ın değil, herkesin hisseleri değer kaybetti. 1 Temmuz 2011'den 26 Şubat 2013'e kadar Fenerbahçe hisseleri yüzde 45, Beşiktaş ve Trabzon hisseleri yüzde 56 gerilemiş. Bu üç takım da hisse senedi satmadı. Galatasaray'ın hisse değeri ise yüzde 65 düşmüş. Yüzde 9 fark var. Yani ben bu kadar hisse senedi sattım. Benimle onların arasında sadece yüzde 9'luk bir fark var. Hisse satışından gelen para Sportif A.Ş'nin günlük harcamalarına ve borçlarına gitti. Bugün 328 milyon dolarlık borç 207 milyon dolara geriledi. Galatasaray'ın güvenilirliği geri geldi. Borç ödenebilir hale geldi. Bankalar nezdinde itibarımız yerine geldi. Camianın kendine güveni geldi. Türkiye'nin en büyük kulübü olan Galatasaray, bir itibar kaybından kurtuldu.’

Cevap;

Sayın Başkan Aysal;
Mugalata yapmayınız!
İtibar kazanan bir kulübün başkanı mahkemeye verilmez!
Siz bu paraları toplarken etik davranmadığınız için mahkemeye verildiniz!

BORÇ 12 YILDIR İLK KEZ GEÇEN YIL GERİLEDİ

‘-Sportif tarafta süreklilik çok önemli. 2000'de UEFA Kupası'nı kazandık. O günden beri bir şey yok. Galatasaray 2000'den beri 12 yıl boyunca sürekli para kaybetti. Borç 20 milyon dolardan 328 milyon dolara çıktı. 12 sene içinde bir tek sene borçta düşüş yok. İlk defa geçen sene borç üçte biri oranında aşağı çekildi. Bugün bütün kulüplerin durumu böyle. Eğer kurumsal yapılarını düzeltmezlerse, finansal yapılarını sermaye artışlarıyla destekleyemezlerse borçlanmaları ve borçtan da felakete sürüklenmeleri son derece doğal.’

Cevap;

Şimdi mi aklınız başınıza geldi Sayın Başkan?
Hatırlatayım;
2000’den bu güne siz dahil tam dört başkan görev aldı. Bu 13 senenin 6’sında Özhan Canaydın var. + 2’sinde de siz Ünal Aysal… Yani 8 sene iki liseli var.
En çok borçlanılan dönem de bu dönem!
Devam ediyorum;
Bu 12 senenin ikisinde de Faruk Süren ve Mehmet Cansun var. (2000-2002)
Yani; 8+2=10 sene.
10 yıl sürede Başkanlar; Faruk Süren, Mehmet Cansun, Özhan Canaydın, Adnan Polat ve Ünal Aysal.
Kovularak gönderilen Adnan Polat’ın Başkanlık süresi 3 sene. 
Aysal’ın bahsettiği 12 senelik borç batağında kovulan Başkan Adnan Polat’ın sorumluluğu da sadece 3 sene.
Adnan Polat’ın yap*****rını da hiçbir başkan yapamadı!
Polat; Galatasaray’ın 20 senelik rüyası Arena’yı hayata geçirdi ve Galatasaray’ın kanını emen şirketleri birleştirdi… O tarihe kadar görülmemiş şekilde artan sponsorluk gelirleri de yarattı.
Başkan Ünal Aysal bunların hiç birini söylemiyor.
Ayıp ama!...

BİR AİLE BABASI BASİRETLİ TÜCCAR BİZİ ANLARDI

‘Ben Galatasaray'ın başına geldiğimde 328 milyon dolar borç vardı. Bunun 78 milyon dolarının o an ödenmesi zorunluydu. 2014'e kadar hiç gelirimiz yok. Ya temlikli ya da yenmiş. En önemlisi Sportif A.Ş.'nin 251 milyon lira eksi sermayesi vardı. O dönemde Sportif A.Ş.'nin kayıtlı sermayesi 2 milyon 788 bin liraydı. Yani şirket teknik olarak iflas etmişti. O an insanlar bir aile babası ya da basiretli tüccar gibi davransa, o aşamada bizim ne yapmamız gerektiğini anlardı. Önceliğimiz hisse satışı değildi. Fakat yine de gerek olabilir diye bunun için yetki istedim.’

Cevap;

Evet Sayın Başkan Ünal Aysal; yetki istediniz ve Genel Kurul’a en fazla %10 hisse satacağım dediniz. %28.5 sattınız! Sözünüzü % 18.5 aştınız! Yani dediğinizin %200 fazlasını sattınız!
Sözünde duran bir aile babası gibi davranmadınız!
BUGÜN EN BÜYÜK HİSSEDARIN 3 MİLYON LİRALIK HİSSESİ VAR

‘-Hisse satışından önce hisse reposunu düşündük. Bunun için Rus VTB Bank'la birkaç kez görüştük. Fakat bu bizim için hem maliyetli olacaktı hem de daha sonradan Türkiye'de bunun için bir mevzuat olmadığını öğrendik. O arada SPK'dan bize uyarı mektupları gelmeye başladı. Borçlarınızı ödeyin diye. Bunun üzerine İMKB'de hisse satışına giriştik. Aslında bu SPK'nın bizi istemeyerek zorladığı bir işlemdi. Temmuz 2011'den Aralık 2011'e kadar yaklaşık 90 milyon dolarlık hisse sattık. Derneğin hissesi yüzde 82'den yüzde 55'e indirildi. Ama bunu bir anda yapmadık. 5 aya yaydık. Çok açık bir süreçti. Bunları da aslında halk aldı. Bugün Sportif A.Ş.'nin 15 bin irili ufaklı hissedarı var. En büyük hissedarımızın elindeki hisse bedeli 3 milyon lira. Eskiden olduğu gibi bir AIG durumu yok yani. Hiçbir fonun eline geçmedi hisseler. Çok dikkatli davrandık.’
Cevap;

Sayın Başkan hisse satışından başka hiçbir öneri getirmeden başkanlık sürdürüyor. Haklı olabilir ama;
Küçük hisselerin de kimin elinde olduğu belli değil. Yasalara göre 5 bin TL’nin altındaki hisselerin kimde olduğunu saptamak mümkün değil. O zaman?
Hisselerin yurt dışındaki Off shore bankalarda toplandığı rivayet ediliyor. Toplanıyorsa, bu küçük hisselerin kimlerin hesabında toplandığını kamuoyu nereden bilebilir ki?
Ayrıca AIG demeyin lütfen!... Onu siz herkesten fazla bilensiniz!... Hisseleri AİG’den kurtaran da sizsiniz Sayın Başkan.
Ama!...

FENERBAHÇE DE AYNISINI YAPTI

‘-Fakat zamanla bunun yeterli olmadığını gördük. İkinci sermaye artırımına gitmek için başvuruda bulunduk. SPK'ya müracaatımızın üzerinden 5 ay geçmiş. 5 ay boyunca her gün bir belge istemişler. Ne isterlerse de hepsini vermişiz. En sonunda bu iş oldu diye bakarken, SPK'dan bir mektup geldi. Biz kural değiştirdik ve bunu yapamazsınız diye. İleride gelecek bir alacağın bugüne discount edilerek yüzde 11'le, onu bir reel alacak haline getirilmesi ve bunun da sermayeye eklenmesine itiraz edildi. Bu ilk defa yapılan bir işlem değil. Fenerbahçe bir yıl öncesinde aynısını yapmış. 30 senelik kira alacağını bugünkü değerine getirmiş, işi halletmiş. Yanlış hatırlamıyorsam 150 milyon liralık bir işlem. Şikayet etmek için söylemiyorum. Doğru yapmışlar kanuni bir işlemdir. Örnek olarak söylüyorum.’
Cevap;

Haklı olamazsınız Sayın Başkan;
SPK size de izin vermişti ilk sermaye artırımında!...
Siz kantarın topuzu kaçırıp kısa sürede ikincisini de istediniz ve de nakit sermaye koymadan…
Niye kötüyü örnek gösteriyorsunuz?
Hani Fenerbahçe sizi ispiyonlamıştı?
İşinize geldiğinde Fener iyi gelmediğinde kötü mü?

SPK ASLINDA BİRÇOK FİRMANIN ÖNÜNÜ KESTİ

‘-İkinci sermaye artışımız ölümcül bir konu değil. Birincisi ölümcüldü. İkinci sermaye artırımının arkasındaki neden,Galatasaray'ın 5 yıllık nakit programını şekillendirebilmek. SPK şimdi bunu nakit olarak yapabilirsin dedi. Bu sadece bizim değil, birçok firmanın önünü kesti. Biz de bunu nakit de yaparız dedik. Bunun hesabını yapıyoruz. Nasıl ve ne kadarlık yaparız, buna çalışıyoruz ve bunu yapacağız. Bunun için kredi almayacağız. Gelirlerimizi ayarlıyoruz. Evet bunu bir ay içinde yapamayacağız ama belki üç belki beş ay içinde yapacağız.’

Cevap;

Galatasaray bunu kolayca yapabilir. Sermaye artırımında kulübün hissesine düşen bedeli bir bankadan kredi olarak kullanabilir. Alt tarafı bir aylık bir sürede bu sermaye artırımı gerçekleşebilir. Galatasaray da bu sürede çok düşük maliyetle bu krediyi kullanabilir. 
Burada yapılmaması gereken şey;
İkinci kez yatırımcının cebinden para çekmemektir. Galatasaray’ın itibarını sarsmamaktır. Kredi bulmak değil!

UEFA, FUTBOL GELİRİ FUTBOLA GİDECEK DİYOR

‘-Diyeceksiniz ki durduk yere bu locaları ve tribünleri kulübe neden devrediyorsunuz. UEFA'nın Financial FairPlay kuralları da futbolla ilgili her türlü gelirin ve geleceğin gelirlerinin futbol takımına ait olmasını şart. Biz bir yerde de bunun gereğini yerine getirmiş olduk. Orada 14 tane amatör şube var. O paralar amatör şubelere de gidiyordu. Ama şimdi artık gitmeyecek. Sportif AŞ'ye geçti. Yani ana kural şu: Futbolun gelirini futbola yatıracaksınız.’
Cevap;

Sayın Başkan Ünal Aysal buna da bir kılıf bulmuş, ama;
UEFA’nın yaptırımını yerine getirirken, SPK’nın yaptırımını eleştirmiş. Oysa SPK haklı.Galatasaray sermaye artırımında hata ediyor. SPK da bunu düzelt, böyle yapamazsın diyor! İkisi farklı şeyler…
Arena’nın gelirlerini Sportif A.Ş.’ye aktarmak güzel de bunu hissedarlardan gizlemiş olmak niye?
Ayrıca;
UEFA; ‘futboldan gelecek gelir futbola gidecek’ diye şimdi söylemiyor ki…
Neden Sayın Başkan Aysal bunu doğrudan Arena’nın gelirleriyle bağdaştırıyor.
Diyelim ki Başkan haklı. UEFA’nın dediğini yaptı.
Futboldan gelen gelir Başkan’ın da dediği gibi futbola gitti.
Pekiii;
Amatör Sporlar ne olacak?
Galatasaray sadece Drogba ile mi, Sneijder ile mi dünyada temsil edilecek.
Hep hisse satışlarıyla futbolu düşünen Başkan Aysal başka projeler üretmiyorsa, üretemiyorsaGalatasaray Spor Kulübü’nün amatör şubeleri kaderine mi bırakılacak?
Keşke bunu da açıklasaydı Sayın Başkan Aysal…
Fenerbahçe’yi örnek göstererek…
Fener bütün amatör dallarda başarılı!...
 

ANTİBUKALEMUNSPOR Copyright © 2011 -- Template created by O Pregador -- Powered by Blogger