14 Temmuz 2012 Cumartesi

G.Saray Şaibeleri : Mali Usülsüzlükler (Vergi,Borsa Manipülasyonları,Bilet Satışı)


1-Faruk Süren '390 milyon dolar hortumladık'



Galatasaray’ın efsane başkanlarından Faruk Süren, Ntvspor Radyo’ya konuştu.

Bülent Yüksel ile Sportif Görüş programına konuk olan Süren Mehmet Helvacı’nın “Ünal Aysal AIG hisselerinden 10 milyon dolar kazandı” iddialarına, AIG anlaşmasının altında imzası olan dönem başkanı olarak cevap verirken “Helvacı Başkan olmak istiyor mesajı anlamıyor musunuz?” ifadesini kullandı. Süren şirket birleşmesiyle ilgili de bilgi verirken “AIG olsaydı, biz halka açık bir şirketten, 390 milyon TL hortumlamak durumunda kalmazdık! SPK kuruluna aykırı davrandık!” sözleriyle de “birleşmeyi ben yaptım” diyen Helvacı’yı zor durumda bırakacak bir iddia ortaya attı...

Faruk Süren AIG  ile yapılan anlaşmaya bağlı olarak ortaya çıkan ihtilafla ilgili bildi vererek söze başladı:

ÜNAL AYSAL SAYESİNDE FAZLADAN 37 MİLYON DOLAR TAZMİNAT ÖDEMEKTEN KURTULDUK

Bizim işbirliği yaptığımız, beğenilmeyen AIG bir sigorta şirketi, Amerikan hükumeti son krizde batmasına müsade etmedi, Amerikan ekonomisini olumsuz etkiler diye... AIG gibi bir kuruluşla ortaklık yapmayı beceremedik, konuyu ihtilafa götürdük. Neticede, uluslararası ihtilafta Galatasaray, fazlası saklı kalmak suretiyle,  60 milyon dolar tazminata mahkum oldu. O dönemde bize “şu gün şu saate kadar, bize hisselerimizin bedelini getirirseniz, Londra’daki Citibank’da  Galatasaray’ın hesabında duran 9 milyon doları da tazminat olarak verirseniz, biz sizinle sılh oluruz” diye bir opsiyon tanıdılar.  Bizim o zamanki yöneticilerimiz her tarafı dolaştılar, 23 milyon doları bulamadık. Son gün, sürenin dolmasına beş dakika kala, Ünal Aysal tarafından, gökten indirildi bu para, tabiri caizse Amerikan yardımı olarak geldi, AIG’ye verdik 9 milyon doları da transfer ettik. Dolayısıyla Galatasaray 60 milyon dolar ve fazlasını ödemekten kurtuluyor... Ben öyle hesap yapıyorum. Ünal Aysal bu parayı vermeseydi bir çok varlığını satmak durumunda kalabilirdi. Biz o 23 milyon doları veriyoruz ve Ünal Aysal ile bir anlaşma yapıyoruz... Ünal Aysal’ı da o dönem Mehmet Helvacı temsil ediyor Galatasaray Spor Kulübü’ne karşı. Bütün bu anlaşmaları Mehmet Helvacı yapıyor... O iki sene içerisinde, oynatmadığımız futbolculara milyonlarca dolar bulabiliyoruz ama Ünal Aysal’dan bu hisseleri geri almak için, 23 milyon doları bulamıyoruz. Buı sefer bu hisseleri satmamız gerekiyor ve QVT’ye satılıyor hisseler. Ve bir primşe satılıyor... Benim bildiğim kadarıyla bu prim, kulübün kasasına gidiyor. Bu primi Ünal Aysal aldı mı, almadı mı, zaten kayıtlardan çıkar? Zaten Ünal Aysal kürek şubesine de yardımlar ederdi, ilgisiz de değildi Galatasaray’a. Ama asıl mesele bu değil...

HELVACI DEDİKODU MEKANİZMASINI YENİDEN ÇALIŞTIRDI!

Ünal Aysal, Galatasaray’ın bugünkü durumundan endişe ve üzüntü duyarak ve belki de istemeyerek “yardımcı olabilirim” düşüncesiyle “olası bir seçimde başkan olabilirim” diyor.  Bunu söylediği an, Ünal Aysal’ın o zamanki vekili , ikinci başkanlığı alınmış olan Mehmet Helvacı, Başkan’a yönetim içinde muhalefet yapan kişi çıkıyor “Ünal Aysal bu işten 10 milyon aldı” diyor!  Yani dedikodu mekanizması başlıyor!  Dezenformasyon başlıyor! Benim zamanımda da vardı, gene çalışmaya başladı dezenformasyon mekanizması! Vehamet bu... Bugünkü yapyı AIG anlaşmasına yoran zihniyet bu! Biz 37 milyon dolar kazandık! Bu tazminatı ödemekten kurtulduk. Hesabı böyle yapmak lazım. Ünal Aysal 23 verdi, bizzim geri alma mecburiyetimiz vardı, onu da yapamadık, Ünal Aysal başkasına sattı.

“AIG Bize mali disiplin getirmişti” diyen Eski Başkan Süren birleşme sürecini değerlendirerken “şirket birleşmesini ben yaptım” diyerek camiadan tepki alan Mehmet Helvacı’yı zor durumda bırakacak sözler sarf etti:

390 MİLYON DOLAR HORTUMLADIK!

AIG bize mali disiplin de getirmişti. AIG olsaydı, biz halka açık bir şirketten, 390 milyon TL hortumlamak durumunda kalmazdık! SPK kuruluna aykırı davrandık! İsminin başında Galatasaray olduğu için, SPK yetkilileri müsamma gösterdiler cezai mekanizmayı yürütmemek için!  Ve “birleşin ki kurtulalım” dediler! Biz de kurtulalım, siz de kurtulun... 392 milyon, halka açık bir şirketten çekildi!  Ve bunun neticesinde, birleşme bir zaruret oldu, yoksa yasal yaptırımlar var! Sonra da bu, övünç kaynağı oluyor!

ÜNAL AYSAL 10 MİLYON KAZANDIYSA DA KAZANDI! SİZ KOYSAYDINIZ SİZ KAZANSAYDINIZ!

Biz bıraktık gittik, şimdi “Ünal Aysal 10 milyon kazandı” deniyor... Size ne ya kardeşim? Ne kazandıysa kazandı! Altını çiziyorum; şahet kazanmışsa... Kulübe vermemişse o primi. Kazanmışsa kazanmış! Siz koysaydınız da siz kazansaydınız! 37 milyon dolar tazminat ödemekten kurtulduk... Bunun Türkçe’si bu. Ünal Aysal’a “Abromoviç” demek için, kulübün bir şirket olması lazım ve devredilemez, satılamaz hisseleri satın alması lazım.

Efsane Başkan “Mehmet Helvacı (Adnan Polat gitsin, Ünal Aysal gelmesin) diyor, ne demek istiyor?” sorusuna da çok çarpıcı yanıtlar verirken, Helvacı’nın aday olması halinde alacağı oy sayısıyla ilgili esprili bir tahminde bulundu:

“ADNAN POLAT GİTSİN, ÜNAL AYSAL GELMESİN” DİYEN HELVACI “BEN GELEYİM” DİYOR ANLAMIYOR MUSUNUZ?

Mehmet Bey’e sorarsanız “ben geleyim” diyor. Mesajdan anlamıyor musunuz? Mesaj belli; “ben geleyim”...

Faruk Süren’in bir oyu var... Eşim bile benim dediğim yönde oy kullanmaz(gülüyor)... Bana “üç bin oyu uygun gördüğünüze göre(“siz girseniz 3000 oy alır mısınız mesela ya Helvacı?” sorusu üzerine)  Mehmet Bey’in on bin oyu vardır!

(Bülent Yüksel / NTV SPOR RADYO)

http://spor.milliyet.com.tr/faruk-suren-390-milyon-dolar-hortumladik/spor/spordetay/24.03.2011/1368622/default.htm

2-Bağış Adı Altında Vergi Kaçırmak !!!

Galatasaray´ın revize edilen bütcesinde bahsi geciyor ben bunun artık kulupler tarafından yapılmadıgını sanıyordum.

Galatasaray´ın bütcesinde 44 112 631 Tl. taraftar bağışı ibaresi var‚3000 liralık kombine alırsanız bunun 2500 lirasına bağıs makbuzu kesiyorlar 500 lirası vergilendirilerek hizmet bedeli olarak kaydediliyor .. 

Bağışlar:
2011 yılının ilk dört ayında bağışlar 8.4 milyon TL (2010 tam yıl 62.5 milyon TL) tutarında olmuştur. 2011 yılının son sekiz ayında 37.9 milyon TL daha bağış geliri elde edilip bu hesabın toplam 46.3 milyon TL'na ulaşacağı hesaplanmıştır. 

(Alıntı)


3-Beşiktaş ve G.Saray'ın Silinen Vergi Borçları.

Beşiktaş ve G.Saray silinen vergi borçlarını dün borsaya bildirdi. İki kulübün affa uğrayan toplam vergi borcu, 163 milyon TL'yi buluyor


Vergi ve Pirim alacaklarıyla ilgili af onlara yaradı. Beşiktaş ve G.Saray silinen vergi borçlarını dün borsaya bildirdi. İki kulübün affa uğrayan toplam vergi borcu, 163 milyon TL'yi buluyor. Beşiktaş 96.25 milyon yerine 3.9 milyon TL, Galatasaray da 73.25 milyon TL yerine 2.93 milyon TL ödeyecek

Meclisteki torba yasadan yararlanmak için uzun süredir girişimlerini sürdüren Beşiktaş dün bu konuda sonuç alındığını borsaya bildirdi.
Beşiktaş Futbol Yatırımları Sanayı ve Ticaret A.Ş adına Kamuyu Aydınlatma Platformu'na gönderilen özel durum açıklamasında, 2005-2009 hesap dönemleri için şirketten 38.5 milyon lira vergi aslı ve 57,75 milyon lira vergi ziyaı cezası talep edildiği hatırlatıldı. Buna mukabil uzlaşma sonrası Beşiktaş'ın toplam 3 milyon 907 bin 773 lira vergi ödeyeceği ve borçlarını sıfırlayacağı belirtildi. Beşiktaş'ın asıl borcu bu miktara inerken, ziyaı borcunun ise tamamen silindiği da kaydedildi.

ASLAN DA ÇOK RAHAT

Galatasaray Sportif Sınai ve Ticari Yatırımlar A.Ş de vergi konusunda uzlaşma sağladığını duyurdu. G.Saray'ın açıklamasında ise; 2005-2009 hesap dönemleri için 29,30 milyon lira vergi aslı ve 43,95 milyon lira vergi ziyaı cezası talep edildiği ve bu tutarlara ilişkin olarak uzlaşma başvurusunda bulunulduğunun duyurulduğu hatırlatıldı. Açıklamada, uzlaşmanın sonuçlandığı, ödenecek vergi tutarının 2,93 milyon lira olarak belirlendiği, vergi ziyaı cezasının ise kaldırıldığı bildirildi.

TÜM TAKIMIN PARASI DEVLETTEN

Affedilen vergiler yıldızlar topluluğu Beşiktaş'ın 1.5 yıllık, G.Saray'ın da 1 yıllık oyuncu ücretlerine bedel

Torba yasa sayesinde affa giren rakamlarla Beşiktaş ve G.Saray ne yapabilir? İşte bu sorunun yanıtı çok şey ifade ediyor.. Örneğin Beşiktaş 92 milyon TL'ye rüya takım olarak değerlendirilen yıldızlarının 1.5 yıllık ücretini ödeyebiliyor. Guti, Simao, Almeida, Quaresma başta 25 oyuncusuna toplam 35 milyon euro (70 milyon TL) transfer ücreti ödeyen Kartal, bir yıllık ücreti karşılamakla kalmayıp kalan 26 milyon ile Guti, Quaresma, Simao, Almeida, Fernandes'in 13 milyon Euro'luk ücretini karşılayacak.

Peki Galatasaray? Cimbom'da 26 kişilik kadronun aldığı ücret 30 milyon euro. Yani yıllık alacaklar 60 milyon TL. Sarı-Kırmızılı takımın vergi affından dolayı elinde kalan para ise 70 milyon TL. Yani 1 yıllık ücretlerden daha fazla. 

VERGi DOKÜMANI

BEŞİKTAŞ
Dönem: 2005-2009
Vergi aslı: 38.5 milyon
Vergi ziyai: 57,75 milyon
İndirim: 92,35 milyon
Ödenecek: 3.9 milyon

G.SARAY
Dönem: 2005-2009
Vergi aslı: 29,30 milyon
Vergi ziyai: 43,95 milyon
İndirim: 70,32 milyon
Ödenecek: 2,93 milyon
(Rakamlar TL üzerinden)

Kaynak : http://www.internethaber.com/iki-kulube-163-milyonluk-torba-affi-325265h.htm#ixzz1WtvzIApA

4-UEFA'dan G.Saray'a Ceza Şoku !!!
Güncelleme: 13:19 TS 22 Nis., 2001
UEFA’dan Galatasaray’a ceza şoku
20 Nisan—  Avrupa Futbol Federasyonları Birliği (UEFA), geçen sezon UEFA Kupası final maçında, anlaşmalar dışında yüksek fiyatla bilet satışı yapan Galatasaray Kulübü’ne uygulanacak para cezasını artırdı. UEFA’dan yapılan açıklamada, daha önce 200 bin İsviçre Frangı (118 bin ABD Doları) olarak belirlenen cezanın, tahkim kurulu tarafından 350 bin İsviçre Frangı’na (206 bin ABD Doları) yükseltildiği belirtildi. Galatasaray, UEFA Disiplin Komitesi’nin 21 Mart’da verdiği kararı temyiz etmiş, cezanın iptal edilmesi gerektiğini savunmuştu. UEFA’dan yapılan açıklamada, bir üst heyetin verdiği bu kararla, Galatasaray’a verilen cezanın kesinleştiği vurgulandı.

http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/78261.asp

************
Avrupa Futbol Federasyonları Birliği (UEFA), geçtiğimiz yıl Arsenal ile oynanan UEFA Kupası final maçı biletlerini fahiş fiyat ile sattığı gerekçesi ile Galatasaray'a verdiği cezayı artırdı. Bugün toplanan UEFA Disiplin Komitesi, Arsenal ile…
Avrupa Futbol Federasyonları Birliği (UEFA), geçtiğimiz yıl Arsenal ile oynanan UEFA Kupası final maçı biletlerini fahiş fiyat ile sattığı gerekçesi ile Galatasaray'a verdiği cezayı artırdı. 

Bugün toplanan UEFA Disiplin Komitesi, Arsenal ile oynanan maçta bilet fiyatlarını fahiş fiyatla sattığı için verilen 200 bin İsviçre Frankı cezaya Galatarasay'ın itirazını görüştü. Komite, geçtiğimiz yıl 17 Mayıs'ta Kopenhag'da oynanan final maçında Galatasaray'ın, kendisine verilen 12 bin 149 maç biletini, UEFA ve Danimarkalı organizatörler ile yapılan anlaşma dışında fahiş fiyatla sattığı gereçekçesi ile verilen cezaya kulübün yaptığı itirazı kabul etmedi. Dipislin Komitesi, biletin yüksek fiyat ile satışından sağlanan 2 milyon 46 bin 552 dolarlık geliri müsadere etmeyi, ayrıca verilen 200 bin İsviçre frankı cezanın da 350 bin franka (Yaklaşık 250 milyar TL) yükseltilmesini kararlaştırdı. 

UEFA'dan yapılan açıklamada, "Dava ile ilgili bütün bilgiler incelenmiş, üç görgü şahidi sorgulanmış ve olaya karışan bütün taraflar da dinlendikten sonra Temyiz Mercii, Galatasaray'ın itirazını reddetmeye karar verilmiştir" denildi. Galatasaray, Danimarka'da oynanan UEFA Kupası final maçını, penaltı atışlarında Arsenal'i yenerek kupayı kazanan ilk Türk takımı olmuştu.

http://www.porttakal.com/ahaber-uefa-dan-galatasaray-a-ceza-darbesi-377199.html

5-Gözden Kaçırılan G.Saray ve SPK Gerçekleri !!!
Gecikmeli de olsa Galatasaray Sportif A.Ş. (GS) KAP da mali tablolarını açıkladı. Biz de bir değerlendirme yaptık.
Uyarı yapalım. Teknik ve finansçılara dönük bir yazı oldu. Ama bölüm sonlarındaki değerlendirmeler herkesin anlayabileceği ufak özetler. İsterseniz direk  sonuç kısmına da geçebilirsiniz :)
İncelediğimizde aşağıdaki sıkıntılı noktalar dikkat çekiyor.
1 - Finansal yapıda görülen işletmenin sürdürülebilirliği ve sürekliliği konusunda endişeler
2- Önceki dönemde Mali Tablolar UMS esaslarına göre düzenlenmesine ve UMS (Uluslararası Muhasebe Standardı)’ nin açık hükmüne rağmen maddi olmayan duran varlıkları için “yeniden değerleme yöntemine göre muhasebeleştirme” yönteminin seçilmesi ve bu hatanın özkaynakların 209 mio TL.  daha fazla görünmesine neden olması
3- Açıklanan ve GS tarafından hatalı olduğu için düzeltildiği belirtilen Mali Tablolara dayanarak yapılan şirket birleşmesi ve hisse satışı işlemleri içinyatırımcıların hisseye ilişkin bilgilere tam ve doğru olarak sahip olmadan karar verdikleri için zararlarının tazminini isteme riski
4- Düzeltilmiş Mali Tablolarda  ortaya çıkan negatif özsermayenin
a) UMS’ye farklı bir düzenleme olması ve  aktif piyasası olmadığı halde futbolcuları değerlemeye tabi tutarak,

b) ek başına sağlıklı sonuç vermesi sorunlu görülebilecek indirgenmiş nakit akım tabloları yöntemini kullanarak,
c) Basında ekonomik sorunlar yaşadığına dair haberler yer alan Galatasaray Spor Klübü desteği ve taahhüdünün  işletmenin devamlılığını sağlayacak bir teminat olarak gösterilerek
pozitif olarak ifade edilmesi.
Türk Ticaret Kanunu Madde 324 – Son yıllık bilançodan esas sermayenin yarısının karşılıksız kaldığı anlaşılırsa, idare meclisi derhal toplanarak durumu umumi heyete bildirir.
Şirketin aciz halinde bulunduğu şüphesini uyandıran emareler mevcutsa, idare meclisi aktiflerin satış fiyatları esas olmak üzere bir ara bilançosu tanzim eder. Esas sermayenin üçte ikisi karşılıksız kaldığı takdirde, umumi heyet bu sermayenin tamamlanmasına veya kalan üçte bir sermaye ile iktifaya karar vermediği takdirde şirket feshedilmiş sayılır. Şirketin aktifleri, alacaklara olan borçları karşılamaya yetmediği takdirde idare meclisi bu durumu derhal mahkemeye bildirmeye mecburdur. Mahkeme bu takdirde şirketin iflasına hükmeder. Şirket durumunun ıslahı mümkün görülüyorsa idare meclisi veya bir alacaklının talebi üzerine mahkeme iflas kararını tehir edebilir. Bu halde mahkeme, envanter tanzimi veya bir yediemin tayini gibi şirket mallarının muhafazası için lüzumlu tetbirleri alır.
5 –Yatırımcıların önceki dönemde hisseye ilişkin verdikleri kararların eksik bilgi nedeniyle hatalı olduğunu belirterek oluşacak zararlarını talep etme ve bunun işletmenin sürekliliği için tehdit oluşturma riski
Şimdi bu beş maddeye teker teker bakalım:
1 – Finansal yapıda görülen işletmenin sürdürülebilirliği ve sürekliliği konusunda endişeler
Bağımsız Denetci aşağıdaki hususları belirtmiştir:
2(f) no’lu dipnotta belirtildiği üzere ekteki özel ara dönem özet finansal tablolar “İşletmenin Sürekliliği” ilkesi uyarınca hazırlanmıştır. Bununla birlikte, 30 Kasım 2011 tarihi itibariyle Grup’un kısa vadeli yükümlülükleri, toplam dönen varlıklarını 205.664.214 TL (ilişkili taraf bakiyeleri düşülmüş halde) tutarında aşmış, aynı tarihte sona eren altı aylık özel ara hesap dönemi itibariyle Grup’un faaliyet zararı 9.935.036 TL, net dönem zararı 48.847.029 TL, geçmiş yıllar zararları ise 242.488.938 TL olarak gerçekleşmiştir ve toplam özkaynakları negatife dönmüş olup (264.073.553) TL’dir.
Bagimsiz denetcinin aciklamalarina gore Galatasaray’ın 1 yıl içinde ödemesi gereken kisa vadeli yukumlulukleri/borçları donen varliklarindan yani bir yil icinde tahsil edececeği alacaklarından 205 mio TL. fazla. Yani onumuzdeki donemde 205 mio TL. disaridan kaynak veya gelir olarak yaratması gerekiyor.
Önümüzdeki dönemlerde elde edeceği gelirlerle bu durumu düzelteceğini söylemek mümkündür ancak bağımsız denetim raporu ve denetcinin açıklamalarından  hem bu dönem hem de birleşmeden sonra önceki dönemlerde şirket faaliyetinden zarar etmekte fon/yeni kaynak yaratamamaktadır.
Son açıklanan ve 30.11.2011 tarihi itibariyle GS nin ekonomik durumunu ifade eden bilgilerde şirketin yaklaşık 10 mio TL. faaliyet zararı ve 48 mio TL. net zararı var.Ayrıca şirket taşıdığı finansal borçlar nedeniyle önemli bir faiz yükü taşıyor. Zaten faaliyet zararı üreten bir şirketin fon/yeni kaynak yaratma konusunda riskler bulunmaktadır.
GS nin toplam yukumlulugu yani odenmesi gereken baskalarindan saglanmis kaynaklar 415 mio TL. iken toplam varliklari yani bu borclari odemek icin kullabilecegi kaynak 151 mio TL.dir.Önumuzdeki 5 yil boyunca futbolculara odemesi gereken sarta bagli borclari da 188 mio TL. dir.
Ayrıca şirketin özsermayesi negatife dönmüş olup eksi (-) 264 mio TL.’dir.
Yukaridaki aciklamalari gozonune aldigimizda ISLETMENIN DEVAMI KONUSUNDA  endiseler vardır. Bu küçük yatırımcılar için riskli bir durumu ifade etmektedir. Bu durumun SPK tarafından detaylı incelenerek açıklığa kavuşturulması uygun olacaktır görüşündeyiz.
2- Önceki dönemde Mali Tablolar UMS esaslarına göre düzenlenmesine ve UMS nin açık hükmüne rağmen Maddi olmayan duran varlıkları için“yeniden değerleme yöntemine göre muhasebeleştirme” yönteminin seçilmesi ve bu hatanın özkaynakların 209 mio TL.  daha fazla görünmesine neden olması
Halka Açık Şirketler UMS (IFRS)  standartlarına göre Mali Tablolarını düzenlemektedir.UMS 38′e göre maddi olmayan duran varlıklar için yeniden değerleme yöntemini seçmek için aktif bir referans piyasanın olması gerekir.
Aktif piyasa UMS 38 de aşağıdaki gibi aşağıdaki gibi tanımlanmaktadır.
(a) piyasada ticareti yapılan kalemler homojendir,
(b) normal koşullar altında her zaman için istekli alıcı ve satıcılar bulunur, ve
(c) fiyatlar kamuoyuna açıktır.
Futbolcular için böyle bir piyasa olmadığı için Türkiye’deki halka açık şirketler maddi olmayan duran varlıkları yani futbolcular için “yeniden değerleme yöntemine göre muhasebeleştirme” yöntemini seçmemeliler. Seçmeleri mali tablolarında  yanıltıcı bilgilerin olmasına neden olabilir. Nitekim GS nin bağımsız denetcisi aşağıdaki yorumu yapıyor:
Grup, geçmiş tarihli finansal tablolarını hazırlarken haklar hesabında takip edilen futbol takımı oyuncu sözleşmelerini ve altyapı birimini UMS 38’de yer alan değerleme yöntemlerinden“yeniden değerleme yöntemine göre muhasebeleştirme” yöntemini seçmiştir. Ancak futbol takımı oyuncu sözleşmeleri ve alt yapı birimi için aktif referans bir piyasa, söz konusu futbolcular veya altyapının homojen yapı taşıması ve gerçeğe uygun değer olarak tespit edilen fiyatların kamuoyuna da açık olması gibi UMS 38’de yeniden değerleme yöntemini seçmek için ön şart olarak belirtilen kriterlerin olmaması nedeniyle, futbol takımı oyuncu sözleşmeleri ve alt yapı birimi için muhasebeleştirmesinin yeniden değerleme yöntemi yerine maliyet yöntemi ile yapılması gerekmektedir.  Grup 30 Kasım 2011 tarihli konsolide finansal tablolarını hazırlarken UMS 38’de yeniden değerleme yönteminin uygun olmadığına karar vermiş ve muhasebe politikası olarak UMS 38’de yer alan değerleme yöntemlerinden “maliyet yöntemine göre muhasebeleştirme yöntemini benimsemiş ve geçmiş tarihli konsolide finansal tablolarını UMS 8 “Muhasebe politikaları, muhasebe tahminlerinde değişiklikler ve hatalar” standardına göre geriye dönük olarak düzeltmiştir. Bunun neticesinde maddi olmayan duran varlıklar altında haklar olarak muhasebeleştirilen futbol takımı oyuncu sözleşmelerini ve altyapı birimini, satılan malın maliyeti altında muhasebeleştirilen ilgili itfa payı giderlerini, yeniden değerleme yöntemi sonucu değer artışı olarak muhasebeleştirilen değer artış fonlarını, geçmiş yıl kar/zararlarını ve diğergelir/giderler içinde muhasebeleştirilen futbolcu satış karları/zararlarını geriye dönük olarak düzeltmiştir.
Ayrıca Grup, 30 Kasım 2011 tarihli konsolide finansal tablolarını hazırlarken 30 Kasım 2010 dönemine ait kur farkı gelir ve giderlerini cari dönem uygulamasıyla tutarlı şekilde net olarak göstermiştir.
Bu durum GS nin özkaynaklarında 209 mio TL. lık yanıltıcı bir görünüm yaratmıştır. Bu dönemde yapılan hisse satışları ve birleşme işlemi bu bilgilere göre yapılmıştır. Dolayısıyla küçük yatırımcı 209 mio TL. gibi önemli bir tutarda hataya göre birleşme konusundaki kararını ve hisse alım  kararını vermiştir. Bu durumda hatalı bilgiye istinaden yapılan işlemlerden zararı doğan küçük yatırımcının bu zararın tazminini talep etme riski bulunmaktadır.
Bu hata 0 yerine 1 ya da 9 yerine 6 yazmak gibi bir hata değildir. Şirketin UMS 38′in açık hükmüne rağmen yaptığı bilinçli bir tercihtir.GS hisseleri bu dönemde en yoğun dönemini yaşamıştır (Şirket Birleşmesi, Galatasaray Spor Klübü derneği tarafından yapılan yoğun hisse satışları).
3- Açıklanan ve GS tarafından hatalı olduğu için düzeltildiği belirtilen Mali Tablolara dayanarak yapılan şirket birleşmesi ve hisse satışı işlemleri için yatırımcıların   hisseye ilişkin bilgilere tam ve doğru olarak sahip olmadan karar verdikleri için zararlarının tazminini isteme riski
Bağımsız denetim, Sermaye Piyasası Kurulunca yayımlanan bağımsız denetim standartlarına uygun olarak gerçekleştirilmelidir. Bu standartlar, etik ilkelere uyulmasını ve bağımsız denetimin, finansal tabloların gerçeği doğru ve dürüst bir biçimde yansıtıp yansıtmadığı konusunda makul bir güvenceyi sağlamak üzere planlanarak yürütülmesini gerektirmektedir. Bağımsız Denetim yapılıyor olması şirket yönetim kurulunun sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.
Sermaye Piyasası Kurulu Tebliğlerine göre Halka Açık Şirketler UMS na uygun olarak Mali Raporlama yapmakla yükümlüdür.Oysa GS UMS 38 nin açık düzenlemelerine uygun olmayan bir değerleme yöntemi tercih etmiştir.Doğal olarak bu hatalı mali tabloların oluşmasına ve bu tablolara göre yatırım kararı veren yatırımcıların zararlarının tazminini talep  etme riskinin oluşmasına neden olmuştur.
4- Düzeltilmiş Mali Tablolarda  ortaya çıkan negatif özsermaye
a) UMS (Uluslararası Muhasebe Standardı) ye farklı bir düzenleme olması ve  aktif piyasası olmadığı halde futbolcuları değerlemeye tabi tutarak,
Aktif piyasa olmadığı için bu tür bir değerlendirme sağlıklı olmayacaktır..UMS 38 bu konuda çok açıktır.Dolayısıyla bu konuda yapılacak herhangi bir değerlendirme anlamlı olmaktan çok yanıltıcı olma riski taşımaktadır.Zaten genellikle Türkiye’deki örnekler tam ters çalışmaktadır. Özellikle 3 büyüklerin aldıkları futbolcuları genellikle zararına hatta bedelsiz elden çıkardıkları, bir kaç istisna dışında bunun genel bir trend  olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.
b) Tek başına sağlıklı sonuç vermesi sorunlu görülebilecek indirgenmiş nakit akım tabloları yöntemini kullanarak,
Böyle bir yöntemin uygulanmasının sağlıklı sonuç vermesi oldukça güçtür.
Bahsi geçen yöntemin olabilirliği olsa bile  Açıklanan bağımsız denetim raporunda yaklaşık 60 mio USD ile GS’nin  en büyük alacaklısı olan finansal kurumun İndirgenmiş Nakit akım Tablolarını (İNA) düzenleyen şirketin üzerinde açık kontrol  ve etkisi bulunmaktadır. İNA yı düzenleyen şirket GS nin en büyük alacaklısının iştirakidir. Bu durum raporun objektifliği ve Etik olarak uygunluğu konusunda soru işaretleri doğurmaktadır.
İndirgenmiş Nakit akımı (İNA) tek başına sonuç vermesi riskli bir finansal uygulamadır. Kullandığınız faiz oranına göre çok farklı sonuçlar vermektedir. 2030 yılına kadar giden bir nakit akımının bugunkü değerini gibi şu anda Türkiyenin CDS’s (Credit Default Swap/insanların Türkiye riski almak için istedikleri prim) oranları 10 yıl için  297 bps (yaklaşık % 3 civarı) iken (piyasada bu vadede işlem bile yapılmıyor yani 18 yıl vadede Türkiye riskini alacak bir kurum veya kişi yokken) % 6 risk primi ile GS gibi finansal riskleri olan bir şirketin İNA nı % 12 ile  iskonto etmek çok gerçekçi bir yaklaşım değildir.
Ayrıca İNA uygulanırken GS nin bu dönemde elde edeceği İNA serbestmiş gibi düşünülmüş. Oysa, GS nin şarta bağlı borçları ile birlikte önümüzdeki 4 yıl içinde ödeyeceği borç 600 mio TL. civarındadır. Dolayısıyla önümüzdeki dönemlerde İNA için kullanılacak serbest nakit akışı yani (free cash flow) çok olası görünmemektedir.
Bunun yerine EBİTDA çarpanı daha mantıklıdır. Şu anda GS nin EBİTDA’sı negatifdir ve şirket değeri de negatif olmaktadir. Veya diğer sektör şirketleri ile karşılaştırılması (FB; TS VE BJK) daha uygun olacaktır.Benzer şirketlerin gelir tabloları da incelendiğinde kesintisiz bir nakit akışı ve gelirden söz etmek oldukça güçtür.
İNA nın anlamlı olması için düzenli ve ekonomik gelişmelerden etkilenmeyen çok güçlü bir nakit akımı olması gerekir. Oysa GS şirket birleşmesinden beri sürekli faaliyet zararı açıklamaktadır. Ayrıca böyle bir yöntem tek başına kullanılamaz, bu yöntemin piyasa çarpanı, defter değeri ve düzeltilmiş özvarlık değerleri ile birlikte kullanılması gerekir. Bu değerler bilinmeden sadece İNA’ya dayanmak sağlıklı sonuç vermeyecektir.
Zaten bakın bu raporu düzenleyen kurumda raporunda ne demektedir.
Rapordaki bilgiler hiç bir şekilde geleceğe yönelik bir vaat olarak ve geleceği yansıtmak amacıyla kullanılmamalıdır.
c) Basında ekonomik sorunlar yaşadığına dair haberler yer alan Galatasaray Spor Klübü desteği ve taahhüdünün  işletmenin devamlılığını sağlayacak bir teminat olarak gösterilmesi
Şirket’in ana ortağı durumunda olan Galatasaray Kulübü Derneği, Şirket’in mali yapısının güçlenmesi, mevcut olan ticari ve ticari olmayan borçlarını ödemekte herhangi bir güçlükle karşılaşmaması ve ödemelerini zamanında gerçekleştirmesi için Şirket’e gerekli kaynak ve desteğin sağlanacağını 26 Ocak 2012 tarihli destek mektubu ile taahhüt etmiştir.
Bu ifade bağımsız denetim raporundan alınmıştır.Galatasaray Klübü Derneğinin (bundan sonra GSKD) mali durumu hakkında kamuya açıklanmış hiç bir bilgi bulunmadığı gibi, basında sıkça ciddi ekonomik sıkıntılar yaşadığına  ilişkin yayınlar yapılmaktadır.
Ayrıca GSKD nin taahhütmane vermesine gerek yoktur.Şirketin ana ortağı olduğu için derhal sermeye artışı yapıp bu tutarı karşılaması ve GS yi bu durumdan çekip alması mümkündür.Dolayısıyla taahhütname konusu çok anlamlı değildir.
Yukarıdaki açıklamalar gözönüne alındığında Galatasaray Sportif A.Ş.’nin TTK 324 karşısındaki durumu SPK tarafından incelenmeli ve küçük yatırımcı atarfından herhangi bir risk sözkonusu olmadığından emin olunmalıdır.
5 – Yatırımcıların önceki dönemde hisseye ilişkin verdikleri kararların eksik bilgi nedeniyle hatalı olduğunu belirterek oluşacak zararlarını talep etme ve bunun işletmenin sürekliliği için tehdit oluşturma riski
Küçük yatırımcıların bu hatalı bildirimden dolayı yüzlerce tazminat davası açması riski vardır.Bu riski yok etmek ve küçük yatırımcıyı korumak adına muhtemel zararlar için bir fon oluşturulması ve SPK nın bu konuda –gerek görürse- gerekli adımları atması uygun olacaktır görüşündeyiz.
SONUÇ:
Galatasaray Sportif A.Ş. önceki dönemlerinde hatalı mali kayıtları olduğunu son yayınladığı düzeltilmiş mali tablolar ve  bağımsız denetim raporuyla KAP’a bildirmiştir.
Bu durum geçmiş dönemlerde küçük yatırımcılar tarafından verilen yatırım kararlarının eksik bilgiyle yapılmış olması ve zarar görmüş olmaları olasılığını akla getirmektedir.
Ayrıca 264 mio negatif özsermayeyi pozitif olarak ifade etmek için kullanılan yöntemlerin sağlığı ve çıkan sonuçların doğruluğu konusunda endişeler vardır.
Geçmiş Dönemde de SPK mevzuatına aykırılıkları nedeniyle sıkça ceza aldığı basına yansıyan Galatasaray Sportif A.Ş. ‘nin son yayınladığı mali tablolar ve belirttiği hatalar nedeniyle TTK 324 karşısındaki durumu ve küçük yatırımcıların bundan zarar görüp görmediği SPK tarafından incelenmelidir görüşündeyiz.
Biz Fenerbahçeliler olarak SPK nın bütün kurumlara aynı mesafede olduğunu ve ayrım yapmadan kuralları uygulayacağını düşünüyoruz.
Bir arkadaşım “eğer bunları Fenerbahçe yapsa çoktan kapısına kilit vurmuşlardı” dedi.
Ben de Kurallar sadece Fenerbahçe için değil, herkes içindir, dedim.
Fenerbahçeliler olarak bunu görmek ve inanmak istiyoruz.
6-G.Saray'dan Yatırımcılara Yüzyılın Kazığı !!!-
Galatasaray’ın düştüğü durumu, vergi borçlarını dahi ödeyemediğini, Avrupa Kupalarına katılım lisansını almakta zorlanacağını burada daha önce yazmıştım. Dün Gs Sportif A.Ş.’den herkesi şaşkınlığa uğratan bir açıklama geldi: Şirketin içinde bulunduğu durumdan çıkması ve kaybedilen sermayenin geri koyulabilmesi için “%9.900 oranında Bedelli Sermaye Artırımı” yapılmasına ve şirket sermayesinin 2.788.084 TL’den 278.808.438 TL’ye yükseltilmesine karar verilmiş. Oluşan şaşkınlığın nedeni şu ana dek bu kadar yüksek oranda bir bedelli sermaye artırımının hiç görülmemiş olması. Eğer SPK tarafından gerekli izinler verilirse, artırılan 276.020.354 TL’nin 124.209.159 TL’lik kısmını şirket hisselerini elinde tutan yatırımcıların ödemesi gerekecek.

Olaylar aslında 2011 yılının Ağustos ayının sonlarına doğru başladı ve Gs Sportif A.Ş.’nin ana ortağı Galatasaray Spor Kulübü Derneği şirketteki hisselerini İMKB’de satmaya başladı. Bu satışlar 2012’nin başına dek devam etti ve dolaşımdaki hisse senetlerinin oranı %15’ten %45’e kadar yükseldi. Yani bu 4 aylık dönemde Galatasaray Spor Kulübü Derneği Gs Sportif A.Ş.’nin %30 civarındaki hissesini İMKB’de satarak 100 Milyon USD’nin üzerinde gelir elde etti. Kulübün mali durumu o kadar kötüydü ki, bu hisse satışlarından gelecek paraya ihtiyaç duyulduğu herkes tarafından biliniyordu ve bu durum sürpriz olarak karşılanmadı. Ancak kulübün nakit akışını devam ettirmek dışında bir amacı daha varmış meğerse Galatasaray yönetiminin: Yıllardır biriken zararı küçük yatırımcının sırtına yıkmak. Bu hisse satışları sayesinde hem 100 Milyon USD civarında gelir elde etmiş hem de bedelli sermaye artırımından gelecek parayı 3’e katlamış oldular. Eğer aynı orandaki sermaye artırımını Ağustos ayında, yani dolaşımdaki hisse oranı %15’lerde iken yapmış olsalardı halktan toplayacakları para 41.403.053 TL olacakken şimdi 124.209.159 TL elde etmeyi planlıyorlar.

Şirketin hisselerinin %55’ini elinde bulunduran Galatasaray Spor Kulübü Derneği’nin sermaye artırımında normal olarak koyması gereken para ise 151.811.947 TL. Ancak Kulüpte böyle bir paranın olmadığını herkes biliyor. Buna da şöyle bir yol bulmuşlar: Galatasaray Spor Kulübü Derneği’nin intifa hakkına sahip olduğu Türk Telekom Arena’daki VIP koltuk ve locaların bir kısmının 2014-2030 yılları arasındaki gelirleri 218.436.440 TL karşılığında Gs Sportif A.Ş.’ye devredilmiş. Böylece yapılacak sermaye artırımında Kulübün koyması gereken para bu devir işlemi nedeniyle oluşacak alacaktan mahsup edilecek. Yani Kulüp para koymadığı gibi 66.624.493 TL alacaklı duruma geçecek.

Aylardır medyada ETİKAHLAK diye kendini yırtan Ünal Aysal ve Adnan Öztürk’ün bu yapmaya çalıştıkların şeyin elle tutulur hiçbir yanı yok. Bu tamamen küçük yatırımcının kazıklanmasından ve yılların hesapsız harcamalarının, basiretsiz yönetimlerin hatalı kararlarının faturasının küçük yatırımcıya çıkartılmasından başka bir şey değil. Burada insanların aklına şöyle bir soru gelebilir? Yatırımcılar bedelli sermaye artırımına katılmak zorunda mı? Katılmazlarsa ne olur? Buna vereceğim cevap, evet katılmak zorundalar. Şöyle ki, bugün itibariyle 1 lot Gs Sportif A.Ş. hissesi 167 TL civarında. Elinde 1 lot hisse bulunduran kişinin sermaye artırımında ödemesi gerek tutar ise 99 TL. O kadar yüksek oranda bir sermaye artırımına gidiliyor ki bedelli sermaye artırımına katılmayacak olanların elindeki hisselerin değeri çöp haline gelecek. Yani ya 99 TL daha verecek yatırımcı, ya da elindeki 167 TL’den olacak. Eğer bir şekilde sermaye artırımına katılmayacaklar olursa da, bu hisselerle ilgili haklar Galatasaray Spor Kulübü Derneği tarafından kullanılacak (daha önce de yazdığım gibi herhangi bir nakit ödemeden). Yani satışından 100 Milyon USD civarında gelir elde ettikleri hisse senetlerini hiçbir bedel ödemeden geri almış olacaklar.

Yakın dönemde Ünal Aysal’ın ve Adnan Öztürk’ün yaptığı açıklamalara baktığımızda, yaşanan bu gelişmelerin baştan beri Galatasaray Yönetimi tarafından planlanan bir operasyon olduğu ortaya çıkıyor. 2011 yılının Nisan ayında 400 TL olan şirketin hisse fiyatları (ki en yüksek 419 TL’yi görmüştü), %30 gibi çok yüksek bir hisse arzı neticesinde bugün 167 TL seviyesine gerilemiş durumda. O dönem 40.000 TL ödeyerek 100 lot Gs Sportif hissesi alan bir yatırımcının elindeki hisselerin bugünkü değeri 16.700 TL ve hisselerini kaybetmemesi için bugün 9.900 TL daha ödemesi isteniyor. Bu operasyonun Borsadaki küçük yatırımcının zarara uğratılması için yapıldığı çok açık. Hem hisse fiyatının düşeceği bilindiği halde, %30 oranında hisse arzıyla 100 Milyon USD civarında para kasaya konuldu, hem de %9.900 oranında bedelli sermaye artırımı yaparak 70 Milyon USD civarında bir para da küçük yatırımcıdan tahsil edilmeye çalışılıyor. Burada resmen yılların kötü yönetiminin vebali küçük yatırımcıya ödettirilmeye çalışılıyor. Galatasaray Spor Kulübü Derneği’nin de nakit olarak artırıma katılacak olması halinde belki bir miktar da olsa iyi niyetten söz edilebilirdi, ancak burada o da yok, tamamen bilanço oyunlarıyla küçük yatırımcı sağılmakta.

Göz göre göre yapılan bu küçük yatırımcıyı sağma operasyonuna SPK’nın kesinlikle izin vermemesi gerektiğini düşünüyorum. Zaten yatırımcının İMKB’ye olan güveninin yeni yeni tesis edilmeye başlandığı bu ortamda, cin olmadan şeytan çarpmaya yeltenenlerin bu tarz kurnazlıklarla yatırımcının cebindeki paraya göz koyması kabul edilebilir bir şey değil. Bir defa böyle bir şeye izin verilmesi halinde, bundan sonra bu tarz işlemlerin önüne geçilmesi de mümkün olmayacak ve hem SPK hem de İMKB önemli oranda güven ve prestij kaybedecektir. Bu konunun takipçisi olacağım ve gelişmeleri buradan paylaşmaya devam edeceğim.
http://romantikfanatik.blogspot.com/2012/02/galatasaraydan-yatrmclara-yuzyln-kazg.html
7-Bu Rezalete SPK Ne Diyecek ?
HİSSEDAR TOPLANTISI: ""para her şey demek değildir" dediğinde başımızın belada olduğunu anlamıştım"
Galatasaray Sportif A.Ş.’nin aşağıdaki açıklaması geldi: Galatasaray Sportif A.Ş. 13.02.2012 tarihli bildirimi
Kısaca bu dönemde hatalı bilgilerle hisse sattığı küçük yatırımcıdan 124 milyon TL. para istiyorlar (sermaye artırımı yoluyla).
Biz size kısaca olanları özetleyelim ve ne yapıldığına siz karar verin:
1 – Bir kısım mali bilgileri UMS 38′e açıkca aykırı iken ve değerleme yaparak hatalı mali sonuçlar yansıtan mali tablolar oluşturuyorsunuz.
2- Bu bilgileri verdiğiniz insanlara bu hatalı bilgilerle Galatasaray Spor Klübü derneği tarafından hisse satılıyor.
3- Yanlış bilgilerle hisse alan küçük yatırımcının parası Galatasaray Spor Klübü Derneğine gidiyor. Galatasaray Spor Klübü derneği bu parayı Galatasaray Sportif A.Ş’ye aktarıyor.
4- Daha sonra yaptığım hatayı anladım deyip hatalar düzeltiliyor ve sermaye artırımı kararı veriliyor.
5 – Galatasaray Sportif A.S. ile Galatasaray Spor Klubu Derneginin yoneticileri ayni kisilerden olusuyor.
6 – Galatasaray Sportif A.S. sermaye artirim kararini almadan once Galatasaray Spor Klubu Dernegi elindeki hisselerin yaklasik % 30′unu satiyor.
7 – Bu Galatasaray Spor Klubu Dernegini yaklasik 80 milyon TL.’lik bir mali kulfetten kurtariyor.
8 – Ayrica sermaye artirim kararindan sonraki ilk isgununde GSRAY hisseleri % 8 civarinda deger kaybediyor. Galatasaray Spor Klubu dernegi bu zarardan korunmus oluyor.
9 – Galatasaray Sportif A.S. ve Galatasaray Spor Klubu Dernegi yoneticileri ayni kisiler. Biz sermaye artiracagimizi bilmiyorduk diyemezler, yani kisiler icin degil ama Galatasaray Spor Klubu dernegi icin iceriden ogrenenlerin ticareti yani insider trading iddiasi acikca sozkonusudur. Ayrica gercek kisiler icin de kurum adina bu sucu isledikleri iddiasinda bulunulabilmesi mumkundur.
10 – Şirketin ana ortağı Galatasaray Spor Klübü Derneğinin kasasından olmasi gereken tutardan cok daha az para çıkıyor.
11 – Bütün faturayı hatalı bilgiler sunulan ve Galatasaray spor klubu derneginin sahip oldugu bilgilere sahip olamayan küçük yatırımcı ödüyor.
Olanlar budur, yukarıda açıklananları yorumlamayı siz okuyuculara bırakıyoruz. Ama SPK buna artık duyarsız kalmaz düşüncesindeyiz. Bizim kişisel görüşümüz ise: İnsaf artık, bu kadar da olmaz!

8-UEFA'dan Galatasaray'a Uyarı !!!


UEFA Mali Denetim Kurulu Bürosu yetkilileri, Galatasaray'a yaptığı transferler nedeniyle uyarıda bulundu.
Galatasaray'ın gelirleri ile giderleri arasındaki uçuruma dikkat çeken yetkililerin, "200 milyon euro ekside olan bir kulüp, 100 milyon euro'ya yakın transfer harcaması yapıyor.

Galatasaray aynı mali tabloyla 2013-14 sezonuna girerse, Avrupa kupalarına katılamayacağını bilsin" diye uyarı mektubu yolladığı belirtildi. Sarı-kırmızılılar, kısa süre içinde borçlarını silmek zorunda. 



* gs resmi sitesinden bu haberi yalanladı ama kabul etmelerini kimse beklemiyor zaten.

9-Sayıştay Raporunda Aysal'ın Şirketi
Sayıştay raporuna göre‚ yatırım tutarının şişirilmesi ve elektrik fiyatının yüksek tutulması nedeniyle Aysal´ın şirketi‚kamuyu altı yılda 872 milyon dolar zarara uğrattı.

10-Fatih Altaylı'nın Kaleminden Ünal Aysal Gerçekleri !!!

Fatih Altaylı'nın 22 Mart 2006'da Sabah gazetesinde yazdığı köşe yazısı;

Bir süredir spor kamuoyunda bir isim dolaşıyor: Ünal Aysal 
Galatasaray'ı kurtaracak adam olarak kendini gösteriyor. Bir grup G.Saraylı da onun peşine takılmış gidiyor. Gelin size bir de ben bu "Kurtarıcı Ünal Aysal"ı anlatayım.

Aysal'ı G.Saray Kulübü'ne sokan benim. Kendisi bana Mehmet Ali Birand tarafından getirildi ve"Belçika'da yaşayan bir G.Saraylı. G.Saray Adası'nıkiralamak istiyor" diye takdim edildi.
Ben de G.Saray'ın bütün mal varlıklarını gelire çevirmek isteyen bir yönetici olarak kendisiyle görüştüm. Yönetimdeki arkadaşlarıma tanıştırdım. G.Saray'la ilgili pek çok projemizi kendisiyle paylaştık. Adanın kiralanmasına, stat yapımına ve daha pek çok projeye talip oldu.

Sonra bir gün devletin çok üst kademelerinden birisi beni uyardı: 
"Ünal Aysal, sizin G.Saray anlayışınıza uymaz. SizG.Saray'ı hep temiz tuttunuz. Devletle iş yapan,devletten ihale alan kimseyi bu kulüptennemalandırmadınız. Ünal Bey size yakışmaz" dedi.

Ve bir rapor gönderdi. Burada Ünal Aysal'ın devlete"süper pahalı fiyatla" enerji sattığı belgeleniyordu. Ereğli'deki bir doğalgaz santralinin sahibiydi ve bu santral Türkiye'ye kilovat saati 12 cent civarında bir fiyatla enerji satarak "Türkiye rekoru kırıyordu." 
Durumu Aysal'a sordum. "Evet ama istiyorlarsasantrali devlete satarım" dedi.
Ancak santral için belirlediği fiyat da normalin kat be kat üzerindeydi.
Bunun üzerine G.Saraylı dostlarımı Ünal Aysalkonusunda uyarmaya başladım.
Ancak o bir kere G.Saray'a elini sokmuştu. Eski BaşkanMehmet Cansun'la ortak bir şirket kurdu (Cansun'un başkanlık dönemi bittikten sonra). Bu arada kulüp parasızlıktan kıvranıyordu. Ünal Aysal da "İyi G.Saraylırolünde" finansörlük yapıyordu. Ama elindeki G.Saray hisseleri zaten Aysal'ın riskini sıfırlıyordu. Üstelik de kulübe verdiği her kuruş için sayfalarca sözleşme imzalatıyordu. 
Aysal, G.Saray sayesinde büyük bir tanınmışlık elde ediyor, herkes tarafından saygın işadamı, G.Saray'ı kurtaracak para babası olarak görülüyordu.
Ama kimse o paranın Türkiye halkına pahalı enerji satarak kazanıldığıyla ilgilenmiyordu. 
Ünal Aysal'n Ünimar şirketinin Türkiye'ye şimdiye kadar 465 milyon dolar zarar verdiğini gösteren Sayıştay raporu gazete sayfalarında yer bulamazken, Aysal'ın sportif yönü ortaya atılıyordu.
Ben Hürriyet'te olduğum dönemden başlayarak ÜnalAysal'a karşı tavır almaya başladım. Hâlâ devam ediyorum.
O şimdi Sabah gazetesini suçluyor. Suçlayabilir. Ama ben G.Saray'ı yönetecek kişilerin, G.Saray'ı basamak olarak kullanmalarına karşı olduğum için bunları yazmaya devam edeceğim.
İster beğensin ister beğenmesin. 

http://sporingen.blogspot.com/2011/05/fatih-altayl-kaleminden-unal-aysal.html?spref=fb

11-G.Saray'da Müthiş İddia !!!

Galatasaray'ın hisselerini toplamaya başlayan Mandiiragan isimli fonun, Aysal'la bağlantısının bulunduğu, asıl amacın piyasadaki hisseleri İnan Kıraç'ın başkanlığındaki Galatasaray Eğitim Vakfı'na devretmek olduğu öne sürüldü.

Sarı-Kırmızılı camiada dengeleri sarsacak müthiş bir iddia gündeme geldi.

Galatasaray Spor Kulübü’nün borsadaki hisselerini bir süredir Lüksemburg merkezli bir fon şirketi olan Mandiiragan topluyordu. Eski başkan Adnan Polat, piyasadaki hisseleri kulübe kazandırmış ve oranı yüzde 82’ye kadar yükseltmişti. 

Finansal kriz gerekçesiyle...

Ünal Aysal ise göreve geldikten sonra finansal krizi çözmek adına bunların yüzde 27’sini elden çıkardı. Mandiiragan fonunun elinde de yüzde 25’ten daha fazla oranda hisse bulunduğu öğrenildi. 

Lüksemburg merkezli bu firmanın arkasında kim olduğu da dolayısıyla merak konusu haline geldi. Kulislerde dolaşan iddiaya göre, hisseleri satarken, “Başkanlıktan ayrılırken hisseleri yerine koyacağım” diyen Aysal’ın, fonla arasında bağlantı bulunuyor.

Yüzde 51’i kulüpte ama...

Asıl planın ise piyasadaki yüzde 49’luk hissenin fonlar aracılığıyla toplanıp, tekrar geri alınarak İnan Kıraç’ın başkanlığını yaptığı Galatasaray Eğitim Vakfı’na aktarmak olduğu öne sürüldü. Bu durumda Galatasaray Eğitim Vakfı’nın kulüp üzerindeki gücü hayli artmış olacak. 

Kaynak : http://www.gazeteport.com.tr/haber/77278/galatasarayda_muthis_iddia#ixzz1lK8Xg5SI

12-Cim Bom'dan Büyük Çalım !!!!

Dünya üzerinde sermayesini neredeyse yüzde 10 bin artıran bir borsa şirketi var mıdır?
Yeni duydum. Galatasaray Sportif A.Ş böyle bir sermaye artırımı yapıyor.
2 milyon 788 bin TL olan ödenmiş sermayesini yüzde 9 bin 900 artırarak 278 milyon 808 bin TL’ye çıkarıyor.

Sermaye Piyasası Kurulu’nun bu işe nasıl baktığını bilmiyorum. Ama bu şirketin küçük yatırımcılarının başına gelen galiba pişmiş tavuğun gelmedi.
Önce karlı bir şirkete ortaktılar. Sonra bu şirket, zararlı bir şirket ile birleştirildi. Şimdi de yatırımcıdan elinde bulundurduğun Galatasaray hissesinin nominal değerinin bin katı daha para isteniyor.
***
Bu tip operasyonların mimarları mutlaka ekonomik bazı gerekçelerle hareket ediyordur. Ancak halka açık bir şirketin attığı her adıma gazetecilerin küçük yatırımcı gözüyle bakması gerekiyor. Bu açıdan değerlendirildiğinde küçüklerin “sürekli mağdur” edilen bir kesim olduğunu söylemeliyim.Elbette SPK da böyle bakmalı. Ama bu empatiyi gösterdiklerinden emin değilim.
***
Yine gelişmelere baktığımda Galatasaray yönetiminin bir önceki Adnan Polat yönetimine yatıp kalkıp dua etmesi gerekiyor. Neden mi? Sportif başarısızlığı bir kenara bıraktığımda, o yönetim kördüğüm haline gelen Riva projesi ve Arena’daki sorunları çözdü. Üstelik yeni yönetime miras olarak borsada işlem gören karlı şirket ile eldeki zararlı şirketi birleştirerek, temettü ödemeleriyle gerçekleşen kan kaybını durduracak formülü üretti. 

Ünal Aysal ekibi bu birleşmeyi yapmasına rağmen şirketin değeri düşmedi. Çünkü yatırımcılar stad ve Riva’dan elde edilecek gelirleri düşünerek bu birleşme operasyonunu sineye çekti. Sonra Ünal Aysal ekibi yüksek fiyatlardan (elbette giderek düşen bir trend ile) hisse senedi sattı. Halka açıklık oranı böyle yüzde 45’lere çıktı. Yönetim derneğin kasasına yaklaşık 100 milyon dolar koydu. Ardından Arena’da VİP koltuklarının 10 yıllık gelirlerini ipotek ederek Denizbank’tan kredi sağladı. Şimdi bu paralar kullanılarak, neredeyse yüzde 10 bin olan bedelli sermaye artışında kendi paylarına düşen miktarı ödeyecekler. Pek çok yatırımcı sermaye artışına katılmayacağı için dernek kullanılmayan rüçhan haklarını da kullanacak ve Sportif AŞ’deki hisse oranı tekrar yükselecek.

Riva’da oluşan ve 300 milyon dolar değer biçilen projeyi de eklediğinizde bu operasyonlarının alt yapısı geçmiş yönetim tarafından gerçekleştirildi. Ve yeni yönetim yanılmıyorsam geçmiş yönetimi idari olarak da ibra etmemişti.
***
Bir de kulağıma gelen bir durum var. Doğru mu bilmem. Galatasaray Sportif A.Ş’nin halka hisselerinin bir kısmı yurtdışında kurulu olan bir fon tarafından toplanıyor. Bu fonun sermaye artışı kararı ile düşmeye başlayan hisseleri toplayarak payını artırmaya çalıştığı söyleniyor. Bu fonun mevcut yönetimden birileriyle doğrudan ilişkisi olduğunu sanmıyorum ama yine de dile getirmekte fayda var. Bir başka iddia ise Galatasaray’ın daha önce davalık QVT Fonu'nun halen elinde bulunan hisselerin ağırlığını bir şekilde düşürmeyi amaçlamak şeklinde özetleniyor.

En nihayetinde bana borsada küçük yatırımcılar kullanılarak bir şirket nasıl kullanılır diye sorarsanız, Galatasaray iyi bir örnektir derim…

NOT: Teknik bazı bilgiler vereyim: Galatasaray Spor Kulübü Derneği, 2 milyon 788 bin lira olan sermayesi olan Galatasaray Sportif A.Ş’nin yüzde 55’ine sahip.  Sermaye artırımın 151.8 milyon lirasını kulüp, 124.2 milyon lirasını ise yatırımcı karşılayacak. Satılamayan paylar, Sportif A.Ş.’nin ana ortağı Galatasaray Spor Kulübü Derneği tarafından karşılanacak. Sportif A.Ş.’de yüzde 83,38 payı bulunan dernek, 16 Ağustos-12 Aralık tarihleri arasında gerçekleştirdiği hisse satışlarıyla payını yüzde 55’e düşürmüştü. Bu satıştan 168.8 milyon lira gelir elde edildi.

13-Peşkeştepe de Kirayı Ödemediler,GSGM Mahkemeye Verdi.
21 Şubat 2012 Salı - 15:04
Sporx.com
HABER: Fatih ŞAMLIOĞLU
fatihs@sporx.com

SPORX ÖZEL - Türk Telekom Arena'nın kira bedelini ödemediği iddiası ile hakkında icra takibi başlatıldığı ifade edilen Galatasaray Spor Kulübü'nden çeşitli basın yayın organlarında yer alan haberlere cevap geldi. 

Konu hakkında Sporx.com'un sorularını yanıtlayan Galatasaray Kulübü İkinci Başkanı Refik Arkan, Gençlik Spor Genel Müdürlüğü ile aralarında görüşmelerin sürdüğünü ancak iddia edilen 1.5 milyon TL kira bedeli değil amatör branşlara ayrılması gereken rakam olduğunu belirtti.

İMZAYI ÇELEBİ ATTI! MADDEYİ DEĞİŞTİRMEK İSTİYORUZ

Galatasaray Kulübü'nün Türk Telekom Arena Stadı'nın yapım aşamasında Gençlik Spor Genel Müdürlüğü ile ön protokol imzaladığını ancak Gençlik Spor Müdürlüğü ile bu maddenin kaldırılması konusunda görüşme halinde olduklarını belirten Arkan, "Işın Çelebi, stadın yapım aşamasında GSGM ile bir ön protokol imzalamış. Bu ön protokolde de Galatasaray'ın yıllık 1.5 milyon TL amatör sporlara ayıracağı yazıyor. Biz, göreve geldikten sonra bu maddenin kaldırılması konusunda GSGM ile görüşme yaptık ve şu anda da bu görüşmelerimiz sürüyor." dedi.

GSGM'NİN BİZE YOLLADIĞI BELGEDE HER ŞEY YAZIYORGSGM ile aralarında 1.5 milyon dolarlık kira anlaşmasının olmadığını belirten Arkan, "Protokoldeki madde sadece amatör sporlar ile ilgili. GSGM'den de zaten bize ulaşan belgede bu açıkca yazıyor. Kira nereden çıktı anlamadım açıkcası. Şu anda GSGM ile görüşme halindeyiz ve bizden önceki yönetimin protokole koydurduğu maddeyi kaldırmak istiyoruz" ifadelerini kullandı.

PEKİ GSGM NE DİYOR?


Galatasaray Kulübü İkinci Başkanı Refik Arkan'ın "GSGM ile görüşmelerimiz sürüyor, protokolden yer alan maddeyi kaldırmak istiyoruz" açıklamalarının ardından Sporx.com, bir de GSGM yetkililerinin konu hakkındaki görüşlerine başvurdu. 

GSGM yetkilileri, Galatasaray'ın protokol gereği yapması gereken ödemeleri gerçekleştirmedikleri için tahsilatı için mahkemeye başvurduklarını doğruladı. 

GSGM yetkilileri tahsil edilemeyen paranın medyaya yansıdığı gibi sadece kira bedeli olmadığını belirterek, "Yapılan protokol gereği Galatasaray'ın kurumumuza ödemesi gereken yıllık kira bedeli 1.5 milyon TL'dir. Bu konuda hiçbir ödeme yapılmamıştır. Ayrıca yine protokol gereği Galatasaray'ın stat isim gelirinin yüzde 25'ini ve yine stat reklam gelirinin yüzde 15'ini GSGM'ye ödemek zorundadır. Bununla ilgili 2011 yılında hiçbir ödeme yapılmamıştır. Bunun tahsil edilmesi için mahkemeye başvurulmuştur" iddiasında bulundu.


14-Konumuz Galatasaray - İbrahim Haselçin

Aslında konumuz Galatasaray değil, tüm halka açık şirketler. Neredeyse tamamı küçük ortaklarına aynı şekilde davranıyor.
Küçük ortakları yok sayan, umursamayan, dikkate almayan bir yapısı var şirketlerin. Şüphesiz sermaye piyasası kültürünün, çağdaş bir halka açık şirket yönetimi anlayışının halen yerleşmemiş olması belirleyici unsur. Hatta bu davranışların çoğunluğu kasıtlı da değil, ama sonuçta olan küçük yatırımcıya ve dolayısıyla sermaye piyasasına oluyor. 

Galatasaray Spor Kulübü'nün iki şirketi vardı. Sportif AŞ ve Futbol AŞ. Sportif AŞ halka açık ve sürekli kâr elde eden bir şirketken, Futbol AŞ sadece giderlerin olduğu halka kapalı bir şirketti. Bu yapının sürdürülemez olduğuna kanaat getirilince iki şirket Sportif AŞ bünyesinde birleştirildi. Birleşme işlemlerinde iki şirketin bilançolarının değerlemesinin yapılması gerekir. Bu değerleme hem mahkemenin atadığı bilirkişiler vasıtasıyla, hem de SPK'nın değerleme yapabilir dediği kurumlarca yapılır. Sportif AŞ ile Futbol AŞ'nin değerlemelerini yapan kuruluşların mevzuata uygun olup olmadığı belli değil. Bu husus muhtemelen incelenmiştir. Ancak Kulüp Başkanı'nın ifade ettiği üzere, değerlemede hata yapılmışsa ortada gerçekten de ciddi sorun var demektir. 

Ekonomi Müdürümüz Yavuz Barlas'ın dünkü yazısına göre, birleşme sırasında Futbol AŞ'nin 91 milyon TL'lik fazla değerlemesi, yılbaşında yapılan değerleme ile düzeltilmiş. Bunu itiraf eden bizzat Kulüp Başkanı. Şimdi bu değerlemelere bakıldığında Futbol AŞ'nin gerçeğinden 91 milyon lira daha fazla hesaba katıldığı, bir başka ifadeyle halka açık şirket olan Sportif AŞ'nin bu tutar kadar daha az bir rakama razı olduğu ortaya çıkmış durumdaZarara uğrayan halka açık şirket ve onun küçük ortakları, 91 milyon TL haksız kazanç sağlayan ise halka kapalı Futbol AŞ ve onun hisselerinin neredeyse tamamına sahip kulüp. Ortada çok net bir şekilde halka açık şirket aleyhine örtülü kazanç aktarımı söz konusu. Sermaye Piyasası Kanunu'nun 15/son fıkrası aynen şöyle: "Halka açık anonim ortaklıklar; yönetim, denetim veya sermaye bakımından dolaylı veya dolaysız olarak ilişkili bulunduğu diğer bir teşebbüs veya şahısla emsallerine göre bariz şekilde farklı fiyat, ücret ve bedel uygulamak gibi örtülü işlemlerde bulunarak kârını ve/veya mal varlığını azaltamaz." Yapılan işlemler tamamen bu maddeye girmektedir. Üstelik eğer bu işlemler kasıtlı yapılmışsa, aynı Kanunun 47/A maddesinin 6. bendi kapsamında suç sayılıyor ve bu suçu işleyenler hakkında 2-5 yıl hapis cezası gerektiren suç duyurusunda bulunuluyor. 

Bu aşamada, SPK'nın yapacağı incelemelerde işlemin düzeltilmesi talep edilecektir. Kasıt olmadığı kanaati oluşursa suç duyurusunda bulunulmayabilir. Öte yandan, Sportif AŞ'nin mevcut yönetim kurulu, bu konuda şirketi zarara uğratan işlemlerde bulunulduğu gerekçesiyle önceki yönetim kurulu aleyhine Türk Ticaret Kanunu'nun 336 vd maddeleri uyarınca sorumluluk ve tazminat davası açmak zorundadır. Eğer mevcut yönetim bu davayı açmazsa, denetçiler açmalıdır. Yönetim ve denetim kurulları dava açmazsa azınlık pay sahiplerinin bu davayı açma hakkı bulunmaktadır. 

Ayrıca gazetemizin yazan Yavuz Semerci'nin dünkü yazısında açıkladığı üzere, birleşme esnasında kamuya yapılan açıklamaların gerçeğe aykırı olduğu da incelemeler sonucunda tespit edilecek olursa, bu konuda da gerçeğe aykırı beyanda bulunmaktan yönetim kurulu aleyhine suç duyurusu söz konusu olacaktır. 

Görüldüğü üzere, Galatasaray'ın işi gerçekten zor. Ancak bize bir şey olmaz anlayışında hareket eden futbol takımlarının halka açık şirketlerinde aynı olmasa da sorunlar fazlasıyla mevcut ve hiçbirinin küçük hissedarlarını düşündüğü yok. İbretlik cezalar mı uygulanır, yoksa başka yöntemler mi bulunur ya da olaylar örtbas edilir mi önümüzdeki günlerde göreceğiz. İşte yatırımcıya güven vermeyen bir piyasa neden gelişmezin cevabı burada. 

http://www.haberturk.com/yazarlar/ibrahim-haselcin/718213-konumuz-galatasaray

15-SPK ve TMSF kime hizmet ediyor?

Bugün ana konumuz Merkez Bankası değildi. Bugün Galatasaray'ı ve SPK'yı ele alacağız. Habertürk gazetesinden İbrahim Haselçin 'Yatırımcı seferberliği şart' bağlığı ile bir yazı kaleme almış. Aslında Haselçin tek bir şey söylüyor: Borsada oyuncular küçük yatırımcıyı soyuyordu ve buna önlem alınmaya çalışılıyor. Ama' patronların küçük yatırımcıyı soymasına hiçbir önlem alınmadığı gibi, bu yönde ne bir irade ne de bir anlayış var' diyor.

 İşte size bir örnek:
Dün Galatasaray Kulübü Başkanı Adnan Polat ile sohbet ediyoruz. "Şu AİG'e hisse satışını ve ardından hisselerin geri alınışını nasıl buluyorsunuz? Maliyeti ne oldu?"
–Hiç anlaşılır bir iş değildi. 20+20 toplamında 40 milyon dolar aldık, ama, karşılığında 150 milyon dolar ödedik, diye cevaplıyor.

Galatasaray Kulübü Sportif A.Ş. olarak bir şirket kurup kulübe ait büyük gelirleri bu şirkete aktararak önce AİG'e ve ardından halka arz ederek borsada satıyor. Galatasaray 20,7 milyon dolar borsadan ve 21 milyon dolar da AİG'den para alıyor. Ama aynı hisselere temettü ve geri çağırma karşılığı 140 milyon dolardan fazla para ödeniyor.

Şimdi borsada yatırımcı nasıl korunuyor, iki açıdan anlatayım:
1-Hisseler AİG'de iken Sportif A.Ş. kârının nerede ise tamamını nakit temettü olarak dağıtıyor. 2002'de 32,5 milyon kârın 29,5 milyon TL'si dağıtılıyor. 2003'de 35 milyonun 32 milyon lirası yine AİG ve küçük ortaklara nakit dağıtılıyor. Keza 2004'de de 52 milyon kârın 46 milyon lirası nakit dağıtılıyor.

2-Fazla temettü dağıtmak istemeyen Galatasaray derhal AİG sorununu aşmak istiyor. Dağıtılan temettüler dışında 21 milyon dolara satılan hisseler AİG'den 23,5 milyon dolara geri alınırken, bir de 9 milyon dolar tazminat ödüyor.
Son aşama: 2005 sonrası ortaklara yüksek temettü ödenmesine son veriliyor. Kazanılan para büyük oranda kulübe aktarılarak Sportif A.Ş'de 300 milyon liranın üzerinden varlık birikiyor. AİG dönemi olsa bu 300 milyon liranın tamamına yakınını ortaklar nakit alacaktı, ama AİG sonrası durum değişmişti.

VEEE SPK Galatasaray'a hisseleri geri alma izni veriyor. SPK'nın bu hisseler için belirlediği fiyat nerede ise şirketin dağıtmadığı temettü ediyor.
AİG öncesi düzenli yüksek temettü dağıtılırken, AİG sonrası dağıtılmayan temettüye yakın fiyattan hisseler geri çağrılıyor.

Küçük yatırımcının AİG'i yok ki onların hakkını savunsun. SPK ise küçük yatırımcının hakkı yerine tam da İbrahim Haselçin'in dediği gibi patronaj tarafının çıkarı noktasında oluyor.
Bir de bu ülkede diyorlar ki:
Sermaye tabana yayılmıyor; sistem sadece faize endekslenmiş. Kim bu milleti faizci yapıyor?


Yavuz Semerci
ysemerci@htgazete.com.tr
16-Sermaye artışını durdurmak lazım!
22 Şubat 2012 Çarşamba, 10:42:03
ESKİ SPK Başkanı Ali İhsan Karacan'ın ekonomi sitesi thelira.com'da yazdığı yazıdan küçük bir alıntı yapayım:
"Galatasaray sermaye piyasası sisteminin özüne ve ruhu ile ilkelerine aykırı bir şekilde bu iki şirketi (Futbol AŞ ve Sportif AŞ) birleştirmeyi başardı. 
Bu yanlış ve yapılmaması gereken birleşme sonunda bugünkü zararlı bir şirket yapısı ortaya çıktı. Bunun etik olarak (ve kuşkusuz hukuksal olarak) günahı kimde acaba? Hadi birleşme oldu diyelim, çağrı yükümü fiilen etkisizleştirilen bir ön koşula dönüştürüldü diyelim. Ama ya sonrası? Bu birleşme nedeniyle çıkması olası sorunları bir ölçüde giderecek ve çözümleyecek bir yapılanma birleşme ön koşulu olmalıydı ve birleşme sonrası yeterince izlenme altında tutulmalıydı.

Şirketler hukuku literatüründe bir şirketin büyük ortaklarının, küçük ortaklarını taciz etmesinin klasik yollarından birisinin bedelli olarak büyük oranlı sermeye artırımı yapmak olduğu söylenir ve yazılıp çizilir. Bu evrensel bir olgu ve kontrol eden ortakların kontrol etme gücünü kötüye kullanmalarının, küçük pay sahiplerini taciz etmelerinin klasik örneği ve yöntemi. Bunu SPK'da en kıdemsiz uzman yardımcıları bile bilir.
Bir şirket sermayesini 100 kat artırıyorsa bir anormallik vardır.
Gerekçesi ne olursa olsun, hatta birikmiş zarar gibi bir gerekçe bile olsa, böyle bir artırım istemi bütün alarm zillerinin çalması (elektrikler kesik değilse!) sonucunu doğurmalıydı. Böyle bir artırıma izin verebilmek için artırım sonrasının en ince detayına göre planlanması, takvime bağlanması ve uygulamanın denetlenmesi yönünde bir proje istenmeli; sorumlular hakkında gerekli işlemlerin yapılması ve bütün bunların da kamuya açıklanması gerekir.
Eğer bir şirket birikmiş zararını karşılamak amacıyla sermayesinin 100 katı sermaye artırıyorsa bu durumun nasıl olarak ve neden ortaya çıktığı, sorumlularının kimler olduğu gibi bir dizi soru da cevabını bekler. Bu nedenle böylesi bir sermaye artırımına izin verilmemeliydi diye düşünüyorum. 
Eğer bu artırıma izin vermemek Galatasaray Kulübü'nün halka açık şirketinin iflasına neden oluyorsa bile, iflas etmesine izin ve yol verilmeli idi.
Böylece futbol kulüpleri şirket ne demek imiş belki onu öğrenirlerdi. Piyasa mekanizmasının temel kurallarını çalıştırmayan ya da çalışmasını engelleyen bir sermaye piyasası, varlık nedenlerinin önemli bir ayağını göz ardı ediyor demektir."
*
Bir haftadır konuyu dile getiriyorum. Sermaye artışından önce, bu artışı bilen Galatasaray yönetiminin hem hisse satıp yüksek fiyatlardan kasasına para koymasını, hem de yatırımcılardan bilgi saklayarak gelirlerin önemli bir bölümünü yatırımcılardan kaçırmasını dile getiriyorum. Amacım büyük bir camiayı küçük düşürmek değil. Yatırımcılar açısından yaşanan bu noktayı kamuoyunun önüne getirmekti.
Peş peşe yapılan açıklamalardan anlıyorum ki Türkiye'de bu düzen değişmez. Benim umudum yok.
Şike soruşturmasına konu olan bir takımın başkanı Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı oluyorsa daha ne konuşacağız ki...
Yatırımcılara da bir ricam var. Bana Galatasaray hisselerinden ne kadar zarar ettiklerini gösteren hesap ekstrelerini yollamasınlar lütfen. Galatasaray yönetimine yollasınlar. Ve başkanları Ünal Aysal'a, "Galatasaray Sportif AŞ'nin küçük ortağı olsaydınız ne yapardınız?" diye sorsunlar. Sanırım
samimi bir yanıt verirse, "Türk Telekom Arena'dan elde edilen gelirlerin Sportif AŞ'ye verilmesini sağlayacak yargısal süreci başlatın" derdi. Der miydi? Sanmam ama siz yine de sorun!
Sizi kazıklamayı âdet edinmiş ve bunu sürekli becerebilen bu yetenekli kadrolarla aramın daha fazla bozulmasını istemiyorum! Benden bu kadar...

17-G.Saray ve Halka Açık Şirket Meselesi !!!
Bir önceki yazımda futbol kulüplerinin şirketlerinin halka açılmalarına izin verilerek İMKB ye kote edilmeleri kararının SPK nın yaptığı önemli bir stratejik hata olduğunu belirtmiştim.

Galatasaray ve Halka Açık Şirketi Meselesi

Ali İhsan Karacanaliihsankaracan@gazeteport.com  
Bir önceki yazımda futbol kulüplerinin şirketlerinin halka açılmalarına izin verilerek İMKB’ye kote edilmeleri kararının SPK’nın yaptığı önemli bir stratejik hata olduğunu belirtmiştim. Bun temel nedeninin de bunların gerçekte şirket olmadıklarını ve sahipli olmayan ve sahip değişikliği yaşama olanağı olmayan organizasyonların gerçek anlamda şirket olamayacakları ve şirketler piyasası olan Borsada da yerlerinin olmasının pek doğru olmadığını söylemiştim.

Sorun sadece bunların sahipliği meselesiyle sınırlı değil. Gerçektende futbol kulüpleri başta politikacı ve bürokrasi olmak üzere karar verici ve politika yapıcılardan hem sürekli tercihli muamele görmek hem de kurallarla ilgili bir sorunla karşılaşırlarsa kuralları değiştirmek istiyor ve sonunda da bunu başarıyorlar. Davranış kalıpları böyle olan kurumların, kural egemenliğinin birincil unsur olduğu sermaye piyasaları ile uyum içinde çalışacaklarını ve yaşayacaklarını söylemek güç. SPK’nun piyasasının objektif kural ve ilkeleriyle ve çalışma koşulları ile daha baştan uyum sorunu olan kurumların düzenlediği ve denetlediği piyasaya girmelerine olumlu bakmamalıdır.

Galatasaray futbol kulübünün örneği ise diğer kulüplerin şirketleri ile kıyaslanmayacak kadar baştan itibaren sorunlu bir örnek. İlk halka açılış, iki şirketin birleştirilmesi ve en son sermaye artırımı sermaye piyasalarının temel ilke ve kuralları ile çelişki ve sorunlu birer örnek.

Daha başlangıçta Galatasaray’ın şirketi halka açılırken oldukça yanlış bir modelle yola çıktı. Bu model gideri pek olmayan ama geliri olan, faaliyeti ve riski olmayan ama dağıtılacak karı olan bir şirket modeliydi . Bu modelde hem şirketin paydaşları arasında ve hem de şirketle paydaşları arasında ve de Galatasaray Kulübü ile şirket arasında yarar ve risk dengesi olağanüstü bozuktu. Model, bir şirket ve risk alan, kar varsa kardan pay alan hissedar ilişkisinden çok garantili bir geliri paylaştıran bir modeldi. Bu bozuk ve dengesiz yapı şirket modeline uygun bir yapı olmadığı gibi sermaye piyasaları açısından da uygun ve kabul edilebilir bir yapı değildi. Bu dengesiz modelin  (doğal olarak birincil sorumlu belki o günkü kulüp yöneticileriydi) halka açılmasına daha baştan SPK’nın izin vermemesi ve dengeli bir modelin kurulmasını istemesi; bu yapılmadıkça da halka açılmaya izin verilmemesi gerekirdi. Bu dengesiz yapının aktörlerini de ve yararlanıcılarını da GS camiası iyi biliyor benim bir şey söylememe gerek yok.  Futbol kulüplerinin isteklerine gözü kapalı onay verme anlayışı, ne yazık ki modelin yanlışlığını ne anlayabilecek durumdaydı ne anlasa bile tavır koyabilecek durumda.

Nitekim bu yanlış ve yarar dengesi bozuk model yürüyemezdi ve yürümedi de. Bundan çıkış yolu da Galatasaray Kulübünün bir başka kapalı şirketi ile İMKB’ye kote bu şirketi birleştirmekte bulundu. SPK’nın koyduğu çağrı yükümlülüğü uzun sürede sürüncemede bırakıldı. SPK da bu sürüncemede bırakmayı seyretti ve gerekli mekanizmaları harekete geçirmedi. (Jet Fadıl adıyla anılan Fadıl Akgündüz’ün milletvekilliğini düşüren mahkûmiyetin çağrı yükümüne uymamak olduğunu da bu arada hatırlatayım). Sonunda Galatasaray sermaye piyasası sisteminin özüne ve ruhu ile ilkelerine aykırı bir şekilde bu iki şirketi birleştirmeyi başardı. Ne de olsa o futbol kulübü. O ne ister de olmaz ki?  Bu yanlış ve yapılmaması gereken birleşme sonunda bugünkü zararlı bir şirket yapısı ortaya çıktı. Bunun etik olarak (ve kuşkusuz hukuksal olarak)  günahı kimde acaba? Hadi birleşme oldu diyelim, çağrı yükümü fiilen etkisizleştirilen bir ön koşula dönüştürüldü diyelim. 
Ama ya sonrası. Bu birleşme nedeniyle çıkması olası sorunları bir ölçüde giderecek ve çözümleyecek bir yapılanma birleşme ön koşulu olmalıydı ve birleşme sonrası yeterince izlenme altında tutulmalıydı.

Şirketler hukuku literatüründe bir şirketin büyük ortaklarının, küçük ortaklarını taciz etmesinin klasik yollarından birisinin bedelli olarak büyük oranlı sermeye artırımı yapmak olduğu söylenir ve yazılıp çizilir. Bu evrensel bir olgu ve kontrol eden ortakların kontrol etme gücünü kötüye kullanmalarının, küçük pay sahiplerini taciz etmelerinin klasik örneği ve yöntemi. Bunu SPK da en kıdemsiz uzman yardımcıları bile bilir. Bir şirket sermayesini 100 kat artırıyorsa bir anormallik vardır. 
Gerekçesi ne olursa olsun, hatta birikmiş zarar gibi bir gerekçe bile olsa, böyle bir artırım istemi bütün alarm zillerinin çalması (elektrikler kesik değilse!) sonucunu doğurmalıydı. 
Böyle bir artırıma izin verebilmek için artırım sonrasının en ince detayına göre planlanması, takvime bağlanması ve uygulamanın denetlenmesi yönünde bir proje istenmeli; sorumlular hakkında gerekli işlemlerin yapılması ve bütün bunların da kamuya açıklanması gerekir. 
Eğer bir şirket birikmiş zararını karşılamak amacıyla sermayesinin 100 katı sermaye artırıyorsa bu durumun nasıl olarak ve neden ortaya çıktığı, sorumlularının kimler olduğu gibi bir dizi soru da cevabını bekler. Bu nedenle böylesi bir sermaye artırımına izin verilmemeliydi diye düşünüyorum
Eğer bu artırıma izin vermemek Galatasaray Kulübünün halka açık şirketinin iflasına neden oluyorsa bile, iflas etmesine izin ve yol verilmeli idi. 
Böylece futbol kulüpleri şirket ne demek imiş belki onu öğrenirlerdi. Piyasa mekanizmasının temel kurallarını çalıştırmayan ya da çalışmasını engelleyen bir sermaye piyasası varlık nedenlerinin önemli bir ayağını göz ardı ediyor demektir.

Galatasaray şirketi normal bir şirket olsa idi ya iflas edecek idi ya da sahibi ve yönetimi değişecekti. Bu iki yolun da kapalı olduğu bir organizasyon nasıl gerçek anlamda bir şirket olabilir ki?  Bu iki yolun da kapalı olduğu bir kuruluş sermaye piyasalarında borsalara neden kote olabilsinler ki?

Doğal olarak sorun sadece SPK’nın sorunu değil. SPK bu şirketlerin halka açılmasına izin vermeyerek sadece bunların yaratabileceği sorunun sermaye piyasalarına bulaşmasına engel olabilir. Halka açılmalarına izin verdikçe de sadece sorunu gereksiz yere sermaye piyasalarına bulaştırmakla kalmıyor sorunun şirket kimliği altında büyümesine, karmaşıklaşmasına ve de çözümünün zorlaşmasına ve sermaye piyasasında bozucu etkisi olan örnekler ortaya çıkmasına neden oluyor.

Halka açılıp borsaya gelmeseler de ülkemiz açısından ve futbol endüstrisi açısından sorun devam ediyor. Bu nedenle, futbol kuruluşlarını ekonomik olarak işleyebilir ve para maliyeti kavramını bilen ve anlayan organizasyonlara dönüştürme görevi TFF da. Bu da TFF’nin meseleyi görebilecek kapasitesi olup olmadığında, kapasitesi olsa bile çözüm üretebilecek bir bakış açısına sahip olmamasında düğümleniyor. TFF ise temel sorunlar yerine basit, geleneksel ve günlük kavganın bir parçası olan konularla uğraşıyor. Daha doğrusu böyle kurgulanmış ve organize olmuş bir yapı. Bu haliyle de kalıcı ve sistemli çözümler üretebileceği ve bunları yaşama geçirebileceği kuşkulu.
 İlgili Bakanımız Sayın Kılıç’ın söylerken samimi olup olmadığını bilemediğim bir sözü var. Hükümetin TFF’ye Başkan arayıp bulmak zorunda olmadığını söylüyor ve bu son derece doğru. Ama Hükümetin ve parlamentoda çoğunluğu olan bir iktidar partisinin görevi futbol endüstrisini uluslararası ilke ve kurallara uygun bir yasal ortama kavuşturması ve iyi kurgulanmış, görev ve yetkileri iyi dizayn edilmiş bir futbol federasyonu ile piyasanın diğer oyuncu ve unsurlarının yapısını kurmaktır.

Bir düzenleyici ve denetleyici sistem ile bu sistemin yönetimini yapan düzenleyici denetleyici kurumun başarısının ölçütü sistemin sorun yaratmasını önlemesinde, sorun ya da kriz çıksa bile bunu çabuk ve düşük maliyetle çözebilmesindedir.  TFF’nin başarılı bir kurum olup olmadığını da en azından bir süredir devam eden krizi nasıl yönettiğine bakarak değerlendirebiliriz.

İzleyen yazıda bazı düşüncelerimi aktarmaya devam edeceğim.

http://iktisadidayanisma.com/Galatasaray-ve-Halka-Acik-Sirketi-Meselesi-/Haber/1bdd3926-62b5-458e-bd2e-14cb75ba9a37.aspx
18-Galatasatay'a Şok Suçlama !!!!
GS yatırımcılarından Ersin Buldur, “Kullanım haklarında usulsüzlük olduğu için gerekli şikayetlerde bulunduk ve SPK incelemelerini yapıyor” dedi
Galatasaray Sportif Sınai ve Ticari Yatırımlar AŞ yatırımcılarından Ersin Buldur, Türk Telekom Arena Stadı’nın kullanım haklarında usulsüzlük olduğunu öne sürerek, ”Gerekli şikayetlerde bulunduk ve SPK’lar incelemelerini yapıyor. Kayıtlı sermaye sistemine geçişine yatırımcı ve taraftarlar olarak şerh kararı koyacağız. Stat gelirlerinin tümü Sportif AŞ’ye aittir. Bunu usülsüz olarak derneğe aktaranlar hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunacağız” dedi.
Galatasaray Sportif Sınai ve Ticari Yatırımlar AŞ’nin olağanüstü genel kurulu Türk Telekom Arena’da yapıldı.
Basına kapalı gerçekleştirilen genel kurul öncesinde dışarıda gazetecilere açıklamada bulunan Buldur, Ali Sami Yen Stadı’nın üst kullanım hakkının TOKİ’ye devredilmek sureti ile Türk Telekom Arena Stadının üst kullanım hakkının devralındığını belirterek, Kamuoyunu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yapılan açıklamalarda stattaki bazı koltukların dernekten şirkete satılmak istendiğinin belirtildiğini, ancak kendisinin bu yönde bir belgeye ulaşamadığını söyledi.
KAP’a yapılan bildirimlere göre Futbol AŞ’nin bütün kullanım haklarının Sportif AŞ’ye geçtiğini aktaran Buldur, şunları kaydetti:
”Kullanım haklarında usulsüzlük olduğu için gerekli şikayetlerde bulunduk ve SPK incelemelerini yapıyor. Kayıtlı sermaye sistemine geçişine yatırımcı ve taraftarlar olarak şerh kararı koyacağız. Stat gelirlerinin tümü Sportif AŞ’ye aittir. Bunu usülsüz olarak derneğe aktaranlar hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunacağız. Bazı loca ve VIP koltuk pazarlama hakları ve gelirlerinin şirkete satılması çalışmalarını haksız, kötü niyetli halka açık şirket ve küçük yatırımcılar aleyhine, dernek lehine, ayrıca şirketin olan üst kullanım hakkının tekrar şirkete satılmasını matuf bir işlem olarak görmekteyim. Yapılan bu işlemlerin yüzde 46′sı halka açık şirketin büyük ortak derneğe kaynak yatırmak suretiyle küçük yatırımcıdan da bedelli sermaye artırımı yolu ile nakit kaynak teminini sağlamak, büyük ortak derneğin de bu borçlandırma yöntemi ile hiçbir bedel ödemeden şirketin karşılıksız fonlanması işlemidir.”
Buldur, Galatasaray Kulübü Başkanı Ünal Aysal’ın bir televizyon programında ”91 milyon TL civarında hata yapıldığını” söylediğini ileri sürerek, bu hataların, bütün hesapları etkilediğine inandığını kaydetti.
Aysal’ın, hisse satışı yetkisi alma aşamasında birçok platformda, ”yapmak istediklerinin kesinlikle hisse satışı olmadığını ve bunun hisse reposu olacağını” anlattığını belirten Buldur, şunları aktardı:
”Bu açıklamalar, biz yatırımcıların kafasını karıştırmış ve hisse fiyatları 360′lı fiyatlarda iken ‘kesinlikle satmayı düşünmüyoruz’ dediği 800 bin tane hisseyi satarak, hisse fiyatlarının 150 liralara kadar düşmesinde büyük etkisi olmuştur. Satılan hisselerin daha düşük fiyat fiyatlardan yerine konulacağı beyanatları, özellikle 400 liraya hisse alan yatırımcıları üzmüştür. Ayrıca Dernekler Kanununa göre, dernekler satış yapamazlar, ancak Galatasaray Spor Kulübü kombine ve localarını satarken zorunlu bağış yaptırmış ve yüzde 90′ını derneğe aktarmıştır. Gereken vergilerini ödememiştir. Yöneticilerimizden malum olaylarda gösterdikleri duruşu, yatırımcıların mağdur edildiğini düşündüğüm konularda da göstermelerini bekliyoruz.”
AA
19-G.Saray'dan Yatırımcılarına Yüzyılın Kazığı !!!
Galatasaray’ın düştüğü durumu, vergi borçlarını dahi ödeyemediğini, Avrupa Kupalarına katılım lisansını almakta zorlanacağını burada daha önce yazmıştım. Dün Gs Sportif A.Ş.’den herkesi şaşkınlığa uğratan bir açıklama geldi: Şirketin içinde bulunduğu durumdan çıkması ve kaybedilen sermayenin geri koyulabilmesi için “%9.900 oranında Bedelli Sermaye Artırımı” yapılmasına ve şirket sermayesinin 2.788.084 TL’den 278.808.438 TL’ye yükseltilmesine karar verilmiş. Oluşan şaşkınlığın nedeni şu ana dek bu kadar yüksek oranda bir bedelli sermaye artırımının hiç görülmemiş olması. Eğer SPK tarafından gerekli izinler verilirse, artırılan 276.020.354 TL’nin 124.209.159 TL’lik kısmını şirket hisselerini elinde tutan yatırımcıların ödemesi gerekecek.

Olaylar aslında 2011 yılının Ağustos ayının sonlarına doğru başladı ve Gs Sportif A.Ş.’nin ana ortağı Galatasaray Spor Kulübü Derneği şirketteki hisselerini İMKB’de satmaya başladı. Bu satışlar 2012’nin başına dek devam etti ve dolaşımdaki hisse senetlerinin oranı %15’ten %45’e kadar yükseldi. Yani bu 4 aylık dönemde Galatasaray Spor Kulübü Derneği Gs Sportif A.Ş.’nin %30 civarındaki hissesini İMKB’de satarak 100 Milyon USD’nin üzerinde gelir elde etti. Kulübün mali durumu o kadar kötüydü ki, bu hisse satışlarından gelecek paraya ihtiyaç duyulduğu herkes tarafından biliniyordu ve bu durum sürpriz olarak karşılanmadı. Ancak kulübün nakit akışını devam ettirmek dışında bir amacı daha varmış meğerse Galatasaray yönetiminin: Yıllardır biriken zararı küçük yatırımcının sırtına yıkmak. Bu hisse satışları sayesinde hem 100 Milyon USD civarında gelir elde etmiş hem de bedelli sermaye artırımından gelecek parayı 3’e katlamış oldular. Eğer aynı orandaki sermaye artırımını Ağustos ayında, yani dolaşımdaki hisse oranı %15’lerde iken yapmış olsalardı halktan toplayacakları para 41.403.053 TL olacakken şimdi 124.209.159 TL elde etmeyi planlıyorlar.

Şirketin hisselerinin %55’ini elinde bulunduran Galatasaray Spor Kulübü Derneği’nin sermaye artırımında normal olarak koyması gereken para ise 151.811.947 TL. Ancak Kulüpte böyle bir paranın olmadığını herkes biliyor. Buna da şöyle bir yol bulmuşlar: Galatasaray Spor Kulübü Derneği’nin intifa hakkına sahip olduğu Türk Telekom Arena’daki VIP koltuk ve locaların bir kısmının 2014-2030 yılları arasındaki gelirleri 218.436.440 TL karşılığında Gs Sportif A.Ş.’ye devredilmiş. Böylece yapılacak sermaye artırımında Kulübün koyması gereken para bu devir işlemi nedeniyle oluşacak alacaktan mahsup edilecek. Yani Kulüp para koymadığı gibi 66.624.493 TL alacaklı duruma geçecek.

Aylardır medyada ETİKAHLAK diye kendini yırtan Ünal Aysal ve Adnan Öztürk’ün bu yapmaya çalıştıkların şeyin elle tutulur hiçbir yanı yok. Bu tamamen küçük yatırımcının kazıklanmasından ve yılların hesapsız harcamalarının, basiretsiz yönetimlerin hatalı kararlarının faturasının küçük yatırımcıya çıkartılmasından başka bir şey değil. Burada insanların aklına şöyle bir soru gelebilir? Yatırımcılar bedelli sermaye artırımına katılmak zorunda mı? Katılmazlarsa ne olur? Buna vereceğim cevap, evet katılmak zorundalar. Şöyle ki, bugün itibariyle 1 lot Gs Sportif A.Ş. hissesi 167 TL civarında. Elinde 1 lot hisse bulunduran kişinin sermaye artırımında ödemesi gerek tutar ise 99 TL. O kadar yüksek oranda bir sermaye artırımına gidiliyor ki bedelli sermaye artırımına katılmayacak olanların elindeki hisselerin değeri çöp haline gelecek. Yani ya 99 TL daha verecek yatırımcı, ya da elindeki 167 TL’den olacak. Eğer bir şekilde sermaye artırımına katılmayacaklar olursa da, bu hisselerle ilgili haklar Galatasaray Spor Kulübü Derneği tarafından kullanılacak (daha önce de yazdığım gibi herhangi bir nakit ödemeden). Yani satışından 100 Milyon USD civarında gelir elde ettikleri hisse senetlerini hiçbir bedel ödemeden geri almış olacaklar.

Yakın dönemde Ünal Aysal’ın ve Adnan Öztürk’ün yaptığı açıklamalara baktığımızda, yaşanan bu gelişmelerin baştan beri Galatasaray Yönetimi tarafından planlanan bir operasyon olduğu ortaya çıkıyor. 2011 yılının Nisan ayında 400 TL olan şirketin hisse fiyatları (ki en yüksek 419 TL’yi görmüştü), %30 gibi çok yüksek bir hisse arzı neticesinde bugün 167 TL seviyesine gerilemiş durumda. O dönem 40.000 TL ödeyerek 100 lot Gs Sportif hissesi alan bir yatırımcının elindeki hisselerin bugünkü değeri 16.700 TL ve hisselerini kaybetmemesi için bugün 9.900 TL daha ödemesi isteniyor. Bu operasyonun Borsadaki küçük yatırımcının zarara uğratılması için yapıldığı çok açık. Hem hisse fiyatının düşeceği bilindiği halde, %30 oranında hisse arzıyla 100 Milyon USD civarında para kasaya konuldu, hem de %9.900 oranında bedelli sermaye artırımı yaparak 70 Milyon USD civarında bir para da küçük yatırımcıdan tahsil edilmeye çalışılıyor. Burada resmen yılların kötü yönetiminin vebali küçük yatırımcıya ödettirilmeye çalışılıyor. Galatasaray Spor Kulübü Derneği’nin de nakit olarak artırıma katılacak olması halinde belki bir miktar da olsa iyi niyetten söz edilebilirdi, ancak burada o da yok, tamamen bilanço oyunlarıyla küçük yatırımcı sağılmakta.

Göz göre göre yapılan bu küçük yatırımcıyı sağma operasyonuna SPK’nın kesinlikle izin vermemesi gerektiğini düşünüyorum. Zaten yatırımcının İMKB’ye olan güveninin yeni yeni tesis edilmeye başlandığı bu ortamda, cin olmadan şeytan çarpmaya yeltenenlerin bu tarz kurnazlıklarla yatırımcının cebindeki paraya göz koyması kabul edilebilir bir şey değil. Bir defa böyle bir şeye izin verilmesi halinde, bundan sonra bu tarz işlemlerin önüne geçilmesi de mümkün olmayacak ve hem SPK hem de İMKB önemli oranda güven ve prestij kaybedecektir. Bu konunun takipçisi olacağım ve gelişmeleri buradan paylaşmaya devam edeceğim.
20-SPK'dan Galatasaray'a Büyük Kıyak !!!

Galatasaray Sportif A.Ş.'nin bedelli sermaye artırımıyla ilgili gariplikler her geçen gün artıyor. Dün de SPK tarafından "Kayıtlı Sermaye Sistemine İlişkin Esaslar" tebliğinde tek maddelik bir değişiklik yapıldı. Bu değişiklikle, kayıtlı sermaye sistemine geçecek şirketlerin sahip olması gereken asgari başlangıç sermayesi 3.500.000 TL'den 100.000 TL'ye düşürüldü ve böylece Galatasaray Sportif A.Ş.'nin kayıtlı sermaye sistemine geçebilmesi sağlandı. 


Burada uzun uzun "Kayıtlı Sermaye Sistemini" anlatıp kafa karıştırmak istemiyorum. Ancak kısaca şunu söyleyebilirim, bu değişiklikle Galatasaray Sportif A.Ş.'nin kamuoyunda tepkiyle karşılanan ve küçük yatırımcının aleyhine olduğu konusunda yaygın bir görüş bulunan bedelli sermaye artırımının önü açılmış oldu. 


Esasında kayıtlı sermaye sisteminin temel amacı sermaye artırımı işlemlerinin Türk Ticaret Kanunu'nda yer alan bürokratik işlemler by-pass edilerek kolaylaştırılması ve hızlandırılması. Kayıtlı sermaye sistemine geçmiş firmaların sermaye artırımı için Yönetim Kurulu kararı yeterli olurken, diğer firmaların bunun için Genel Kurulu toplaması ve bir sürü prosedürü yerine getirmesi gerekiyor. Sistemin özüne diyecek bir şey yok, ancak işin içine Galatasaray girince işler karışıyor.  


Galatasaray Sportif A.Ş.'nin açıkladığı %9.900 oranındaki bedelli sermaye artırımıyla ilgili önceki yazılarımda eleştiri konusu yaptığım temel hususlardan birisi küçük yatırımcının sermaye taahhüdünü nakit olarak yerine getirmesi istenirken, büyük ortak Galatasaray Spor Kulübü Derneği'nin artırıma, değeri Deniz Yatırım tarafından sorgulanmaya ciddi anlamda muhtaç varsayımlarla belirlenmiş olan, Türk Telekom Arena'daki VİP koltuk ve loca gelirleriyle katılmasıydı. 


Bu aslında hisse sahipleri açısından o kadar olumsuz sonuçlar doğurabilecek bir girişim ki kanun koyucular zamanında bu gibi durumları öngörerek Türk Ticaret Kanunu'na bu tarz girişimleri önleme amaçlı maddeler koymuşlar. Örneğin, sermaye artırımlarında nakit dışında bir değer sermaye olarak konulacaksa, bunların değerinin Yönetim Kurulu tarafından bir raporla ortaya konarak tüm hissedarlara ilan edilmesi ve bu raporun da Genel Kurulda oylanması şartı getirilmiş. Ayrıca küçük yatırımcıyı korumak amacıyla, yapılacak olan oylamada nakit dışında sermaye koyan ortakların oy kullanamayacağı da hükme bağlanmış. Yani Galatasaray Sportif A.Ş. örneğinde olduğu gibi hakim ortakların "Benim şirkete sermaye olarak getirdiklerimin değeri budur, herkes bunu kabul etmek zorunda, diğer yatırımcılar ise nakit para koymak zorunda" şeklindeki küçük yatırımcıların aleyhine olabilecek davranışların önü kesilmek istenmiş. Yine Türk Ticaret Kanunu'nda yer alan hükümlere göre, sermaye olarak konulan nakit dışındaki varlıkların değerinin belirlenmesinde usulsüzlük yapıldığının tespit edilmesi halinde Yönetim Kurulu üyelerinin oluşan zararı tazmin etme yükümlülükleri dışında cezai sorumlulukları da var. 


İşte SPK'nın 4 yıldır dokunmadığı tebliğini, tam da sermaye artırımı öncesinde değiştirme ihtiyacı hissetmesiyle Galatasaray da Türk Ticaret Kanunu'nda yer alan bu hükümlerden kurtulmuş ve bayağı bir rahatlamış oldu. Öyle ya, "Sportif açıdan çok daha üstün seviyelere ulaşacakları" varsayımıyla yapılmış değerleme raporunu, kendilerinin kanunen katılamayacakları bir oylama sonucunda küçük yatırımcılar kabul etmeseydi nice olurdu halleri?


6222 sayılı yasadaki, Dünyada eşi benzeri olmayan hapis cezalarının indirilmesi sırasında"KİŞİYE ÖZEL YASA" diye ortalığı ayağa kaldıranların, işin içine Galatasaray girince tek kelime etmeden susacağını hepimiz biliyoruz. Malesef ülkemizdeki Etik ve Ahlak anlayışı bunu gerektiriyor. Stadını Devletten tek kuruş almadan kendi imkanlarıyla yapan, borçlanma ihtiyacı olduğunda faizini de ödeyerek tahvil ihraç eden bir camia yerden yere vurulurken, cebinden bir kuruş para çıkmadan kendisine verilen stadın çevre düzenlemesi için dahi sürekli ağlayıp zırlayan, borçlarını küçük yatırımcının cebindekilere göz dikerek ödemeyi planlayan diğer camia övülür.   

21-G.Saray Hisselerindeki Yükselişin Sırrı Ne ?

Galatasaray Sportif A.Ş. hisselerinde son dönemde yaşanan anormal yükseliş kimsenin gözünden kaçmamıştır. 23 Şubat’ta 146,5 TL olan hisse fiyatı 22 Mart itibariyle 230 TL'ye çıkarken, son 1 aydaki yükseliş oranı %57’ye ulaştı. Bu artışın çok büyük kısmı ise son 4 gün içerisinde yaşandı. 16 Mart’ta 169 TL olan hisse 4 günde %36 değer kazandı. Hatta dün hisseler 255 TL'ye kadar yükseldi ancak kapanışta 226 TL'ye geriledi. 

Doğal olarak herkes bu yükselişin arkasındaki nedenleri merak ediyor. Ancak şu ana dek bununla ilgili hiçbir açıklama yapılmış değil. Aslında SPK’nın yayınladığı “Özel Durumların Kamuya Açıklanmasına İlişkin Esaslar Tebliğinin” 17. Maddesine göre firmaların,hisse senetlerinin fiyatları veya işlem hacimlerinde piyasa koşullarıyla açıklanamayan dalgalanmalar olduğunda ilgili borsanın talebi üzerine derhal kamuya açıklama yapmak ve bu açıklamada kamuya henüz açıklanmamış özel durumların olup olmadığını belirtmek zorunluluğu var. Şu ana dek herhangi bir açıklama yapılmadığına göre Galatasaray Sportif A.Ş.’ye bu yönde bir talep gelmediği anlaşılıyor.

İMKB 100 haftayı %1,5'luk düşüşle kapatırken, Galatasaray Sportif A.Ş. hisselerinin aynı dönemde %30'dan fazla artması "piyasa koşullarıyla açıklanamayan dalgalanma"değilse ve açıklanma istenmeyecekse ne zaman istenecek diye düşünenler olabilir. Onlara cevaben şunu söyleyebilirim; sırf Galatasaray da yararlansın diye kayıtlı sermaye sistemine geçiş sınırını bir gecede 100.000 TL'ye indiren (SPK'dan Galatasaray'a Büyük Kıyak), bağımsız olmadıkları hiçbir şekilde şüphe getirmeyen kişilerin şirkete “Bağımsız Üye”olarak atanmalarına ses çıkarmayan (Galatasaray Sportif A.Ş.'nin Bağımsız Yönetim Kurulu Üyeleri), Faruk Süren’in “Şirketten 390 Milyon TL hortumladık, SPK da buna göz yumdu” şeklindeki itirafını yalanlamayan (390 Milyon Liralık Hortum), başında koyu bir Galatasaraylı olan Vedat Akgiray'ın bulunduğu SPK'nın bu konuda herhangi bir girişimde bulunmasını beklemek saflık olur.

Madem ilgili kurumlar kamuoyunun merak ettiği hususların açıklanmasını sağlamak için herhangi bir girişimde bulunmuyor, o halde biz hisse senetlerinin bu anormal yükselişinin arkasındaki nedenleri hakkında biraz kafa yoralım.

Yakın dönemde çeşitli medya organlarında Galatasaray yönetiminin, kamuoyunda çok büyük tepki çeken, benim de burada hakkında birkaç yazı yazdığım, küçük yatırımcılara zarar vereceği konusunda şüphe olmayan bedelli sermaye artırımından vazgeçtiği, bunun yerine primli sermaye artışına gideceği yönünde haberler çıktı. 8 Mart tarihinde katıldığı bir TV programında Ünal Aysal da “Bedelli sermaye artırımında küçük yatırımcıyı daha çok koruyacak bir sistem üzerinde çalıştıklarını, eski orandan vazgeçmediklerini ancak yöntemin değiştiğini” söyledi.

Galatasaray Sportif A.Ş.'nin hafta içinde anasözleşme değişikliği için Genel Kurulu toplantıya çağırması söylentileri doğruluyor. SPK'nın kıyağı sayesinde Kayıtlı Sermaye Sistemine geçme şansı elde eden Galatasaray Sportif A.Ş.'nin anasözleşmesinde yapılacak değişiklikler Yönetim Kuruluna "İmtiyazlı pay sahiplerinin haklarının kısıtlanması ve pay sahiplerinin yeni pay alma hakkının sınırlandırılması ile primli hisse ihracı konularında karar alma" yetkisi verilmesini sağlıyor. 

Primli hisse ihracı, sermaye artırımında hisselerin nominal değerlerinin üzerinde bir bedelle satılmaları demek. Bunu Galatasaray Sportif A.Ş. özelinde şöyle açıklayabiliriz. Bilindigi gibi bedelli sermaye artırımı ilk açıklandığında oran %9.900 idi. Yani pay sahipleri sermaye artırımına katılabilmek için hisse başına 99 TL ödemek zorundaydı. Bu şekilde küçük yatırımcıların toplamda ödemek zorunda oldukları tutar 125 Milyon TL civarındaydı. Şimdi ise, primli hisse ihracı imkanına kavuşacak olan Galatasaray Sportif A.Ş. bedelli sermaye artırımı oranını %100 olarak açıklayıp, hisse başına talep ettiği tutarı 99 TL olarak açıklayabilir. Böylece kamuoyunda çok büyük tepki çeken bedelli sermaye artırım oranı %9.900'den %100'e gerilemesine rağmen küçük yatırımcının cebinden çıkan para değişmez. Ünal Aysal'ın “Eski orandan vazgeçmedikleri ancak yöntemin değiştiği”şeklindeki sözlerinin Türkçe meali bu işte.

Özünde küçük yatırımcının cebinden çıkan para değişmeyeceğinden, bu operasyona meşruiyet kazandırmak için sadece bedelli oranını aşağıya çekmek yeterli değildi tabi ki. Kamuoyunda en fazla tepki gören hususlardan birisi de  150 TL civarında olan bir hisse için pay sahiplerinden ilave 100 TL daha istenmesiydi. Hatta bu fiyatlardan yatırımcıların çoğunun sermaye artırımına katılmayacağı dahi konuşuluyordu. Sermaye artırımına katılımın artırılması ve operasyonun kamuoyuna biraz daha şirin gösterilmesi için hissenin fiyatının da biraz yükselmesi gerekiyordu. 

İşte bu dönemde, 12 Mart'ta yazdığım yazımda belirttiğim gibi (Galatasaray'ın Müthiş Projeleri ve Peşkeşin İtirafı), medyada birden bire Galatasaray'ın mali durumunu toz pembe gösteren haberler birbiri ardına yayınlanmaya başladı.  Galatasaray Sportif A.Ş.'nin kamuya açıkladığı en son mali tablolarda görünen görünen borca batıklık durumu sanki yokmuş gibi davranılmaya ve Galatasaray'ın mali durumu hakkında gerçek olmayan bir algı yaratılmaya çalışıldı. Ve yazımın üzerinden kısa bir süre geçtikten sonra da, ortada bu yükselişi destekleyen hiçbir somut gelişme yokken hisse fiyatlarındaki anormal yükseliş başladı. İlgili kurumlar bu anormal yükselişle ilgili bir açıklama isteme gereği dahi hissetmediklerinden, bu yükselişin nasıl gerçekleştiği, bu hisseleri kimin aldığı, manipülatif hareketlerin olup olmadığı konusundaki gerçekleri hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz. Ancak bildiğimiz bir şey var, Galatasaray'ın borçları küçük yatırımcının sırtına yükleme ve bu şekilde düzlüğe çıkma konusundaki kararlılığı devam ediyor. Bu konuda SPK'dan da her türlü yardımı gördükleri aşikar.   

Dipnot: Bütün bu işlemlere rağmen Fenerbahçe'nin piyasa değeri halen Galatasaray'ın 2 katından fazla. Gs-Bjk-Ts toplam piyasa değeri halen 1 Fenerbahçe etmiyor. 

22-Cim Bom'un Milyon Dolarlık Sırrı (FAK FUK FON'dan Para Aktarımı) !!!!


Galatasaray borç batağı içinde yüzmektedir. Deplasmana bile gidecek para yoktur. FAK FUN FON imdada yetişir. İşte ayrıntılar
2001"de ekonomik krizin pençesinde bunalan G.Saray, 5.5 milyon dolarlık devlet yardımı bir türlü çıkmayınca IMF onayıyla Fakir Fukara Fonu"ndan ödeme almış

İşte düne kadar perde arkasında kalan o dönemle ilgili detaylar...

ECEVİT İMZA ATTI

Yıl 2001... Parasızlıktan kapıya kilit vurma durumuna gelen G.Saray "Devlet Baba"nın kapısını çalıyor...UEFA"daki başarının karşılğında ekonomik destek talep ediyor. Ecevit, Yılmaz ve Bahçeli bu talebe sıcak bakıyorlar ve G.Saray"a her hangi bir fondan 5,5 milyon dolar aktarılmasını onaylıyorlar. Bakanlar Kurulu"da bu kararın altını imzalıyor. Ancak tüm fonlar o tarihte IMF"in kontrolünde olduğu için hükümet onaylı bu karar hayata geçirilemiyor. G.Saray Başkanı Faruk Süren ile Başkan Yardımcısı Mehmet Cansun, Mesut Yılmaz ile yaptıkları görüşme sonunda işin IMF"in Turkiye Masasi Şefi İtalyan Carlo Cotarelli"de bittiğini öğreniyorlar.

ÖDEME FAKİR FUKARA FONU'NDAN YAPILDI

Olayın 1 numaralı kahramanı Mehmet Cansun şöyle anlatıyor: “Çok sıkıntılı bir dönemdi. Büyük başarı elde etmiştik ama ekonomik sıkıntı had safhadaydı. Hükümetimizden yardım talep ettik. O sıralar sayın Bülent Ecevit başbakandı. Ve ülkeyi koalisyon ile idare ediyordu. Talebimize hem sayın Ecevit, hem de yardımcıları Mesut Yılmaz ile Devlet Bahçeli onay verdi. Ama bu onaya karşın para bir türlü hesaba yatmıyordu. Araştırdık IMF temsilcisi Cotarelli tüm fonların kontrolünü eline almış o nedenle para çıkmıyormuş. Ben de bunun üzerine Ankara"ya gittim. Saat 23.30 ya da 24.00 civarıydı. Ne iznim vardı ne de randevum. Kapıyı çaldım, Cotarelli açtı. Hemen kapıda kendimi tanıttım. "Sizi tanıyorum" diyip beni içeri aldı. Çantamdaki dosyayı verip durumu anlattım. Bir de üzeri pırlanta parçalarıyla süslü G.Saray rozeti hediye ettim. 200-250 dolar cıvarında bir rozetti. Sayın Cotarelli yazıyı imzaladı. Ertesi gün de para hesabımıza yattı. Tanıtma Fonu"nda para kalmadığı için ödemeyi Fak Fuk Fon"dan yaptılar.”

Kaynak: Vatan 
http://www.haber90.com/ sitesinden 23.02.2012 tarihinde yazdırılmıştır.

23-G.Saray'a Vergi Kıyağı 
* Dikkat edin haberin sonuna.Fenerbahçe,Beşiktaş ve Ankaraspor'un Vergi borcu bulunmuyor.Bu kulüpler borçlarını ödemiş durumda.

24-Teşviğin Makbuzu (!)

Bugün Adnan Polat hakkında "hizmet nedeniyle görevi kötüye kullanmak" suçunu işlediğine yönelik olarak hazırlanan iddianame kabul edildi. Esasında bu olaya hiç girmek istemiyorum. Nihayetinde burada suçlanan biri var, kendisi savunma hakkını kullanmalı, Galatasaray Spor Kulübü de iddialardan pay aldığı oranda elindeki belge ve bilgileri ortaya koymalı. Ancak süreç içerisinde ilginç bazı şeyler var.

Bülent Tulun'un Mektubu

Kamuoyu Tulun'un mektubundan 5 Ağustos 2011 tarihinde haberdar oldu. Mektupta aynen şöyle deniyordu [1]:

15 Haziran 2007


Sayın Polat; Uzunca bir süredir Sasa Iliç’in transferi sırasında, yani Temmuz 2005’te yapılan bir işlem dolayısıyla şahsımı suçlayıcı söylemlerinizi izlemekteyim. Mevkur tarihte oyuncunun resmi menajeri yoktu. Kendisine transfer pazarlığını yapan ile yardımcı olan bir kişiye “Adı bende” 75.000 Euro ödedik. Bununla ilgili yönetim kurulu kararı mevcuttur. İşlem Galatasaray menfaatleri için yapılmıştır. Umarım Mayıs 2006’da iki parti halinde şoförünüzün makbuz imzalayarak aldığı 1.500.000 ABD Doları da Galatasaray menfaatleri için kullanılmış olsun. Söz konusu makbuz kopyaları bende mevcuttur. Hoşça kalın... Bülent Tulun

6 Ağustos 2011 tarihinde Adnan Polat savcılığa ifade vermeye gitti. Burada kendisine 1 milyon doların ne olduğu sorulunca bu paranın Song'a verildiğini ifade etti.

Oysa söz konusu paranın 2006 yılında Mayıs ayında Denizlispor'a teşvik primi olarak gönderildiği iddiaları yer alıyordu.

2006 tarihli bir Hürriyet gazetesi haberinin manşeti aynen şöyle: "İşte Şike İşte Belge" Haberde şu ifadeler geçiyor: [2]

TÜRKİYE hep o ismi konuştu. Ali İpek.. Denizlispor Başkanı.. Sezonun bitimine doğru birkaç kez ortalığı ayağa kaldırmış, ligin şaibeli olduğunu iddia etmişti;


- F.Bahçe maçından sonra dönen dolapları açıklayacağım. Sezon sonunda konuşacağım.


- Bir konuşursam yer yerinden oynar..


- Ortalıkta dolaşan çantaların haddi hesabı yok..


Ali İpek, küme düşme potasında bulunan ya da şampiyonluk yarışı yapan takımların "Şike yaptığı" imasında bulunuyordu.

Yani bağlantıları kurmak çok da zor değil. Ortalıkta o tarihlerde Galatasaray kulübünden "iki parti halinde" çıkan bir para var, aynı tarihlerde Denizlispor Başkanı şampiyonluk yarışı yapan takımların şike yaptığı imasında bulunuyor, bir takım çantaların gezindiğini ifade ediyor, konuşacağını söylüyor ancak takım kümede kaldığı için susuyor.

Polise sunulamayan belge: 1 milyon dolar nerede? 

Velhasıl ne oldu? Galatasaray muhasebe kayıtları içerisinde bu bir milyon doların nasıl harcandığı bulunamadı. Galatasaray nihayetinde bir dernek olarak belirli defterleri tutmak, harcamalarını ve gelirlerini belgelerle ispatlamak zorunda. Dolayısıyla bu makbuzların da varolması gerekiyor. Oysa bir milyon doların nereye harcandığını gösteren bir makbuz yok.

Bunun üzerine Galatasaray kulübünden bu makbuzlar istendi, Galatasaray da bir açıklama yaptı ve aynen şunu söyledi [3]:

Bugün saat 22.45 sularında yöneticimiz Sedat Doğan, Organize Suçlar Müdürlüğü'nü arayarak tüm hafta sonu boyunca çalışıldığını ve kulübümüzden Cuma günü talep edilen belgelerin tercümeleri ile birlikte hazır olduğunu, eğer emniyet tarafından arzu edilirse derhal teslim edilebileceğini ifade etmiştir.


Emniyet görevlileri ise belgelerin yarın teslim edilmesinin daha uygun olacağını belirttiklerinden, ilgili belgeler yarın sabah erken saatte emniyete teslim edilecektir.


Medyada çıkan "belgelerin eksik olduğu ve bu yüzden teslim edilemediği" yönündeki haberlerin asılsız olduğu bir kez daha ispatlanmış olmaktadır.

İşe bak, Galatasaray 7 Ağustos 2011 tarihinde belgelerin eksik olduğu iddialarını yalanlıyor ve belgeleri ibraz etmek için 2 gün süre istiyor. Yani belgelerin tam olduğunu ifade ediyor.

8 Ağustos 2011 tarihinde Radikal müjdeyi veriyor, "Belge Bulundu" [4]

Geçen hafta Galatasaray Kulübü'ne yönelik operasyonda polisin harcamalarla ilgili istediği belgeler polise teslim edildi.

Galatasaray Kulübünün, paranın Kamerunlu futbolcu Song’un transferi için kullanıldığına dair belgeleri bugün emniyete ve savcılığa sunduğu belirtildi.

Halbuki bugün kabul edilen iddianameye göre bu belgeler hala yok. Nitekim bu açıklama bir çok kez yalanlandı.

9 Ağustos 2011 tarihinde belgelerin "gazete küpürü" olduğu ortaya çıktı, sanıyoruz Radikal gazetesinin ilgili muhabirinin kalbi sıkışmıştır [5],[6]:


Belge diye sunulan klasörü açan polisler, makbuz yerine o dönem G.Saray’da forma giyen Rigobert Song’la yaşanan ödeme krizini anlatan haberlerin bulunduğu gazete kupürleri ve menajeriyle yapılan ödeme yazışmalarıyla karşılaştı.

Galatasaray: Taşınırken kaybetmiş olabiliriz, arşivde olabilir, arıyoruz

7 Ağustos 2011 tarihinde belgelerin tam ve eksiksiz olarak emniyete sunulduğunu ifade eden Galatasaray bundan 6 ay sonra şu açıklamayı yaptı [7]:

1. Kulübümüz son altı yıl zarfında, yapılanma çalışmalarına bağlı olarak birden fazla mekan değiştirmiş ve son olarak yaklaşık 8 ay önce bugünkü merkezi olan Ali Sami Yen Spor Kompleksi TT Arena’ya taşınmıştır. Halen geçmiş yıllar arşiv düzenlemesi çalışmaları imkanlarımız ölçüsünde sürdürülmektedir.

2. Kulübümüz açısından çeşitli ödemelerin gecikmesinden kaynaklanan fevkalade ciddi sorun ve ihtilafların yaşandığı bir dönemde, özellikle UEFA ve başta CAS olmak üzere hukuk kurumlarına intikal etmiş davalar sırasında ilgili kurumlar ve Kulübümüz avukatlarının talebi üzerine pek çok belgenin aslı ilgili dosyalara, kişi ve kurumlara sunulmuş bulunmaktadır.

3. Genel Kurulumuzca ibra edilmiş olan söz konusu döneme ilişkin, gerek Kulüp Denetim Kurulu gerek mali denetim kurulları ve gerekse İçişleri Bakanlığı Dernekler Denetçiliği tarafından yapılan incelemeler sonucunda düzenlenen raporlarda bahis konusu hususa yönelik hiçbir usulsüzlük tespit edilmemiştir.

Yani Galatasaray dedi ki, kardeşim biz o dönemi zaten ibra etmiştik, bir çok kereler de taşındık, arşivlerde bulduğumuz belgeleri emniyete ibraz ettik, arşiv çalışmaları da devam ediyor, bulursak onu da emniyete sunacağız.

Hangi belgeyi? Tekrardan zarar çıkmaz, 7 Ağustos tarihinde tam ve eksiksiz olarak emniyete sunduklarını iddia ettikleri belgeyi.

Savcının Görüşü: Teşvik Priminin makbuzu yok, o yüzden Teşvik suçu da yok

Velhasıl kelam, kabul edilen savcılık iddianamesinde şu görüş yer alıyor:

Galatasaray Spor Kulübü Derneğine ait 1 milyon dolar tutarındaki paranın hangi amaçla ve nereye harcanmış olduğunu ikna edici bir makbuz ya da belge ile tevsik edilemediği dikkate alınarak, harcamanın yapılmış olduğu 16 Mayıs 2006 tarihi itibarıyla Galatasaray Spor Kulübü Derneğinde kulüp başkan yardımcısı olarak görev yapan, bahsi geçen ödemenin yapıldığı iddia edilen futbolcu Rigobert Song ile yapılan sulh ve ibra kontratlarında kulüp başkan yardımcısı sıfatıyla imzası bulunan Adnan Polat'ın eylemiyle 'Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmak” suçunu işlemiş olduğu dosya kapsamından anlaşılmıştır.

Yani ne diyor savcı? Bu paranın nereye gittiği belli olmadığı için, Galatasaray bana bu paranın nereye harcandığını ispatlayamadığı için, dönemin Galatasaray Spor Kulübü Başkanını güveni kötüye kullanmaktan dolayı suçluyorum.

Bu ayıp tek başına yeter. Koca Galatasaray kulübü taşındığı için belge bulamıyor, emniyet güçlerine belge olarak gazete küpürü sunuyor, medyayı yalancılıkla itham ediyor ama bir yandan da kendisi yalan söylüyor.

Esas önemli konu şu, savcı aynı iddianamede diyor ki:

Denizlispor-Fenerbahçe futbol takımları arasında oynanan maç öncesinde ve sonrasında 14 Nisan 2011 tarihinde yürürlüğe giren 6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında değerlendirilebilecek nitelikte Galatasaray Spor Kulübü adına teşvik primi olarak herhangi bir ödemede bulunulduğuna dair kayıt bilgi ve belgeye rastlanılmadığıgörülmüştür.

Dikkat isterim savcı diyor ki: Galatasaray Spor Kulübünün teşvik primi olarak değerlendirilebilecek herhangi bir ödeme bulunduğuna dair BELGE OLMADIĞI için, teşvik primi yok.

Yani diyor ki, teşvik primine yorulacak bir ödeme makbuzu yok o yüzden de teşvik primi yok.

Şimdi zurnanın zırt dediği yer şurası, Fenerbahçe Spor Kulübü şike davasında tek tek mali kayıtlarını açtı, anılan dönemle ilgili bütün belgeleri mahkemeye sundu.

Fenerbahçe'ye yönelik davada savcının elinde şike veya teşvik primine yönelik bir ödeme gösteren bir tane makbuz, belge, kayıt hiçbir şey yok.

Fenerbahçe'nin hesap veremediği 1 TL bulunmuyor. Savcının da usulsüz bulduğu tek 1 TL'lik finans akışı yok.

Manzara da şu,

Galatasaray bir milyon doların nereye gittiğini gösteren bir tane belgeye sahip değil, ancak teşvik primi gösteren belge de yok o yüzden teşvik primi yok,

Fenerbahçe'nin açık 1 TL'si yok, her kuruş belgeyle ispatlanmış, savcının elinde teşvik veya şike gösteren bir tane mali kayıt yok ama savcı şike ve teşvik suçunun işlendiğini iddia ediyor!

Şimdi bu ne?

Özel Yetkili Savcıların ne şekil bir özel yetkiye sahip olduğunu kamuoyunun çok daha iyi anladığı bu günler için bile bu durum basbayağı absürd.

Eğer teşvik primi iddiasını ispatlayan şey buna yönelik bir ödeme belgesi ise, yani bir milyon doların nereye harcandığını gösteren bir belge olmaması bile teşvik primi iddiasını güçlendirmiyorsa Fenerbahçeli tüm yöneticilerin bugün beraat etmesi, hepsinin de dışarıda olması lazım.

Tekrar etmek istiyorum, savcı teşvik priminin delili olarak bir ödeme belgesi arıyor, kasadaki açığı bile, bu açığın varolmasını bile delilden saymıyor. O halde Fenerbahçeliler neden içeride?

Kurgu diyoruz ya hani, işte kurgu böyle mantık hatalarıyla dolu, adaletsiz bir sahne kurduğu için çöküyor.

[1] http://www.muhalifgazete.com/17733-Kayip-parayi-acikladi.htm
[2] http://www.hurriyet.com.tr/spor/4789722.asp?gid=53
[3] http://www.galatasaray.org/kulup/haber/10768.php
[4] http://www.radikal.com.tr/R=1059255
[5] http://www.hurriyet.com.tr/spor/futbol/18445053.asp
[6] http://spor.milliyet.com.tr/..=haberici
[7] http://www.galatasaray.org/kulup/haber/12673.php
 

http://papazincayiri.blogspot.com/2012/03/tesvigin-makbuzu.html?spref=tw

25-Kayıp (!) 1 Milyon Dolar'ın Belgesi Yalanı !!!!

* Ne yazık ki Mahkeme bu konuyu derinlemesine muhakeme etmeden Adnan Polat'ı 5 dakika Evet Evet 5 dakika da beraat etti.1 milyon dolar hala Kayıp (!) !!!
26-G.Saray Hesaplarında Büyük Hata (!) !!!
Hakan Şükür 2007-2008 Sezonu sonunda gönülsüz olarak futbolu bırakmıştı.Şimdi ise milletvekilliğinin yanısıra TV'de yorumculuk yapıyor.Ancak Hakan Şükür G.Saray'dan bağımsız yaşamını sürdürmesine rağmen sarı-kırmızılı kulübün hesaplarında hala aktif sporcu ve maddi değere sahip (!)
Bu ilginç gelişme, kulübün hesaplarını inceleyen bağımsız denetleme kurulunun raporu sonrasında ortaya çıktı. 'Akis' isimli kuruluşun hazırladığı raporda; Galatasary'ın 90'lı yılların sonunda aldığı bir banka kredisine karşılık, o dönem İtalyan kulüplerinden transfer teklifi alan Hakan Şükür'ün bonservisini 18 milyon dolar değer biçilip, banka tarafından ipotek edilmesini gösteriyor.

İşin ilginç yanı, Hakan Şükür'ün bonservisine karşılık konulan ipotek hala kaldırılmış değil ve geçerliliğini sürdürüyor.
Geçtiğimiz Mayıs ayında göreve gelen Ünal Aysal yönetimi, özellikle hisse satışları ile kulübün 31 Aralık 2010 yılında 315 milyon dolar olan borcunu 31 Aralık 2011 tarihinde 251.9 milyon dolara indirmişti. Ayrıca borçlara karşılık verilen temlik ve teminatlar da 850.5 milyon dolardan 531.6 dolara gerilemişti.
Borç ve teminatlarda bir yıl içerisinde ciddi bir azalış gözlemlenirken, futbolu bırakmış Hakan Şükür'ün bonservisi üzerindeki ipotek şaşırtıcı bir şekilde geçerliliğini sürdürüyor.


27-19 milyon TL'lik ipotek krizi
Galatasaray'da Ünal Aysal yönetimi 19 milyon liralık ipotek kararıyla karşı karşıya kaldı. Yöneticiler Mecidiyeköy'deki arazinin kullanımı konusunda sıkıntı yaşayacak...  
09 Mart 2012 Cuma - 10:37 DHA
G.Saray Yönetimi 31 Mart'ta yapılacak mali kongrede,Mecidiyeköy'deki arazinin üzerinde her türlü tasarrufa sahip olmak için genel kuruldan yetki belgesi isteyecek. Mali kongrenin son derece rahat geçmesi ve kulüp üyelerinin Ünal Aysal Yönetimi'ne bu yetkiyi vermesine mutlak gözüyle bakılıyor. Ancak Ünal Aysal ve yönetici arkadaşlarının Mecidiyeköy'deki arazinin kullanımı konusunda epeyce başı ağrıyacak gibi.

ESKİ YÖNETİMİN İCRAATI BAŞ AĞRITACAK


Ünal Aysal ve ekibinin elini kolunu bağlayan gelişme ise şöyle oluştu. Eski başkan Adnan Polat Yönetimi zamanında bir petrol şirketi ile anlaşmış ve araziye yapılacak tesiste benzin istasyonu ve bir alışveriş merkezi yapılması için mutabakata varılmıştı. Bu yüzden Adnan Polat döneminde petrol şirketinden bu anlaşmaya karşılık 11 milyon dolar bugünkü kurla ise 19 milyon lira alınmıştı. Ancak arazi üzerinde yapılan anlaşma hayata geçirilemedi. Anlaşma karşılığı alınan para ise o dönem kulüp giderlerine ve transfere harcandı.

İPOTEĞİN KALKMASI GEREKİYOR


Bunun üzerine ilgili şirket kulübün Mecidiyeköy'deki arazisi için dava açarak 19 milyonluk ipotek koydurdu.

Galatasaray Yönetimi geçmiş dönemden çıkan bu ağır faturayı ödeyerek,Mecidiyeköy'deki araziyi kulübe gelir getirecek bir projeye dönüştürmek amacında. Ancak bunun için önce genel kurulun izniyle 19 milyonluk ipoteğin kaldırılması gerekiyor.
(DHA)
28-Galatasaray Sportif A.Ş ve ''Metastaz'' !!!
Galatasaray Sportif A.Ş 1 Ocak-31 Aralık 2011 12 Aylık dönemine ilişkin solo ve konsolide mali tablolarını açıkladı.
Galatasaray daha önce 1 Haziran-30 Kasım 2011 6 aylık mali tablolarını açıklamıştı.
Buna gore; 
  • 31.12.2011 tarihli özkaynak toplamı eksi 241,980,192 TL.
  • 31.12.2011 tarihli kısa vade finansal borç 54.9 Milyon TL, uzun vade finansal borç 77.1 Milyon TL.
  • 31.12.2011 tarihli kısa vadeli yükümlülük toplamı 252.4 Milyon TL.
  • 2011 satış gelirleri 132.1 Milyon TL, satışların maliyeti 175.3 Milyon TL, brüt zarar 43.2 Milyon TL, net zarar 76.4 Milyon TL.
  • 2011 finansal gider toplamı 66 Milyon TL.
  • 31.12.2011 tarihli konsolide özkaynak toplamı eksi 248.7 Milyon TL.
  • 2011 “Konsolide” satış gelirleri 157.4 Milyon TL, satışların maliyeti 193.1 Milyon TL, brut zarar 35.7 Milyon TL, net zarar 78.9 Milyon TL
2011 Gelirler:
Yayın gelirleri : 43.9 Milyon TL
Sponsorluk     : 31.4 Milyon TL
İsim hakkı      : 18.1 Milyon TL
Reklam           : 15.8 Milyon TL
Bilet                : 20.5 Milyon TL
Altyapi            :  2.2 Milyon TL
2011 Giderler:
Teknik direktör/antrenör        : 11.4 Milyon TL
Sporcu ücretleri                      : 112.7 Milyon TL
Kamp ve deplasman giderleri  : 11 Milyon TL
Personel giderleri                    : 6.7 Milyon TL
Aidat/Ceza                              : 1.8 Milyon TL
Sponsor billet                          : 4.4 Milyon TL
TT Arena Stad kirası                : 1.5 Milyon TL
Özetle; 
Financial Fair Play bir kenara; Şampiyon olamaz ve/veya şampiyonlar ligine gidemezsek, 
Ya da SPK müsamaha göstermez de; Başkan Ünal Aysal, yatırımcılardan çalıp, yurtdışı fonlara satış gerçekleştiremez ise,
İFLAS EDİYORUZ!
Dolayısıyla, gün etik ve dürüst olma günü değil; gün lisenin bize mirası Galatasaray’ı kurtarma günüdür!
Yürüyedurun Hür Galatasaraylılar!
29-Para Sihirbazı Soros Galatasaray'a Ortak Oldu !!!
Galatasaray’da Ünal Aysal’ın rehinli olarak elinde tuttuğu yüzde 21.05’lik hisse sorunu nihayet çözüldü. Unit Investment, elindeki Galatasaray hisselerini 38.5 milyon dolar bedelle, uluslararası 14 ayrı yabancı fona sattı. Galatasaray hisselerini alanlar arasında uluslararası para sihirbazı George Soros ve Fenerbahçe hissedarı Amerikalı QVT fonu da var.

UNIT Investment’in patronu Ünal Aysal’ın rehinli olarak elinde tuttuğu yüzde 21.05 oranındaki Galatasaray Sportif A.Ş. hisseleri, 14 ayrı yabancı fon tarafından yaklaşık 38.5 milyon dolara satın alındı. Önceki gün yapılan ve dün takası gerçekleşen satışta, alıcılar arasında Fenerbahçe’nin yüzde 5.66’sına sahip olan ABD New York merkezli QVT Financial ve Türkiye’de de sermaye piyasalarına yaptığı yatırımlarla bilinen uluslararası para sihirbazı George Soros’un Soros Fund Management LLC adlı fonu da bulunuyor.

REHİNLİ HİSSELER SATILDI: İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’na (İMKB) gönderilen açıklamada, Galatasaray Futbol A.Ş., Galatasaray Sportif A.Ş.’deki hisselerinin yüzde 21.05’ini CAIB International Markets Limited aracılığı ile 14 yurtdışı kurumsal yatırımcıya 51 milyon 404 bin 40 (38.5 milyon dolar) YTL’ye sattığı belirtildi. Şirket sermayesinin yüzde 21.05’ini temsil eden 428.367 adet hisse senedinin tamamı, 1 YTL nominal değerli beher hisse için 120 YTL fiyat üzerinden satıldı.

Galatasaray’a 3.5 milyon dolar kalıyor 

GALATASARAY’ın rehinli hisselerinin uluslararası fonlara satılmasından yaklaşık 38.5 milyon dolar bir gelir sağlanacağına dikkat çeken yönetime yakın kaynaklar, bu paranın 35 milyon dolarının Ünal Aysal’ın Unit Investment şirketine borç olarak ödeneceğini belirtiyorlar. Aynı kaynaklar, Galatasaray’ın kasasına bu satıştan 3.5 milyon dolarlık gireceğine dikkat çekiyorlar. Ünal Aysal’ın, alacağı 35 milyon doların 12 milyon dolarını Galatasaray’a vereceğini yakınlarına açıkladığı da konuşuluyor.

En büyüğü Merrill Lynch

GALATASARAY’a ortak olan milyar dolarlık fonların büyük bölümü ABD ve Avrupa merkezli faaliyet gösteriyor. Bunlardan 538 milyar dolarlık portföy büyüklüğü ile Merrill Lynch en büyüğü olarak öne çıkıyor.

BANK AUSTRIA AG: Avusturyalı Zentralsparkasse&Kommerzialbank AG İle Österreichische L?nderbank AG tarafından 1991’de kuruldu. Almanya’nın büyük bankalarından HypoVereinsbank ile birleşen Bank Austria’nın toplam sermayesi 20 milyar Euro’yu buluyor.

DANSKE BANK COPENHAGEN: 1871’de Den Danske Bank, Kjøbenhavns Handelsbank, ve Provinsbanken’in birleşmesiyle kurulan Danske Bank’in piyasa değeri 1.4 milyar doları buluyor.

DWS INVESTMENTS: Deutsche Bank Group tarafından 1956’da kurulan DWS Investments yüzde 23.9’luk payıyla Almanya’nın en büyük fonu olarak öne çıkıyor. Grubun yönettiği fonun toplam değeri 109.8 milyar Euro’ya ulaşıyor.

ERSTE BANK AG: 1819’da kurulan Erste Bank Avusturya’nın en eski ve iHypo- Vereinsbank’dan sonra kinci büyük bankası konumunda bulunuyor. Avusturya’nın yanısıra New York, Hong Kong, ve Londra da da faaliyet gösteren Erste Bank’ın piyasa değeri 18.22 milyar dolarlık hacme ulaşıyor.

GLG PARTNERS: 1995’te Lehman Brothers tarafından Londra’da kurulan GLG Partners 11.5 milyar dolarlık uluslararası fon yönetiyor.

GRIFFIN CAPITAL MANAGEMENT LIMITED: 1997’de Londra ve Cebelitarık’ta açtığı ofislerle kurulan Griffin’in yönettiği fonların toplam değeri 2 milyar Euro’yu buluyor.

MERRILL LYNCH INVESTMENT MANAGEMENT LIMITED: Dünyada 538 milyar dolarlık fon yönetimi gerçekleştiren Merrill Lynch 1914’de Charles E Merrill&Co tarafından kuruldu ve Türkiye dahil 36 ülkede faaliyet gösteriyor.

OLD LANE LLC: 17 Mart 2006’da Vikram Pandit, John Havens and Guru Ramakrishnantarafından kurulan New York merkezli Old Lane LLC fonlar arasında en yenisi olarak dikkat çekiyor. Old Lane LLC’nin sermayesi 2 milyar doları buluyor.

PICTET ASSET MANAGEMENT: 1967’da Pıctet&Cie tarafından kurulan şirketin yönettiği fonların toplam değeri 57.7 milyar Euro’ya ulaşıyor.

QVT FINANCIAL LLP: New York merkezli QVT Fonlarının yönetimini gerçekleştiren kolu QVT Financial LLC’nin fonlarının büyüklüğü 3.5 milyar doları buluyor.

SOROS FUND MANAGEMENT LLC: Yönettiği fonların değeri 13 milyar doları buluyor.

LIECHTENSTEINISCHE LANDESBANK AG: 1861’de kurulan ve Liechtenstein’ın ilk bankası olma özelliği taşıyan Liechtendteiniche, 44.8 milyar İsviçre Frangı değerinde fonu yönetiyor.

FIM ASSET MANAGEMENT LIMITED: 1987’de Helsinki’de FIM Grup tarafından kurulan Fim Asset Management’ın yönettiği fonların değeri 1.8 milyar doları buluyor.


http://arama.hurriyet.com.tr/arsivnews.aspx?id=4220757
30-Seyrantepe'ye Teftiş Şoku !!!
09 Mayıs 2010 Pazar 09:15
Milliyet, Başbakanlık Teftiş Kurulu Başmüfettişi Sinan Erol’un TOKİ’nin Galatasaray için inşa ettiği Seyrantepe Stadı hakkındaki raporunu ele geçirdi. Erol, kamu çıkarını koruyamadıkları gerekçesiyle Gençlik Spor Genel Müdürlüğü’nün (GSGM) eski Genel Müdürü Mehmet Atalay ile yeni Genel Müdür Yunus Akgül hakkında soruşturma izni istedi. Atalay halen spordan sorumlu Devlet Bakanlığı bünyesinde Uluslararası Organizasyonlardan Sorumlu Başkoordinatör olarak görev yapıyor.

Başmüfettiş Sinan Erol, 8 Mart 2010’da tamamlanan ‘ön inceleme raporu’nda iki GSGM yetkilisini, ‘kurum çıkarlarını korumamak, tedbirsiz, kayıtsız ve ihmalkâr’ davranmakla suçladı. Erol raporunda şu ifadelere yer verdi:

“Ali Sami Yen Stadyumu’nun arazisini, kendilerine hiçbir finansman külfeti getirmeyecek bir yöntemle ve bugün TOKİ’nin deklare ettiği gibi ‘arsa satışı’ veya ‘hasılat paylaşımı’ yöntemiyle değerlendirmeye malik oldukları halde, taşınmazın değerlendirilmesi işini TOKİ’ye havale etmişlerdir. Hiçbir somut garanti ve taahhüt almadan Ali Sami Yen’i TOKİ’ye devretmişler ve TOKİ’nin elde edeceği gelir/kâr miktarı kadar gelir kaybına uğramak mahiyetinde bir tasarrufa razı olmuşlardır. GSGM’nin hak ve çıkarlarını korumak adına, Eren Talu&Alke Ortak Girişim Grubu ile yapılan sözleşmenin feshine müdahil ve taraf olmayarak, GSGM’nin zarara uğratılmasıyla sonuçlanan işlemlere seyirci kaldıkları sonucuna varılmıştır. Bu nedenle haklarına cezai takibat yapılmasını teminen bu şahıslar hakkında soruşturma izni verilmesi yerinde olacaktır.”

İŞTE BAŞMÜFETTİŞ SİNAN EROL’UN SORULARI

‘Bedeli nasıl tayin edildi?’

1- Galatasaray’ın Ali Sami Yen ve eklerini kullanma karşılığında, GSGM’ye (kira, müsabaka geliri payı gibi) ne tür ödeme taahhütlerinde bulundu? Hangi borç ve taahhütlerini yerine getirmedi? Galatasaray hakkında hangi yaptırımlar uygulandı?

2- GSGM’nin Galatasaray’a kiraya verdiği Ali Sami Yen’in üst kullanım hakkını, 1997’de bu kulübe devretmesinin gerekçesi nedir? Stat üzerine alacaklı şahıs veya şahıslar tarafından konulması muhtemel ipoteklerden GSGM’nin bilgisi var mıdır? Kiracının bu yönde tedbirlere sebep olmasına karşı, uygulamayı öngördüğünüz bir müeyyide nedir?

3- Galatasaray’ın, GSGM’ye karşı taahhütlerini yerine getirmediği gerekçesiyle, kira sözleşmesini tek taraflı olarak feshettiğiniz bir dönemde; Galatasaray’ın Ali Sami Yen’i genel müdürlüğünüze iade etmesi karşılığında, Seyrantepe’de mülkiyeti Hazine’ye ait arazide 52 bin kişilik bir stadyum yapılarak, Galatasaray’a bu defa bedelsiz olarak tahsis kararı aldığınız anlaşılmaktadır. Seyrantepe’deki stat karşılığında, yıkılarak üzerine rant tesisi yapılması kaydıyla TOKİ’ye devredilen Ali Sami Yen Stadyumu’nun bedeli, nasıl, hangi ölçülere göre, kimler tarafından tayin, takdir ve tespit edilmiştir?

‘Seyrantepe neden bedelsiz?’

4- Ali Sami Yen’in arazisi üzerine yapılacak iş merkezinin (veya genel anlamıyla rant tesislerinin) inşaat ve kullanım alanını tespit etmek için genel müdürlüğünüzce yaptırılmış bir avan mimari projeniz var mıdır? Bu arazinin kamu çıkarlarına en uygun şekilde değerlendirilmesi için bir piyasa araştırması yapılmış mıdır? Arazinin rant tesisi yaptırılarak değerlendirilmesi düşünüldüyse, neden genel müdürlüğünüzce doğrudan ihale ve yarışma açılmamıştır?

5- Ali Sami Yen’in yerine inşa edilecek rant tesisleri üzerinde mülkiyet ve gelir paylaşımı yönünden, kamu adına genel müdürlüğünüzün ya da TOKİ’nin bir hak ve yetkisi kalacak mıdır? Ali Sami Yen’den elde edilecek gelir, Seyrantepe Projesi’nin finansmanına yetmezse, aradaki farkı kim, nasıl karşılayacak?

6- Ali Sami Yen’in yerine TOKİ tarafından bir rant tesisi yaptırılması, karşılığında Seyrantepe’de bir stat inşa edilmesi teklifi, kim tarafından, ne zaman ve ne şekilde gündeme getirilmiştir?

7- Ali Sami Yen - Seyrantepe trampasının (takasının) idareniz çıkarlarına uygun olduğu yönünde somut tespitleriniz var idiyse, anılan yeni stadyumun daha projesi bile olmayan, temeli dahi atılmamış ve hatta tasavvur halindeyken ‘taahhütlerini yerine getirmediği için’ genel müdürlüğünüzle davalı olan bir spor kulübüne bedelsiz olarak tahsis edilmesinin gerekçesi nedir?

Bir stadyumun peşinen ve bedelsiz olarak tahsisi, kanunen hiçbir yükümlülüğünüz olmadığı halde, idareniz ve kamu çıkarlarına uygun mudur? Uygun olduğunu düşünüyorsanız, bunu hangi hesaplamalara dayandırıyorsunuz? Bu stadyuma talip olması muhtemel başka spor kulüpleri, talep rekabetine çağırılmış mıdır?

’Para tahsil ettiniz mi?’

8- Ali Sami Yen’de önce kiracınız, sonra şagil (işgalci) durumuna düşmüş Galatasaray’a, bu stadı size iade ederek karşılığında kamu kaynaklarıyla daha büyük stadı bedelsiz olarak vermenizin, müfettişliğimize incelenmek üzere gönderilen dosyada görünmeyen, söz konusu protokollerde yer almayan idari, hukuki ve teknik bir zorunluluk var mıdır?

9- Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin’in imzasını taşıyan 28 Ağustos 2006 tarihli protokolde, “İki taşınmazdan elde edilecek değer mukayesesi sonunda fark meydana gelmesi halinde, bu husus ilgili bakanlarca değerlendirilecektir” denmektedir. Bu husus, kimler tarafından yerine getirildi? Ek protokolde idarenize ödeneceği taahhüt edilen para ve oranlar kim tarafından, hangi maliyet ve karlılık analizlerine göre belirlendi? Genel Müdürlüğü’nüze (kira, kar payı vs) hangi ad altında, ne miktarda ödeme yapılacak? Bugüne kadar herhangi bir para tahsil ettiniz mi?

10- Galatasaray’dan Seyrantepe’yi kullanması karşılığında kira istenmemesinin gerekçesi nedir?

‘Soruşturma izni verilmesi yerinde’

Başbakanlık Teftiş Kurulu Başmüfettişi Sinan Erol, hazırladığı raporda GSGM’nin eski ve yeni genel müdürleri hakkında soruşturma izni verilmesinin yerine olacağını belirtti.

Vatandaşın ‘bilgi’ savaşı!

Her şey, Sinan Yağcı isimli vatandaşın Seyrantepe Stadı için düzenlenen protokolün detaylarını merak edip, Bilgi Edinme Kanunu’ndan yararlanmak istemesiyle başladı. GSGM, 13 Mart 2007’de Yağcı’nın bilgi talebine, “Talep ettiğiniz bilgiler taşra teşkilatımızı ilgilendirir. İstanbul Valiliği’ne müracaat etmeniz gerekir” cevabını verdi. Başvurularını yenileyen Yağcı’ya, bu kez GSGM İstanbul İl Müdürlüğü, “Tarafımızca yapılacak bir işlem bulunmamaktadır” dedi.

Yağcı, son olarak, Cumhurbaşkanlığı’na ve Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı’na bir dilekçe verdi. Yağcı dilekçesinde, “Mülkiyeti devlete ait iki farklı arazinin kamu kuruluşları arasında el değiştirirken buharlaştırılması ve devletçe 120 milyon dolar para harcanarak stadyum yapılması suretiyle devlet zarara uğratılmıştır” dedi. Şişli Savcılığı, GSGM ve İstanbul İl Müdürlüğü yetkilileri hakkında, ‘ön inceleme talebi’nde bulundu. Talep, önce ilgili Devlet Bakanı Faruk Özak’a, oradan da Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı’na ulaştı. İncelemeyi Başmüfettiş Sinan Erol üstlendi. Erol, 2 Şubat 2010’da dönemin GSGM Genel Müdürü Mehmet Atalay’a bir yazı göndererek, sorular yöneltti.

LUBE AYAR/Milliyet


Kaynak : http://www.spor3.com/seyrantepeye-teftis-soku-574232h.htm#ixzz1pg86IhuN 
31-G.Saray Hisseleri Çakıldı !!!

15 Mayıs 2012
Şampiyonluğun tepkisiyle alımlara sahne olan Galatasaray hisseleri 2 gündür çakılıyor.
Şampiyonluğun ardından haftaya yüzde 10′un üzerinde yükselişle başlayan Galatasaray hisseleri, ikinci seanstaki kayıpların ardından bugün de yaklaşık yüzde 11 oranında değer kaybetti.
Dün seans kapanışından sonra şirketten KAP’a gönderilen bedelli sermaye artırımı ve çıkarılacak payların ihracı ile ilgili taslak izahname yatırımcıların tekrar  bedelli sermaye arttırımını  fiyatlamasına neden oldu.
Bilindiği üzere Galatasaray yüzde 400 oranında bedelli sermaye artırımı yaparak ihraç edilecek yeni payların hisse başına rüçhan kullanım bedelini 25,00 lira olarak belirlemişti. Ayrıca gönderilen izahnamede bedelli sermaye artırımı ve ihracından elde edilecek gelirle, şirketin ‘teknik iflas’ durumundan kurtarılacağı belirtiliyordu.
Açıklamanın ardından güne sert satışlarla başlayan Galatasaray hisseleri ilk seansta 182,50 lira ile taban olurken, ikinci seansta bir ara 171,00 liraya kadar geriledi.
Galatasaray hisseleri günü önceki kapanışa göre yüzde 10,79 oranında değer kaybederek 173,50 liradan kapattı.
* Gariplik yok mu ? :))
32-G.Saray İcra Şoku İle Sarsıldı !!!
G.Saray'da Borç - Alacak İlişkisi ve İcra Takibi Yeniden Hortladı.
Galatasaray'da Adnan Polat'ın başkanlık yaptığı dönemde,yönetimde görev alan Yiğit Şardan, sarı-kırmızılı takıma icra davası açtı.

Galatasaray'da borç-alacak ilişkisi ve icra takibi yeniden hortladı.

DHA'nın servis ettiği habere göre; sarı kırmızılı kulüpte bir dönem önce Adnan Polat'ın yönetiminde görev alan Yiğit Şardan'ın, kulübüne icra davası açtığı öğrenildi.

Yiğit Şardan'ın sarı kırmızılı kulüpten alacağı olan 270 bin lirayı günü geçtiği halde alamadığı ve bu yüzden icra davası açtığı bildirildi.

Şardan'ın, Galatasaray aleyhine açtığı icra davasını, yine sarı kırmızılı kulübün üyesi Avukat Ethem Postacıoğlu vasıtasıyla açması da dikkati çekti.

33-Unimar - Ünal Aysal ve Ahlak Bekçileri !!!

*34-G.Saray'a 70 Milyon Dolar Kredi !!!

Türk Spor Tarihinin En Büyük Anlaşması (!)

Galatasaray Sportif AŞ ile Futbol AŞ şirketlerinin birleştirilmesi için düğmeye bastı.Galatasaray Spor ve Futbol İşletmeciliği Ticaret AŞ'nin Sportif AŞ hisselerinin halka açık yüzde 37.05'lik hissesinin 1 TL nominal bedelli hisse başına 116.74 TL fiyatla gönüllü çağrı yoluyla alımı için Sermaye Piyasa Kurulu'na (SPK) başvurusunu 23 Şubat 2010 itibariyla yapacağı açıklandı.Galatasaray bu sabah birleşmenin finansmanıyla ilgili sözleşmenin bugün imzalanacağını açıklarken, Gazete Habertürk anlaşmanın ayrıntılarını yayınladı bile. Rahim Ak'ın haberine göre Cimbom 70 milyon dolarlık kredi alacak. 

Türk Spor Tarihinin En Büyük Anlaşması (!)

Haberin ayrıntıları ise şöyle: 

Galatasaray iki şirketini birleştirmek için gerekli parayı sonunda buluyor. 
Denizbank'ın öncülüğünde 5 banka Galatasaray'a  yaklaşık 70 milyon dolarlık sendikasyon kredisi vermek için bir araya geldi. 

5 banka kredi için bugün  bir basın toplantısı yapılacağını açıkladı. Denizbank'ın Koordinatörlüğü ve katılımıyla kurulan konsorsiyumda Şekerbank,Demir-Halk Bank NV, Bankpozitif ve Halkbankası bulunuyor. Kulübün sağlanan uzun vadeli krediyi Galatasaray Sportif ve Futbol AŞ'yi birleştirmek için gerekli çağrıda kullanacağı kaydediliyor.

Galatasaray Sportif AŞ'nin hisseleri İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nda işlem görüyor. 240 milyon dolar piyasa değeri olan Sportif AŞ'nin yüzde 37'si halka açık. Ancak halka açılırken başta futbolcu transferleri olmak üzere kulüp giderleri Galatasaray Futbol AŞ'de kaldığı  için Sportif AŞ sadece kulübün gelirlerini elde ediyor. Giderler ve zararlar ise Futbol AŞ'de toplanıyor. Naklen yayın ve tribün gelirleri Sportif AŞ kanalıyla halka açık küçük ortaklara kâr payı olarak dağıtılıyor. Ancak bu yapı, zararların Futbol AŞ'de toplanması nedeniyle kulübün faaliyetlerini sürdürmesini zorlaştırıyor. 

KEMİKSİZ KÂR PAYI 

Uzmanlar Galatasaray'ın ezeli rakibi Fenerbahçe'nin de sahip olduğu bu 
halka açılma modelinin dünyanın hiçbir yerinde olmadığına dikkat çekiyor. Kulüp kazançlarını borsa ortaklarıyla paylaşırken zararları tek başına ödemek 
zorunda kalıyor. Kulüp bu nedenle uzun süredir iki şirketini birleştirmek için 
çaba harcıyor. 

YILDA 20 MİLYON DOLAR KURTARACAK 

Galatasaray Sportif AŞ'nin yaklaşık yüzde 25'ine, hisseleri borsadan toplayan ABD'li fon QVT sahip. QVT her yıl kulübün gelirlerinin yüzde 25'ini alıyor, zararı ise Futbol AŞ'de yani kulüpte kalıyor. Galatasaray'ın iki şirketi birleştirmesi için de borsadaki yüzde 37'lik payın sahipleri için çağrı yapması gerekiyor. Bunun için eğer tüm küçük Ortaklar elindeki hisseleri geri vermeyi kabul ederse bugünkü piyasa değerinden (240 milyon dolar) kulübün yaklaşık 88 milyon dolara ihtiyacı var. Ancak tüm ortakların paylarını geri vermeyeceğinden yola çıkarak 60 milyon dolarlık bir kaynağın yeterli olacağı hesaplanıyor. 
Sarı-kırmızılı kulüp, iki şirketin birleşmesi operasyonu için daha önce dünyanın dev yatırım bankası Goldman Sachs'a 100 milyon dolarlık kredi için yetki vermişti. 

Haberturk  23.02.2010 12:12

35-Mahmut Özgener '' 70 Milyon Dolar Kredi Nasıl Alındı ? Küme Düşmeye Kadar Giderdi ''
36-Devlet'ten Tokatladığını Galatasaray'a Harcıyor !!!!
06.03.2004
Galatasaray Kulübü'nü AIG'yle olan borç krizinden çıkaran ve 15 milyon doları cebinden ödeyerek Sportif A.Ş'ye ortak olan Ünal Aysal, bu operasyonuyla bir anda kamuoyunun en merak ettiği kişilerden biri oldu. 

Sürpriz finansör Ünal Aysal'ın Galatasaray'a akıttığı 15 milyon doların kaynağı, Sayıştay'a göre, ''fahiş fiyatla elektrik satışı''. Galatasaray Kulübü'nü AIG'yle olan borç krizinden çıkaran ve 15 milyon doları cebinden ödeyerek Sportif A.Ş'ye ortak olan Ünal Aysal, bu operasyonuyla bir anda kamuoyunun en merak ettiği kişilerden biri oldu. 

DEVLET ''FİYATI İNDİR'' DİYOR, O YANAŞMIYOR 
ÜNAL Aysal, ''yap-işlet-devret'' modeliyle kurduğu doğalgaz santralından devlete 10 cent gibi yüksek fiyatla elektrik satıyor. Enerji Bakanlığı ''Size aşırı para ödüyoruz. Gelin bunu düzeltelim'' diyor ama Aysal kabul etmiyor. 

SAYIŞTAY: 872 MİLYON DOLAR ZARAR VERDİ 
SAYIŞTAY raporuna göre, yatırım tutarının şişirilmesi ve elektrik fiyatının yüksek tutulması nedeniyle Aysal'ın şirketi, kamuyu altı yılda 872 milyon dolar zarara uğrattı. Ünal Aysal'a gelen para hemen döviz olup yurt dışına uçuyor. Devlete pahalı elektrik satıyor Sıkıntılı günler geçiren Galatasaray'ın AIG ile ipleri koparmasını sağlayan 14.6 milyon doları veren işadamı Ünal Aysal, Türkiye'nin gündemine oturdu Türkiye'ninn ilk doğalgaz çevrim santrallerinden birini kuran Aysal'ın, devlete çok yüksek fiyattan elektrik sattığı biliniyor. 

Zaten Aysal da bunu kabul ediyor. AIG ile iplerini koparan Galatasaray'a ihtiyaç duyduğu paranın 14.6 milyon dolarlık kısmını cebinden çıkarıp veren, kalan 9 milyon dolar için de garantör olan işadamı Ünal Aysal, bir anda Türkiye'nin gündemine oturdu. 

1972 yılında Türkiye'yi terk ederek Belçika'ya yerleşen Aysal, enerji piyasası çevreleri ve Galatasaray Camiası'nda az çok tanınıyor. Galatasaray kulislerinde konuşulanlara göre, Aysal, mevcut yönetime nakit para sağlayıp, ekonomik rahatlama imkanı tanımasına rağmen, kongrede Özhan Canaydın'a karşı Mehmet Cansun'u destekleyecek. 

Ancak şimdi kulislerdeki söylentilerden çok Aysal'ın servetinin kaynağını merak ediyor. Galatarasay'ın ihtiyaç duyduğu paranın 14.6 milyon dolarlık kısmını kredi almadan, tamamen kendi kaynaklarından karşılayan Aysal, Türkiye'deki Uni-Mar Doğalgaz Çevrim Santrali ve turizm yatırımları ile de tanınıyor. 

1996 yılında Türkiye'nin ilk özel elektrik santrallerinden biri olan Uni-Mar'ı Belçika, Japon ve İngiliz konsorsiyumu ile inşa eden Aysal, bu projelerin ardından da Ortadoğu'da dört adet elektrik santrali ile İran'da da bir santral kurdu. 

ENERJİ SEKTÖRÜNÜ SEVİYOR 
ENERJİ, Aysal'ın özel ilgi alanlarından biri. Ancak özellikle Türkiye'de yap-işlet-devret modeliyle kurduğu Uni-Mar Doğalgaz Çevrim Santrali, aynı dönemde devreye giren diğer üç santralle birlikte sürekli kamuoyunun gündeminde. 

Yaklaşık bir yıldır Enerji Bakanı Hilmi Güler, alım garantili yap-işlet- devret santrallerinin sahipleriyle fiyatın düşürülmesi için pazarlık yapıyor. Ancak onlar, ''arkamızda uluslararası finans kuruluşları var. Onları ikna edemeyiz'' diyerek fiyat indirmeye yanaşmıyor. 'Buy out', tahkim söylentileri havada uçuşuyor. 

Bu santral sahiplerinin arasında Aysal da bulunuyor. Uni- Mar'ın bu yılki satış tarifesinin 10 cent civarında olduğu biliniyor. İddialara göre Aysal devletten aldığı enerjinin bedelini de Türkiye'de tutmuyor. Hemen dövize çevirip yurtdışındaki şirketine aktarıyor. Aysal, doğalgaz alıyor elektriğe çevirip devlete satıyor. 

Devlet ihtiyacı olsa da olmasa da 20 yıl boyunca Aysal'dan elektrik almak zorunda. Çünkü yapılan sözleşmede devlet yatırım karşılığında ''alım garantisi'' veriyor. Üstelik şirketin belirlediği fiyattan. Diyelim ki santralde kullanacağı doğalgazı 4 cente alıyor. Üstüne işletme maliyeti ve yatırım bedelini de ekleyen Aysal, devlete elektriği 10 centten satıyor. 

'EVET, PAHALI SATIYORUM' 
DEVLET bir yandan ucuz fiyat için üretici firmaları ikna etmeye çalışırken diğer yandan Sayıştay, Hazine gibi kurumlar olayın vahametini gösteren raporlar hazırlıyorlar. Raporlarda sürekli söz konusu santrallerin devlete nasıl pahalı elektrik sattığı anlatılıyor.

Gerçi Aysal, daha önce verdiği bir röportajında da ''Evet, devlete elektriği pahalı satıyorum'' diye itirafta da bulunmuş, bu durumun sebeplerini de şöyle sıralamıştı: ''1992 yılında bu santrallerin yapımı gündeme geldiğinde Türkiye'nin şartları çok farklıydı. O sırada birinci öncelik yabancı sermayeyi bu sektöre getirmekti. Ama o zaman idareciler, pahalı elektrik alma gayesi ile değil eşantiyon gibi pahalı da olsa yabancı grupları bu alana sokmak istiyorlardı.
 Resmen eşantiyondu yani. Çünkü o dönemde yabancı sermaye Türkiye'ye negatif bakıyordu. O sırada biz dolar bazında yüzde 12 faizle kredi bulduk ve bu da yatırımın maliyetini artırdı.

'' BU NASIL KAZANÇ? 
AYSAL, kendini böyle savunsa da Sayıştay'ın henüz resmi olarak yayımlanmayan ancak başta Enerji Bakanlığı olmak üzere tüm kurumlara gönderdiği Yap-İşlet-Devret santrallerle ilgili taslak raporunda zehir zemberek tespitler yer alıyor. 

Sayıştay öncelikle Uni-Mar'da yatırım bedelinin şişirildiği görüşünde. Raporda bu şöyle ifade ediliyor: ''Fizibilite raporunda 202 milyon dolar, imtiyaz sözleşmesinde 235 milyon dolar, DİE'ye 98.8 milyon dolar bildirilen yatırım tutarı, 70 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. 

Şirketin 1996-2001 yılları arasında kullandığı dış borç kütüğüne kayıtlı olan 409 milyon dolar tutarındaki kredinin, 383 milyon dolarlık kısmı yatırım için kullanılmamıştır. Şirketin 5. yılda dolar bazında yıllık kazancı yüzde 30'a çıkmaktadır. Bu marj kabul edilemeyecek kadar yüksektir. İlkin 6.51 cent/kwh olarak belirtilen enerji birimi fiyatı, 7.91 olmuştur. 

Tüm bu uygulamalar sonucunda 6 yıllık işletme döneminde uğranılan kamu zararının, 2003 yılı sonu itibariyle değeri 872 milyon dolar olmuştur. Devlet, 6 yıllık işletme süresi içinde santralın yatırım tutarının 12.5 katı kadar zarara uğramıştır.'' Sayıştay bu tespitleri yaptıktan sonra santralin daha ikinci yılın başlarında yatırımda kullandığı özkaynağın tamamını geri aldığının da altını çiziyor. 

Ardından da şu öneri yapılıyor: ''2002 değeriyle ödenen 451 milyon dolar tutarındaki fazla ödemenin tahsili yolları aranmalıdır.'' Polisten tokat yiyince Belçika'ya yerleşti ÜNAL Aysal, 1972 yılından bu yana Belçika'da yaşıyor. Ancak oraya gidişinin ilgniç bir öyküsü de var. 1971 yılında Aysal, Tarabya'daki evinde eşi Ahu Hanım ve minik kızı Ala ile otururken, bir polis aracı durmaksınız korna çalmaya başlıyor. 

Minik kızının korkması üzerine polise ''korna çalmaması için ricada'' bulunmak üzere aşağıya inen Aysal, sinirli polisler tarafından tartaklanıp önce karakola sürükleniyor ardından hakaret ve dayağa maruz kalıyor. O sırada Ram Dış Ticaret'te parlak bir kariyeri olan Aysal, ''Ben burada hiçbirşey yapamam diyerek'' tası tarağı toplayıp Belçika'ya gidiyor ve bu ülkeye yerleşiyor.

37-2004 İçin Dev Hazırlık !!!!
Bir Sene içinde borcunu 315 Milyon dolardan 251 Milyon Dolara düşüren Sarı Kırmızılı kulüp,Sportif A.Ş.'deki bedelli sermaye arttırımı sürecinin sonuna geldi.Buradan elde edilecek gelirle borçlar minimum seviyeye çekilecek,UEFA tehlikesi ortadan kalkacak.
03 Haziran 2012
NEVZAT DİNDAR
Galatasaray,üç kulübümüzün finansal sebepler gerekçe gösterilerek,UEFA  tarafından Avrupa  kupalarından 1 yıl için men edildiği dönemde mali açıdan Türkiye'ye  Model  olmak için önemli adımlar atıyor.
Daha 1 yıl önce 315 milyon dolarlık borcu yüzünden önünü görmekte zorlanan sarı-kırmızılılar, mali açıdan doğru hamleler yaptı, bu girişimlere sportif başarılar eklenince borçlar eridi. 
Galatasaray’ın, 2014’te yürürlüğe girecek olan ve bir kulübe en fazla 45 milyon dolar  borç sınırı koyan UEFA’nın mali kriterlerine uygun hale geleceği belirtildi.
12 ayda borçları 315.2 milyon dolardan 251.9 milyon dolara indiren Galatasaray’da,Sportif A.Ş.deki sermaye artırımı süreci bitme noktasına geldi.İMKB'de işlem gören şirketin sermayesini bedelli olarak 2 milyon 788 bin liradan 278 milyon 808 bin liraya yükselten sarı-kırmızılı kulübün önümüzdeki günlerdeki nakit girdisiyle borçlarını çok düşük bir seviyeye indireceği vurgulandı.
Haziran bekleniyor.
Başkan Ünal Aysal’ın da kulübün profesyonellerine talimat vererek, mali yönden kriterlere bir an önce uygun hale gelinmesini istediği belirtildi. Sezonu şampiyonlukla tamamlayarak yaklaşık 100 milyon liralık gelir sağlayan ve Avrupa Şampiyonlar Ligi'ne doğrudan katılma hakkı kazanan Galatasaray’da gözler UEFA’nın kura çekimine çevrildi.

Sarı-kırmızılılar 15 Haziran’daki kura çekiminde bir sorun çıkmaması durumunda, şike-teşvik primi soruşturmasıyla ilgili UEFA’dan toplu ceza gelmeyeceğini düşünüyor.
Avrupa Şampiyonlar Ligi’nden bu sezon en az 20 milyon euro kazanmayı planlayan Cim-Bom’un, şike ve teşvik primi yüzünden Türkiye’ye genel ceza uygulanmaması durumunda transferde hareket alanı genişleyecek.
Twitter Yorumları ;
Geçen sene G.Saray 8.sıradayken yıllarca biriktirdikleri paralarını 450 TL.'den Gs hissesine yatıran ve Gs Şampiyon olduğu halde hisseleri 150 TL.ye düşen ve bu da yetmezmiş gibi hisse başına 100 TL.ödeyecek olan insanlara sorun bu durumu ?

Ne örneği kardeşim küçük yatırımcıyı ne kadar zarara soktular.Resmen Soygun.Gs'ye güvenen taraftarlar,yatırımcılar borç,harç, kredi v.s.lerle katılmak zorunda bırakılıyor.Yazık değil mi bu insanlara ? Biri bu işi sorgulamalı ,küçük yatırımcı korunmalı.% 1000 arttırım mı olurmuş Yazık.

İMKB tarihinde görülmemiş bir bedelle açıkladılar. % 9900. Hisse fiyatı 450' lerden 150' lere geldi. Evet evet çok iyi yolda...:)

14 Mayıs Gs'nin KAP Bildirimi
Üstteki ek dosya incelendiğinde ilginç şeyler göreceksiniz Gs'nin KAP'a 14 Mayıs'da yaptığı bildirimin ek dosyasında "risk faktörü" olarak yatırımcı "Şike soruşturmasının sonucunun" etkin olduğunu 2010daki birleşmeden doğan "Grup"un soruşturmayla ilgisi olmadığı ama bu dönemdeki faaliyet konusunun sonucunun etkili olabileceği yazılmış Gelelim KAP bildiriminin en flaş kısmına... Buraya çok dikkat Gs'nin 14 Mayıs'daki sermaye artırımının nedeni Gs AŞ'nin "teknik iflas"da olması ve Uefa cezası almama çabası
Soru 1) Uefa'nın 31 Mayıs'da Bjk ve Bursa'yı mali kritere göre yasaklamasından 15 gün önce sermaye artırımı yapılması tesadüf müdür?
Soru 2)Uefa'nın men kararı öncesi resmen teknik iflasda olduğunu açıklayan Gs nasıl ceza almamış veya hangi jurnalciden "aman" uyarısı aldı
Soru 3)Ülke tarihinin en büyük sermaye artırımını yapan Gs'nin borçları ne haldedir ki hala teknik iflastadır ama Uefa'dan ceza almamaktadır.
Gs'nin Denizbanktan aldığı kredinin ana parası 54 milyon Abd doları için;Yayın geliri,Avea ve TT reklam geliri,TT isim hakkı temlikte !
Halkbank'tan kullanılan 3.350 bin dolarlık kredi için 4.500 bin dolarlık teminat senedi verdi Gs..Gs A.Ş. 14 Mayıs'daki KAP Bildiriminde şirketin Türk Ticaret Kanunu'na göre resmi olarak teknik iflas da olduğunu bildirdi.
Gs AŞ 14 Mayıs Kap Bildirimi'nde teknik iflastan çıkmak ve Uefa Mali Kriterine uymak için yine sermaye artırımı yapacağını bildirdi. Bu KAP Bildirimi'nden 15 gün sonra Uefa Bjk ve Bursa'ya ceza verdi.. Jurnal inanılmaz boyutta.
(@tozasor)


38-Borcu 120 Milyon Dolara Düşüreceğiz !!!
Sürekli başarı için çok güçlü bir ekonomik yapı ile sportif altyapılara ihtiyaç olduğunu ifade eden sarı kırmızılı kulübün başkanı Ünal Aysal, “Şuanda mevcut olan 328 milyon dolar olan borcumuzu gelecek yılın Mart ayında 120 milyon dolara düşürmeyi hedefliyoruz. Tüm Türk kulüplerinin, bu düzeye gelmek için çalışmaları gerekir” diye konuştu.
***
Galatasaray Kulübü Başkanı Ünal Aysal, göreve geldiğinde 328 milyon dolar olan genel borçların şu anda 301 milyon dolara düştüğünü açıkladı.
Aysal, kulüpte şu anki tablonun nasıl olduğu sorusu üzerine, genel kurula kadar yapmak istediklerinin önemli bir kısmını başlattıklarını, 2012 Mart ayındaki genel kurulda camiaya iyi haberler vereceklerini kaydederek, "Banka borçlarımız 150 milyon dolar ile başlamışız, bugün 120,7 milyon dolar kalmış. Yeni banka borcu almamışız, borçlanmamışız. Muaccel kapıda bekleyen borçlar devamlı artıyor tabi, o gün 59 milyon dolarlık borç bugün 44 milyon dolar. Genel borçlarımız, 328 milyon dolar iken bugün 301 milyon dolara düşmüş. Bunları öderken yeni transferleri yapmışız, bunlar için de 10 milyon dolar ekstra fon üretmişiz" şeklinde konuştu.

Mart ayından sonra UEFA kriterlerinin tamamını karşılamaya hazır olacaklarını bildiren Aysal, bu sezon ki transfer  bilançosuyla ilgili olarak da "Futbolda 12 yeni oyuncu transfer  etmişiz, 17 oyuncuyu da göndermişiz. Transfer bedelleri olarak sattıklarımızla aldıklarımız arasında 7 milyon euroluk bir farkımız var. Biz 7 milyon ödeyerek bu 12 futbolcuyu transfer etmişiz. Geçen yıllardaki bütçelere göre de farklılık var. 2009-2010 bütçemiz 90 milyonmuş, 2010-2011'de 72 milyon dolarmış. Bu transferlere rağmen futbol bütçemizi düşürerek 62 milyon dolar olarak sağladık. Bu ekonominin başarımıza zarar vermeyecek bir ekonomi olmasına dikkat ettik" ifadelerini kullandı. 


-Mali yapı-

"Geçmiş döneme ilişkin mali konularda tereddütleriniz var mı? Bir denetim yaptırdınız mı?" şeklindeki soru üzerine Aysal, geçmiş döneme ilişkin bir denetleme yaptırdıklarını ancak bunun ayrıntılı araştırmayı içermediğini belirterek, "Denetleme 'İşi teslim aldığımız gündeki rakamlar nedir?', bu kadar basit bir denetlemeydi. 'Yapılmış olan kontratların arkasında bir şey var mı?', 'Rakamlarda oynama var mı?' diye bir denetleme yaptırmadık. Sadece rakamları test ettirdik ve orada kaldık. Verdiğimiz görev için ödediğimiz rakama bakarsanız, böyle bir maksat olmadığını görürsünüz" dedi.

Aysal, bazı rakamlarda farklılaşmalar görüldüğünü ancak bunun doğal olduğunu ifade etti.

"Kulübün şu anda yüzde 75'ine hakimim, yüzde 25'ine daha sonra hakim olacağım" şeklindeki açıklamasının hatırlatılması üzerine Aysal, "Şu anda biz idari yönden bir 'audit' (Denetim) yaptırıyoruz. Bizim bürokrasimiz, alt kuruluşlarımız, sistemimiz nasıl çalışıyor? Bu kurumsal bir yapılaşmanın gereği olarak yapılıyor. Önceliklerimin başında finansal düzeltmenin yanında kurumsal yapılaşmanın kurulmasıydı. 3 sene sonra buradan ayrıldıktan sonra eğer bir şeyler başarabildiysem, mali, ekonomik gibi bozulmadan devam etmesini garantiye almam için gerekiyordu. Bu bitinceye kadar yüzde 25'ini kontrol ediyorum iddiasında olmamam gerekiyor. Çünkü bu 'audit' politikasından ne çıkacağını bilmiyorum" şeklinde konuştu.

Aysal,Galatasaray'ın organizasyon şemasını yeniden çıkarmak için dünyada konusunda uzman şirketle anlaştıklarını kaydederek, personeli bu şemaya göre
konumlandıracaklarını, yeni şemaya uymayan personelin görev alanını değiştireceklerini ya da kendisiyle yolları ayıracaklarını belirtti.

-Hisse senetleri satışı-

Aysal, hisse senedi satışlarına ilişkin ise şunları kaydetti:

"Büyük tabloya baktığınızda dünya ekonomisi son 3 Ay içinde anormal değişti. Evdeki pazarlar çarşıya uymuyor. G.Saray'da da bizim elimizde fazla bir değiştirecek sihirli değnek yok. Onun için mutfağımızdaki her şeye bakıp, bunları en iyi şekilde kullanmamız gerekir. Birinci önceliğim G.Saray'ın  güvenirliği. Güvenilirliğiniz borçlarınızı ödemenizden, kendinizi kanıtlamanızdan geçiyor. Sözünüzü tutamıyorsanız, güvenilir değilsiniz. Borcunu ödemeyenin sözünü tutması mümkün değil. G.Saray'ın isminin değeri, marka değeri milyonlarca dolarla ölçülmez. Bunu korumak zorundayız. Bunu yapabilmek için mutfağımda ne varsa onunla uğraşıyorum. Birleşmeden sonra G.Saray Sportif A.Ş) masrafları ve gelirleri olan gerçek anlamda bir piyasa şirketi haline geldi. En sağlıklı sistem de budur. Biz hisse senetlerine bir hareket getiriyoruz. Banka faizleri yüzde 9-10, dikkat ederseniz hiç banka kredisi almadık. Bilakis ödemeye çalışıyoruz yüksek  faizlerden kurtulalım diye. Bunun da bir tek çıkar yolu hisse senetlerini, geçici dahi olsa, elinizden çıkarmak, paraya döndürmek, bununla sorunlarınızı çözmek, sonra sağlam ekonomiye vardığınız vakit tekrar hisse senetlerini camiaya kazandırmak. Hisse senetlerinin bizde olmasının psikolojik önemi vardır, ekonomik önemi yoktur. Buna da saygı duymak lazım. Genel Kurulum bunu istiyorsa, ben de görevimden ayrılmadan önce ne kadar hisse senedi dışarı verdiysem, o hisse senetlerini geri almanın yolunu arayıp bulup, bu sözümü yerine getireceğim."

G.Saray Sportif A.Ş'nin sermayesinin yetersiz olduğunu ve bunu artırmaları gerektiğini savunan Aysal, "G.Saray'da çok ciddi bir sermaye artışı ihtiyacı var. Bunu önümüzdeki günlerde yapacağız" dedi. 

Sattıkları hisse senetlerini aynı değerler altında almayı ya da daha altında almayı hedeflediklerini sözlerine ekledi. 



25.10.2011 18:20:25

39-Peşkeşlerin İtirafı !!!!

Sanem Altan´ın bugünkü yazısından:

´´G.Sarayın iktidar karşısında el pençe divan durmasının tek nedeni Arenanın hakları değil aslında. G.Saray yönetiminden bir arkadaşım anlattı dün: 3 önemli proje için devletin kapısındayız. Floryada 300 villalık‚ G.Saraya 300 milyon dolar kazandırmasını beklediğimiz proje için Maliyeden onay yazısı bekliyoruz. Riva arazisine villa inşaatı yapılması için yine B.Şehir Belediyesi ve Maliyenin izin yazıları gerekiyor. Ve devlet bize sonradan imara açılmak üzere olan bir orman arazisi bağışlayacaktı. İlerde değerlenecek bu arazi için tam da onay aşamasındaydık. Son rezaletten sonra hükümet 3 projenin üstüne de çarpı atarsa‚ 600-700 milyon dolarlık gelirden olacağız ki‚ bu sadece Adnan Polatın değil‚ G.Sarayın da sonu olur.

http://haber.gazetevatan.com/Haber/353747/1/Gundem
40-G.Saray Mucizesi !!!!
“Financial Fair Play’a hazırız, maddi sorunlarımızı aşıyoruz” diye kandırılan, hisse satışı yüzünden 600 milyon TL. varlığı çöpe giden, kurlar her 10 kuruş arttığında borcu ve gideri 30 milyon TL. artan, vergilerini bile ödeyemeyen, denizin bittiği yerde olan Galatasaraylılar.
31 Mayıs 2012 tarihi, UEFA FFP için kullanılacak ilk mali tablonun son günü idi ve ne sermaye artırımı oldu, ne gelir gider dengesi oluşturuldu. Galatasaray hala zarar ediyor. Ve kamuoyundan bu ülkede 2 yıldır kar açıklayan tek kulübün Fenerbahçe olduğu gizleniyor.
Bu sene kurların durumuna bağlı olarak yaklaşık 40 ila 60 milyon TL. zarar açıklayacaklar. Mesela dolar 1.9′a doğru gidiyor. Ne ilgisi var demeyin, Galatasaray’ın borcu bir gecede 32 milyon TL artarken Fenerbahçe rahat . Çünkü TL bonoyla borçlandı. Kur 1.9 olursa Galatasaray 45 milyon TL zarar edecek.
Sermaye artırımından sonra da özsermaye negatif olacak ya UEFA FFP onu sadece Fenerbahçe yerine getirebilir çünkü hedging bilen ve uygulayan tek spor kulübüdür.
Üstelik bu sene bonservis bedellerinin taksitleri de var.
Adnan Polat’ın kurtarmak üzere olduğu Galatasaray’ı liseli seçkinler yeniden bataklığa soktu ki artık Adnan Polat bile kurtaramaz.
Yayın havuzundan Süper Final maçları dahil şampiyon Galatasaray 71 milyon, Fenerbahçe 68 milyon, Beşiktaş 50 milyon, Trabzonspor da 46 milyon TL gibi rekor bir rakama ulaştı. G.Saray geçen sezon 41 milyonda kalmıştı ve şampiyonlukla gelirini neredeyse 2′ye katladı. İkinci F.Bahçe, Süper Final sayesinde geçen sezon 65 milyon olan havuz gelirini 3 milyon artırıp, 68 milyon liraya yükseltti (Super Fınal geliri 610 milyon)
Oysa yapılan habere bakın. Yalan olduğu 1 gün geçmeden ortaya çıktı: 2014 için dev hazırlık
“Galatasaray şampiyon oldu, mali mucize 100 milyon TL.yi cebine koydu”!  Meğerse 71 milyon TL imiş. Yani  Fenerbahçe’den sadece 3 milyon TL. fazla. Fenerbahçe’nin kupa gelirini koyarsan Galatasaray’dan daha fazla naklen yayın geliri elde etmiş geçen yıl. 100 milyon nereden çıkıyor? Yoksa bilmediğimiz “gelirler” mi var?!
Evet, Galatasaray bir finansal mucizedir ama olumsuz anlamda.
Vergilerini bile ödeyemiyorlar. Bunu biz söylemiyoruz, kulüp KAP’ta açıkladı.
Galatasaray taraftarı icin üzülüyorum. Kulüpleri ile ilgili hiç bir şey bilmiyorlar, yönetimin oyuncağı gazeteciler onları sürekli kandırıyor.
41-Bir Yıllık Kandırmaca !!!!
Bakın Ekim 2011′de Ünal Aysal ne açıklamış: Gs’ın borcu 300 milyon dolara düştü(Ekim 2011)
UEFA ve Çifte Standart (Bjk-Gs) !!!
CAS, Beşiktaş ile ilgili gerekçeli kararını şöyle açıkladı:
“Besiktas JK qualified for the 2011/12 UEFA Europa League and obtained a licence to participate in that club competition from the Turkish Football Federation (TFF). On 15 July 2011, the TFF submitted monitoring information to the UEFA Club Financial Control Panel based on the figures provided by Besiktas JK. Such information revealed the existence of overdue payables of several million Euros in total (transfer activities and salaries/social charges/taxes). The overdue payables already amounted to millions on 31 March 2011 when the licence was granted.” (Metnin tamamı)
Özetle diyor ki15 Temmuz 2011′de TFF, Beşiktaş JK tarafından sağlanan bilgileri ışığında hazırlanan denetleme raporunu UEFA’ya sundu. 31 Mart 2011′de lisans hakkı elde edildiğinde milyonlarca avroluk gecikmiş ödemeler olduğu ortaya çıktı (transfer hareketleri ve futbolcuya ödemeler, vergi, vs.).
Aşağıdaki de Galatasaray’ın 9. ayda KAP’a bildirdiği mali rapor. Vadesi geçmiş vergi borcu olduğuna dair belge. Bu UEFA’nın ne kadar güvenilmez ve keyfi uygulamaları olduğunu gösteren bir veridir. Kuralların keyfi uygulanmasına delildir. Eee artık “jurnal” sırası Fenerbahçeliler’de mi?!
48-Galatasaray Sportif A.Ş.Yabancılara mı Satılıyor ?

Hisselerinin yaklaşık % 45’i halka arz bulunan ve usulsüz zorunlu sermaye artırımı vasıtasıyla, küçük yatırımcının elindeki hisseleri düşük fiyattan toplamaya çalışarak bu oranı düşürmeye çalışan Galatasaray Sportif A.Ş.’de operasyon tüm hızıyla devam ediyor.
Galatasaraylı SPK Başkanı’nın Ünal Aysal’ı uyarmasının hemen ardından, sermaye artırım oranını “akıl almaz boyutlardan”, “tuhaf” seviyelere indiren Galatasaray Sportif A.Ş., bu yolla 400.-TL seviyelerinden sattığı hisseleri, zorunlu sermaye artırımı sebebiyle 150.-TL seviyelerinden geri toplayacak.
Jurnalci Fenerbahçeliler kamuoyu oluşturmasa, belki de 100 Milyon TL seviyesinde bir gelir elde edebilecekken, sermaye artırım oranının azaltılması nedeniyle bu rakam biraz da olsa azalacak.
Piyasalarda “şark kurnazlığı” olarak tabir edilen bu; yukarıdan pahalı sat, zorunlu sermaye artırımıyla ucuza topla ve yabancı fona bir daha sat modeli kimin icadıdır bilemiyoruz ama Galatasaraylı SPK Başkanı müsamaha gösterirse, net işletme sermayesi ile özkaynak toplamı dayanılamayacak boyutlarda eksi veren Galatasaray, rahat bir nefes alacak.
Gelelim başlığa;
Olağan Divan Kurulu Toplantısı’na katılmayan Ünal Aysal’ın, yabancı yatırımcılar ile görüşmeler yapmak üzere yurtdışına çıktığı kulislerde konuşuluyor.
İşini şansa bırakmak istemeyen Ünal Aysal; önce yabancı sermaye ayağını bir nihayete erdirmek ve hemen ardından zorunlu sermaye artırımına giderek, gasp ettiği, pardon geri topladığı hisseleri anlaştığı yabancı yatırımcılara satarak ek gelir sağlamanın peşinde.
Ne diyelim; böyle bir dönemde, başımızda Ünal Aysal gibi, bu işin piri bir başkanımız olmasaydı, belki de iflas etmiştik ve biz de Gaziantepspor gibi Avrupa kupalarından men edilmiştik.
49-İşte Galatasaray'ın Borcu !!!!
11 Temmuz 2012 Çarşamba 17:17:43 - trtspor.com.tr
Galatasaray Kulübü'nün temmuz ayı Divan Kurulu toplantısı Galatasaray Lisesi'nde yapılırken, kulüp ve şirketlerinin 1 Ocak-31 Mart 2012 dönemi mali raporu üyelerle paylaşıldı.


Toplantıda üyelere mali raporu okuyan Galatasaray Kulübü Başkan Yardımcısı Refik Arkan, 31 Mart 2012 itibariyle toplam borç alacak farkının 269,3 milyon dolar olduğunu aktardı.

Göreve geldikleri 18 Mayıs 2011 tarihli mali rakamlarla karşılaştırma yapan Arkan, vadesi geçmiş borçların 56,2 milyon dolardan 30,9 milyon dolara, toplam borç alacak farkının 315,2 milyon dolardan 269,3 milyon dolara, faizleriyle birlikte kredi borçlarının 149,6 milyon dolardan 129,7 milyon dolara, kredilere karşı verilen teminatların ise 850,5 milyon dolardan 599,5 milyon dolara indiğini kaydetti. 

Refik Arkan, 1 Ocak-31 Mart 2012 dönemi konsolide rakamlarını paylaşırken, vergi öncesi konsolide karın 39,2 milyon lira gerçekleştiğini belirtti. Arkan, bu dönem içinde faaliyet gelirlerinin 78,8 milyon lira, faaliyet giderlerinin 81,1 milyon lira, finansman gelirlerinin 12,9 milyon lira, olağan dışı gelirlerin 19,9 milyon lira, amortisman ve tükenme paylarının da 8,7 milyon lira olduğunu vurguladı. İleriye dönük olarak, özellikle Sermaye Piyasası Kurumu (SPK) ile UEFA kriterlerine uyum açısından, mali dengesizliğin giderilmesi ve öz kaynak yapısının sağlıklı bir seviyeye taşınması amacıyla kulübün bağlı ortaklığı Sportif A.Ş.'nin sermaye yapısının düzeltilmesi için çok kapsamlı çalışmalar başlatılmış olduğunu hatırlatan Refik Arkan, şunları söyledi: "Sermaye artış işlemleri 18 Haziran and #8211;2 Temmuz döneminde gerçekleşmiş olup, Sportif A.Ş.'nin sermayesi 2.8 milyon liradan 13.9 milyon liraya nakden artırılmıştır. Sportif A.Ş.'ye bedelli 112.6 milyon lira nakit girişi sağlanmıştır. Sportif A.Ş.'deki hissemiz yüzde 55 seviyesinde kalmıştır. Kulüp, 3,7 milyon lira arbitraj karı elde etmiştir. Kulüp, bedelli artıştan payına düşen sermaye payının cari hesaba mahsubundan dolayı 11,2 milyon lira nakit girişi sağlamıştır. İşlem hakkında 30 Haziran 2012 Mali Raporu'nda daha detaylı bilgi takdim edilecektir."

***
* Divan rakamlarına göre Sermaye arttırımı ile 112 milyon dolar (Sportif A.Ş.'ye bedelli 112 milyon dolar girmiş) kazanmalarına rağmen borçları sadece 45 milyon dolar azalmış.Yani 67 milyon dolar zarar.
-Alınan kredilere karşılık verdikleri teminatı 850 milyon dolardan 600 milyon liraya indirmişler.
-Mart itibariyla borç - alacak farkı 45 milyon lira azalarak 270 milyon dolara inmiş.

50-Arena'ya toplam yatırım (YANİ PEŞKEŞ) 600 değil 773 milyon TL
Açılıştaki protestonun ardından gündeme gelen Ali Sami Yen Türk Telekom Arena'daki toplam yatırım kamunun yaptıklarıyla sınırlı değil.
17 Ocak 2011 Pazartesi, 16:51:25
BARIŞ ERKAYA
HABERTURK.COM EKONOMİ SERVİSİ
berkaya@haberturk.com

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bakanlar ve TOKİ Başkanı'nın katılımıyla gerçekleşen Ali Sami Yen (ASY) Spor Kompleksi Türk Telekom Arena'nın açılışında yaşananlar ve Başbakan Erdoğan'ın ardından yaptığı "Galatasaray'la üst kullanım hakkı sözleşmesi henüz imzalanmadı" sözleri gözleri bu dev tesise yapılan yatırımlara çevirdi.

Başbakan Erdoğan'ın tesisin inşaası, çevre ve otopark düzenlemeleri, tesise ulaşımı sağlayan metro bağlantı hattının yapımı ve çevre yolların yeniden organizasyonu bedeli olarak açıkladığı 600 milyon TL'lik yatırım aslında ASY Spor Kompleksi Türk Telekom Arena'ya yapılan tüm yatırım değil. Yani daha da fazlası var.

Toplam yatırım özel sektör de işin içerisine katıldığında 773 milyon TL'ye ulaşıyor.

10 YIL İÇİN İSME 100.5 MİLYON DOLAR
ASY Spor Kompleksi Türk Telekom Arena Stadı'na özel sektör adına en büyük yatırım Türk Telekom tarafından gerçekleştirildi. Stadın isim hakkını 10 sezon boyunca satın alan Türk Telekom, bu yatırım bedeli olarak toplam 100.5 milyon doları doları gözden çıkardı.


TRİBÜNLERE 12 MİLYON DOLAR
Bu büyük yatırımın dışında tribünlerin bölüm bölüm satışından da Galatasaray, iki yıl için yaklaşık 12 milyon dolar gelir elde etti.

Kuzey Tribünü'nün önemli bölümünü Pegasus'a 2 yıllığına kiralayan Galatasaray, buradan yıllık 4, iki yıl içinse 8 milyon dolarlık gelir elde etti.
Bir diğer önemli yatırım da Doğu Tribünü'ne geldi. Doğu Tribünü'nün ikinci katını kiralayan Ülker Grubu, Pegasus Tribünü'ne göre daha küçük olan bu bölüm için yıllık 2, iki yıl içinse 4 milyon dolar değer biçti.


Böylece kamunun stat, altyapı ve ulaşım amaçlı yatırımlarının dışında ASY Spor Kompleksi Türk Telekom Arena için özel sektörden akan yatırımın toplam tutarı da 112 milyon doları yani 173 milyon TL'yi buldu.
ASY Spor Kompleksi Türk Telekom Arena'ya kamu ve özel sektör tarafından yatırılan para ise 773 milyon TL'ye ulaştı.


YILLIK GELİRİ 96 MİLYON DOLAR
Fakat elbette Galatasaray'ın da ASY Spor Kompleksi Türk Telekom Arena'dan beklentileri çok yüksek.
157 loca ve 4 bin 850 VIP koltuğun satışından 35 milyon dolarlık bir gelir bekleyen Galatasaray'ın, kombinelerin satışından beklediği yıllık gelir de 20 milyon doları buluyor. 157 locanın tamamına yakınını 3 yıllığına sattığı belirtilen Galatasaray'ın maç başı bilet satışından 10, tesisteki diğer alanlardan da 15 milyon dolar yıllık gelir elde edeceği tahmin ediliyor.
Uzun lafın kısası ASY Spor Kompleksi Türk Telekom Arena'nın üst hakkının Galatasaray tarafından kullanılması halinde buradan elde edeceği yıllık gelir toplam 96 milyon doları buluyor.

http://ekonomi.haberturk.com/emlak-mortgage/haber/592471-arenaya-toplam-yatirim-600-degil-773-milyon-tl

*****************************************************

Galatasaray'ın Mal Varlıkları !!!

Riva Arazisi 1,175,000 metrekare Tapulu mal
Florya Metin Oktay Tesisleri 22,627 metrekare Tapulu mal
Kuruçeşme Adası 2,520 metrekare Tapulu mal
Ali Sami Yen Stadı yanında arsa 2,127 metrekare Tapulu mal
Hasnun Galip Sokak Kulüp merkezi 3 katlı bina Tapulu mal
Erenköy’de 3 adet lüks daire 550 metrekare Tapulu mal

Gayrimenkul Metrekare (bin) Rayiç bedeli (milyon dolar)
Florya arazisi 102 400-550
Mecidiyeköy'de arsa 2.5 40-70
Küçükçekmece'de arsa 41 30-50
Kalamış Tesisleri 40 100-200
Maltepe'de arsa 6 5-100
Galatasaray Adası 2.5 100-150
Beyoğlu'nda Kulüp Binası 3 katlı 15-20
Maslak'ta arsa 39.8 250-400
Sapanca'da arsa 8 1-2
Sefaköy'de arsa 79 140-160
Seyrantepe arazisi 384 400-700 (* Stad yapıldı.Üst kullanım hakkı ile kiralıktı)
Riva'da arazi 1.175 200-300
TOPLAM 1.681 -2.612
(18 Ocak 2009 Pazar)

Not: Ayrıca Kalamış, gibi devletten kiralanmış araziler mevcuttur.
Ayrıca Türkiye yetmedi Kıbrıs'a da açıldılar (!) 
3,5 yıl içerisinde bilmediğimiz hamleleri de (!) olmuştur.

'FLORYA TESİSLERİ 300 MİLYON DOLAR EDER''

Florya Tesislerinin büyük bir maddi gelir getirebileceğini anlatan Polat, ''Bu araziden 300 milyon dolar gelir elde edebiliriz'' dedi.
Adnan Polat, bunu kendisinin daha önce görevde olduğu zaman da dönemin başkanına söylediğini belirterek, ''Bizim kulübümüze burası en az 300 milyon dolar kazandıracak değerdedir. Ben o zaman 'metrekaresi 3 bin dolar olan yerde antrenman yapacak kadar zengin değiliz' demiştim.

http://arsiv.sabah.com.tr/2006/06/14/spo96.html

Riva ile Galatasaray'ın kasasına 200 milyon dolar girecek
24.11.2009 07:55:31 Son Güncelleme:24.11.2009 07:55:31 
finanstrend.com

''Toplam 280 milyon dolar borcu olduğu tahmin edilen Galatasaray Kulübü, üçüncü köprü projesiyle birlikte değerine değer katacak Riva’daki arazinin tüm borçları kapatacak bir değer olduğunu düşünüyor. Ancak söz konusu arazi 2.5 milyon YTL’lik bir borç yüzünden icradan satışa çıkarılma tehlikesi ile karşı karşıya. Arazide ayrıca Vakıfbank’ın da 100 milyon YTL’lik ipoteği bulunuyor''
Tebernüş Kireçci

Polat, şunları kaydetti: 
''Bugün Galatasaray'ın mevcut mali problemlerini biliyoruz ve bunun ağırlığını sırtımızda hissediyoruz. Bu rakamlar ürkütücü ve büyük olsa da Galatasaray'ın mal varlığını bir kenara koyup, borçlarını düştüğünde kalan değer, Türkiye'deki bütün kulüplerin toplam mal varlığından daha büyüktür. İçiniz rahat etsin''
http://arsiv.sabah.com.tr/2006/06/14/spo96.html
Adnan Polat'ın Divan Toplantısındaki konuşmasından. 

"...Tüm kulüplerin mal varlıkları yanyana geldiğinde bile‚ 10 ile çarpın‚ yine de Galatasarayın yarısı kadar etmez..." (Adnan Polat‚ 29.12.2007)

* Stadın isim hakkı Türk Telekom' a 10 senelik anlaşma ile 102,5 milyon$' a satılmıştır. Stadın ismi 10 seneliğine Türk Telekom Arena olarak anılacaktır.

* Türk Telekom Arena' nın loca ve VIP koltukları satışı için IMG firmasına bağlı International Stadia Group (ISG) ile 9 senelik 320 milyon$ karşılığı anlaşma yapılmıştır.

* Galatasaray Lisesi'nde yapılan toplantıda konuşan Özhan Canaydın, öncelikle Riva arazisi konusuna değinerek, "En önemli konu Riva projesidir. Orası ne benim, ne de bu yönetimin projesi. Galatasaray'ın projesidir. Çok uğraştık. 14 aylık bir süreçte, yüzde 16 olan imar iznini yüzde 20'ye çıkardık. İsteğimiz ise yüzde 25" dedi.

Florya Metin Oktay Tesisleri
Galatasaray Spor Kulübü, Florya Metin Oktay Tesisleri' nin arazisini lüks otel, villa, AVM olarak değerlendirip, antreman tesislerini Büyükçekmece' de ki kulübe ait 400,000 metrekare alana taşımak istemektedir.

Riva Arazisi
Asya yakasında bulunan Riva, İstanbul'un belki de en değerli kara parçalarından biri kabul edilmektedir. Galatasaray' ın tapulu arazisinin toplam alanı 1,175,000 m²' dir.

Riva'da sık ormanlarla kaplı, vahşi doğaya ev sahipliği yapan arazinin büyük bir bölümü Galatasaray'a aittir. Araziye ikiyüz elli milyon doları aşan değer biçilmektedir. Kulüp, bugün Riva'daki arazisinin değerlendirilmesi için gerekli çalışmaları sürdürmektedir. Karadeniz Otoyolu'nun tamamlanması ve İstanbul Boğazı'ndan geçecek 3. köprünün yeri konusunda Riva arazisinin de bulunduğu İstanbul'un kuzey bölgesinin seçilmesinin gündeme daha sık gelmesiyle, Galatasaray'ın Riva arazisinin, değeri daha da artmıştır.

Ayrıca 2008 yılı başında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından 1.979 hektarlık alanı kapsayacak "Riva Yerleşimi Kültür-Turizm-Sağlık-Spor Köyü Uluslararası Kentsel Tasarım Hizmet Alımı Projesi" hazırlanmıştır. Çevre Düzeni Planı'na uygun olarak hazırlanan proje, Riva Köyü ve Beylik Mandıra alt bölgesinde doğa ile uyumlu, kentlilerin kültür, turizm, sağlık ve spor etkinliklerinden yararlanmasına imkân tanıyacaktır.

Riva Arazisi ile ilgili proje Anıtlar Kurulundan resmen onay almıştır.[12] Bir İngiliz şirketine yaptırılan araştırmada Riva'nın değeri 172 milyon dolar olarak çıkmıştır. Riva' nın değeri 3. köprünün yapılmasıyla 2'ye katlanabilecektir.

Silivri Kavaklı Arazisi

80,000 metrekarelik bu alan üzerine yeni sosyal tesisler yapılması düşünülmektedir.

Beylikdüzü Arazisi

Futbol Akademisi yapılması düşünülen 20,000 metrekarelik arazidir.

Sapanca Gölü Kırkpınar Arazisi

20,000 metrekarelik bu arazi üzerine sosyal tesisler yapılması düşünülmektedir.

Ali Sami Yen Çadır Arazisi

Kulübün bir diğer tapulu arazisi olan bu yere işmerkezi kurulacaktır. Toplam alanı 2100 metrekaredir. Üzerinde yer alacak çok katlı bina da Galatasaray Kulüp Yönetim Bölümü, gerektiğinde Divan Kurulu toplantılarını yapmak için yeterli büyüklükte bir salon, GS TV Merkez Stüdyoları(ana haber bülteni canlı olarak buradan yapılacak), GS Dergisi Merkez Ofisi, GS Store Deposu ve kiralanmak üzere ofisler kurulacaktır. Giriş kata ise akaryakıt istasyonu kurulacaktır.

* Buradan 100 milyon dolar gelir bekliyorlardı.Ali Sami Yen'i alan Aşcıoğlu firması ile görüşüyorlardı.Sattılar mı bilemiyorum.

Galatasaray'a 100 milyon dolarlık gelir!

25.09.2010

Sarı-kırmızılılar, Ali Sami Yen Stadı'nın yanındaki, Galatasaray Store Çadırı'nın bulunduğu 8500 metrekarelik araziyi paraya çeviriyor. Mecidiyeköy'ün göbeğine yapılacak iş merkezinin değeri yaklaşık 100 milyon dolar olarak hesaplanıyor.

http://www.emlakhaberleri.com/insaat-haberleri/gs-store-satiliyor-mu-_61236.html 

Maltepe Arazisi

6000 metrekarelik bir arazi olup park alanı olarak kullanılmaktadır. Üzerine sosyal tesis planlanmaktadır.

Beylerbeyi 75. yıl Stadı

Galatasaray Spor Kulübü' nün sahip olduğu ve pilot takımı olarak Galatasaray Spor Kulübünde ki PAF' ların yetiştirildiği Beylerbeyi Spor Kulübü' nün stadıdır. 6500 kişiliktir ve Galatasaray Spor Kulübü tarafından yakın  zamanda revizyona tabi tutulmuştur. [13] İleride yerine portatif, localı Avrupa standartlarında 16,000 kişilik bir stad düşünülmektedir.

Erenköy Mart Kule

Erenköy' deki Mart Kule Galatasaray Spor Kulübü' nün tapulu mallarından biridir, değerlendirilmesi düşünülmektedir.

Sefaköy Arazisi

Dev Alışveriş Merkezi yapılacak olan 79,000 metrekarelik bu arazi Galatasaray Spor Kulübü' nün en değerli arazilerinden biridir.

Büyükçekmece Arazisi

400,000m² alana sahip bu araziye, Florya arazisi değerlendirildikten sonra yeni antreman tesisleri kurulacaktır.

GENEL DEĞERLENDİRME !!!!

Görüldüğü gibi 50 tane madde var.Daha fazlası da vardır,toparlayabildiklerimiz bunlar.
Bunların altına da Mal varlıklarını ekledim bilerek.Aslında Mal Varlıkları ile ilgili ayrı başlık yapacaktım.
Niye böyle yaptım ?
 Yıllardır G.Saray'ın borçları edebiyatı gidiyor batıyorlar,batacaklar falan filan.
Hepsi yalan,hikaye.Bu masal ile 1 sezon goy goy yaptılar Lucescu zamanında ve semeresini gördüler Şampiyon oldular.Herkes bir acıdı bir acıdı ki topyekün seferberlik yaptı ve başardırlar.Rakipleri bile yardımcı oldu (!) yahu.
  Fenerbahçe taraftarı artık bu G.Saray bu transferlerle,bu harcamalarla batar edebiyatına kanmasın.Bu ülkede G.Saray hiç bir zaman batmaz,batırılmaz.Buna izin verilmez.
   Yahu yukarıda yazdık hatırlayın.2001 krizinde Türkiye batmışken,IMF'ye teslim olmuşken bile bunlar gidip IMF Şefi Cottarelli'yi ikna edip Fak Fuk Fon'dan para aldılar
ve batmaktan (!) kurtulmadılar mı ?

Olayın 1 numaralı kahramanı Mehmet Cansun şöyle anlatıyor: “Çok sıkıntılı bir dönemdi. Büyük başarı elde etmiştik ama ekonomik sıkıntı had safhadaydı. Hükümetimizden yardım talep ettik. O sıralar sayın Bülent Ecevit başbakandı. Ve ülkeyi koalisyon ile idare ediyordu. Talebimize hem sayın Ecevit, hem de yardımcıları Mesut Yılmaz ile Devlet Bahçeli onay verdi. Ama bu onaya karşın para bir türlü hesaba yatmıyordu. Araştırdık IMF temsilcisi Cotarelli tüm fonların kontrolünü eline almış o nedenle para çıkmıyormuş. Ben de bunun üzerine Ankara"ya gittim. Saat 23.30 ya da 24.00 civarıydı. Ne iznim vardı ne de randevum. Kapıyı çaldım, Cotarelli açtı. Hemen kapıda kendimi tanıttım. "Sizi tanıyorum" diyip beni içeri aldı. Çantamdaki dosyayı verip durumu anlattım. Bir de üzeri pırlanta parçalarıyla süslü G.Saray rozeti hediye ettim. 200-250 dolar cıvarında bir rozetti. Sayın Cotarelli yazıyı imzaladı. Ertesi gün de para hesabımıza yattı. Tanıtma Fonu"nda para kalmadığı için ödemeyi Fak Fuk Fon"dan yaptılar.”

 Öncesinde Mesut Yılmaz iktidarlarında örtülü ödenekten verilen paraları ve Vakıfbank'tan verilen kredilerin nasıl silindiği haberlerini de okumuştuk.

Bakın gene yukarıda yazdık.5 tane banka birleşiyor 70 milyon dolar kredi veriyorlar.
''Türk Spor Tarihinin En Büyük Anlaşması'' dediler.
Niçin ? 2 Şirketlerini birleştirmek için bu kredi verildi.
Devamında ne oldu ?  Gene yukarıda var köşe yazarları yazmış küçük yatırımcıyı mağdur edecek bir şekilde yapılıyor ve 91 milyon TL.haksız kazanç elde ediyorlar.
Ve borçlarını azalttık diyorlar.Son rakam 269.3 milyon dolar.
 Bu borç rakamına rağmen hala sınırsızca transfer yapıyorlar.Üstelik kendi dile getirdikleri
2014 UEFA FFF Mali kriterlerine rağmen.
  Beşiktaş'a UEFA ceza veriyor ama bunları es geçiyor.
Niye ? Bilemiyorum.
Bildiğim  tek şey şudur.
''Bu ülkede Galatasaray'a kimse dokunamaz,bir şey yapamaz,zarar veremez''
Görülmüyor mu ?
Devlet 600 trilyon harcadı bedava Stad yaptı bunlara.Başbakan demedi mi G.Saray'ın 1 kuruşu yoktur bu Stad'da diye ?
600 trilyon bile yetmedi,üstüne gene yukarıda yazdığımız gibi 10 yıl için Stad isim hakkı diye 100,5 milyon dolar,tribünlerden 12 milyon dolar toplam 773 milyon doları buldu.
   Peki Fenerbahçe Stadını kendi imkanları ile taraftarının desteği,bulduğu sponsorların katkılarıyla yaptığı halde devlet niye G.Saray'a bu kadar para akıtıyor ?
Niye haksız rekabet oluşturuyor ?
Bakın Galatasaray'ın Mal Varlıklarını yukarıya bilerek koydum.
O Mal varlıkları ile hem Stadlarını yapabilirler hem borçlarını ödeyemezler miydi ?
Bal gibi öderlerdi.
Bakın sadece Riva arazisinde yaptıkları yani Spor Tesisi kurma amacıyla aldıkları araziyi İmar Planında değişiklik yaptırarak İnşaat izni çıkartıp villa yapıp satmaktan 250-400 milyon dolar arasında gelir bekliyorlar.
Bitmedi.
Florya Tesislerini satıp Büyükçekmece Belediyesinin verdiği araziye taşınarak 300 milyon dolar gelir bekliyorlar.
Yahu.Ali Sami Yen Stadının yanındaki Çadır Store dedikleri araziden 100 milyon dolar bekliyorlardı.
  Bunları yazmama gerek yok aslında çünkü Adnan Polat yukarıda da yazdığım gibi şunları söylemişti ;

 Polat, şunları kaydetti: 
''Bugün Galatasaray'ın mevcut mali problemlerini biliyoruz ve bunun ağırlığını sırtımızda hissediyoruz. Bu rakamlar ürkütücü ve büyük olsa da Galatasaray'ın mal varlığını bir kenara koyup, borçlarını düştüğünde kalan değer, Türkiye'deki bütün kulüplerin toplam mal varlığından daha büyüktür. İçiniz rahat etsin''
http://arsiv.sabah.com.tr/2006/06/14/spo96.html
Adnan Polat'ın Divan Toplantısındaki konuşmasından. 
"...Tüm kulüplerin mal varlıkları yanyana geldiğinde bile‚ 10 ile çarpın‚ yine de Galatasarayın yarısı kadar etmez..." (Adnan Polat‚ 29.12.2007)

* Peki Adnan Polat açık açık bunları söylüyor övünerek,neden hala devletten avanta peşinde koşuyorlar ve istediklerini alıyorlar.

Boşuna devletin takımı ''Dinamosaray'' demiyor taraftarlar değil mi ?

  Son Söz ; Şimdi anladınız mı G.Saray'ın neden batmayacağını,neden hiç bir zarar görmeyeceğini ?


 

ANTİBUKALEMUNSPOR Copyright © 2011 -- Template created by O Pregador -- Powered by Blogger