Dünkü gazetelerde Ünal Aysal’ın KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nu ziyaretiyle ilgili haberlere göz gezdirirken gülümsememe engel olamadım. Galatasaray Taraftar Derneğinin lokal açılışı için Kıbrıs’a giden Ünal Aysal “Kıbrıs’ın ikliminin özellikle ilkbahar ve sonbahar aylarında idman yapmaya oldukça müsait olduğunu ve takımı antrenman için Kıbrıs’a getirebileceklerini” söylemiş. Galatasaray Spor Kulübü Başkanının ilkbahar ve sonbahar aylarında liglerin devam ettiğini ve takımın Kıbrıs’a gitmesinin mümkün olmadığını bilmemesinin mümkün olmayacağı varsayımıyla “Yine bir iş var bu işin içinde” diyerek araştırmaya başladım.
Galatasaray’ın Kıbrıs’a ilgisi 2010 yılının Mart ayında başlıyor. 12 Mart 2010 tarihli gazete haberlerine göre KKTC Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün Galatasaray’ın Divan Kurulu Toplantısına katılıyor ve bir konuşma yapıyor. Hüseyin Özgürgün bu konuşmasında KKTC’nin Karpaz bölgesinde, denize sıfır 150 dönümlük bir araziyi kulübe tahsis ettiklerini, seçim yasakları nedeniyle bunun protokolünü imzalayamadıklarını, 18 Nisan’da seçim yasakları bittiğinde Galatasaray Kulübü Başkanını KKTC’ye davet edip resmi protokolü imzalayacaklarını söylüyor. Bakan Özgürgün’ün Galatasaray’a yapılan bu tahsisten sonra birkaç kulübün daha KKTC’den arsa tahsisi için başvuruda bulunduğunu anlatarak, “Ama bu müracatların onlar için Galatasaray kadar kolay olmayacağını söyleyebilirim” şeklindeki ifadeleri ise salonda ayakta alkışlanıyor.
Bakan bu sözleri sarf etse de izleyen dönemde Beşiktaş’a Kumyalı’da, Trabzonspor’a ise Girne’de arazi tahsisleri yapıldığı yönünde haberler yer almış medyada. Ancak konuyu dağıtmamak adına Galatasaray’a tahsis edilen araziyle ilgili bilgileri paylaşmaya devam edelim.
28 Temmuz 2011 tarihli Kıbrıs Gazetesi’nde yer alan habere baktığımızda aradan geçen süre zarfında Galatasaray’ın arazi üzerinde tek bir çivi bile çakmadığını anlıyoruz. O tarihte KKTC Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Bakanı Kemal Dürüst, Galatasaray Divan Kurulu Başkanı Semih Haznedaroğlu, Yönetim Kurulu Üyesi Emir Sarıgül, Galatasaray Gayrimenkul Geliştirme A.Ş. Genel Müdürü Mehmet Akif Şener ve Kulüp Mimarı Murat Kader’den oluşan heyeti kabul ediyor. Semih Haznedaroğlu Bakanı ziyaretlerinin amacını“Kulübün içinde bulunduğu bazı sıkıntılardan dolayı taahhütlerini zamanında yerine getirememe durumunda olmaları nedeniyle proje, fizibilite ve ÇED Raporu çalışmaları için ek süre talep etmek” olarak açıklıyor. Bu açıklamaya kimsenin çok fazla şaşırdığını düşünmüyorum. Açıkçası Galatasaray’ın taahhütlerini zamanında yerine getirdiğini öğrenmek şaşırtıcı olurdu benim için.
Şimdi bu konuyu bir kenara bırakıp yakın zamanda gazetelerde yer alan Kıbrıs’la ilgili haberlere bir göz atalım. 12 Ocak 2012 tarihli Takvim Gazetesi’nde yer alan bir habere göre İsrail Devleti gözünü KKTC’ye dikiyor ve finansal destek sağladığı Yahudi işadamlarına KKTC’de Türkiye’nin güney kıyılarına yakın arazileri toplayın talimatını veriyor. Bunun üzerine İsrailli işadamları KKTC’de yaşayan bazı avukatlar üzerinden paravan şirketler kurup adanın en kıymetli arazilerini almaya başlıyor. Gazetenin haberine göre Karpaz, Dipkarpaz, Büyükkonuk, Bahçeli, Tatlısu, Yenierenköy ve Sadrazamköybölgelerinde arazi fiyatları çok yükseliyor, bu bölgelerde alınan arazilere lüks siteler kuruluyor. 6 Şubat 2012 tarihli Sabah Gazetesi’nde de benzer iddialar tekrarlanıyor, hatta İsraillilerin aldıkları arazilerin askeri üslerin kapısına dayandığı belirtiliyor.
Yakın zamanda yaşanan bu gelişmelerle birlikte değerlendirdiğimde, Ünal Aysal’ın KKTC Cumhurbaşkanını ziyaretinden sonra yaptığı açıklamada “KKTC’de yapacakları yatırımın bir an önce hayata geçmesini istediklerini, kulübün önünün açık ve imkanlarının buna müsait olduğunu” vurgularken amacının ne olduğunu tam olarak anlayamadım açıkçası. 2 sene boyunca araziye tek bir çivi çakmayan Galatasaray'ın Başkanının birdenbire bu projeyi bir an önce yapmak istediklerini söylemesinin ve bunu söylerken imkanlarının buna müsait olduğunu vurgulamasının arkasında başka bir şey var besbelli.
Son dönemde Karpaz bölgesiyle ilgili çıkan haberlerden sonra, Galatasaray’ın da tahsis edilen arsayla ilgili taahhütlerini yerine getirmemesi ve spor tesislerinin inşasına bir türlü başlamaması neticesinde KKTC Hükümetinin söz konusu tahsisi iptal etme girişimi mi var acaba bu açıklamaların arkasında? Ya da bölgedeki fiyatların birdenbire yükselmesiyle bu pastadan pay alabilmek amacıyla spor tesisleri yapımı için tahsis edilen arsanın bir bölümüne villa, v.s. yapımı için girişimlerde mi bulunuluyor? Bunların hiçbirisine şaşırmam açıkçası. Şaşıracağım tek şey mali açıdan bu derece zor durumda olan, kulübü ancak hisse senetlerini satarak ve daha sonra bedelli sermaye artırımı açıklayarak döndürebilen Galatasaray’ın şu dönemde bu bölgeye gerçekten spor tesisleri yapması olur. Öyle ya, yazın sıcağında Kıbrıs'a gidip kamp yapmanın imkansızlığını, Kıbrıs'a uygulanan uluslararası ambargo nedeniyle Kış döneminde oraya gidip maç yapmanın da mümkün olmadığını düşünürsek, hele de bu denli mali sıkıntı içerisindeyken Galatasaray'ın 150 dönüm arazi üzerine spor tesisi yapacağına kimse inanmaz.
Yazının sonunda Fenerbahçe’yle ilgili de bir iki kelime etmek lazım. Ünal Aysal’ın kendisini makamında ziyareti sırasında KKTC Başbakanı İrsen Küçük’ün Fenerbahçe’ye “Gelin yatırım yapın, size de yer verelim” çağrısı yaptığı söyleniyor. Bu çağrı bazı şeyleri çok açık bir şekilde anlatıyor aslında. Spor tesisi yapacağız vaadiyle KKTC yetkililerinin kapılarını aşındırıp arsa tahsisini kapan ancak daha sonra buralara tek bir çivi bile çakmayan kulüpleri görünce Başbakanın Fenerbahçe’yi yatırıma davet etmesi kadar doğal bir şey olamaz. Fenerbahçe Ülker Arena, Topuk Yaylası ve Gölbaşı Tesisleri gibi mükemmel tesisleri son derece hızlı bir şekilde tamamlayan Fenerbahçe’nin Kıbrıs’a da son derece süratli bir şekilde muhteşem tesisler yapacağına ve diğer kulüplere de örnek olacağını düşünüyor muhtemelen Başbakan.
Fenerbahçe Yönetimine buradan bir çağrı da ben yapmak istiyorum. Lütfen KKTC Başbakanının bu sesine kulak verin, Kıbrıs’ta Fenerbahçe’nin adına yakışan muhteşem bir tesis yapıp oradaki taraftarlarımıza ve KKTC vatandaşlarına armağan edin. Hem yukarıda amacını anlayamadığımı söylediğim ifadelerin arkasındaki nedenleri de ancak bu şekilde öğrenebiliriz. Çünkü emin olun Fenerbahçe de bu işin içine girmediği sürece diğer kulüplerin gizli saklı yürüttükleri girişimlerden iş işten geçene dek haberdar olamayız. Maalesef işin içine Galatasaray’ın menfaatleri girdiğinde kulağının üstüne yatan bir medya var Türkiye’de.