20 Mart 2012 Salı

Peşkeştepe ile İlgili Lube Ayar'ın sansürlenen haberi 3

Başbakanlık Teftiş KuruluBaşmüfettişi Sinan Erol, Seyrantepe Projesi’ne ilişkin ön inceleme raporunda, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nün (GSGM) yetkililerinin alacağını iddia ettiği 143 milyon TL’yi hükme bağlayan bir sözleşmeolmadığını söylüyor. Erol’a göre,GSGM’nin elinde, bittiğinde bedelsiz olarakGalatasaray’a devredilecek stattan başka bir şey yok!
Sinan Erol, GSGM Genel Müdürü Yunus Akgül’ün 3 Şubat 2010 tarihli cevabını raporunda çok sert bir şekilde eleştiriyor. Akgül yazısında, 6 Ağustos 2007 tarihli ek protokolü anlatırken, “52 bin kişilik Seyrantepe Stadı, GSGM’ye devredilmesi ve Ali Sami Yen arazisinden elde edilecek gelirin yüzde 39’ununTOKİ’ye, yüzde 61’inin ise GSGM’ye ait olacağı kararlaştırılmıştır. TOKİ’nin ihaleyi kazanan Eren Talu&Alke Ortak Girişimi ile 19 Ekim 2007’de imzalanan sözleşme feshedilmemiş olsaydı, genel müdürlüğümüze ödenmesi gereken pay yaklaşık olarak 143 milyon TL olacaktı” diyor.
Erol ise, şu yorumu yapıyor: “Ortak Girişim Grubu, işi bıraktıktan ve TOKİ sözleşmeyi feshettikten sonra, ‘O sözleşme feshedilmemiş olsaydı 143 milyon TL alacaktık’ şeklindeki hayıflanma kabul edilebilir olmaktan uzaktır. Fesih tarihi itibariyle TOKİ’nin GSGM’ye 143 milyon TL gelir payı ödemesinin sözü edilmemektedir.”
Başbakanlık soruşturma izni vermedi 
Basın İlan Kurumu Genel Müdürü, Gençlik ve Spor eski Genel Müdürü Mehmet Atalay, “ASLANTEPE’YE TEFTİŞ KISKACI” ve “SİYASİ OTORİTE İRADE KOYDU” başlıklı haberlerimizle ilgili bir açıklama gönderdi:
Sözkonusu haberlerinizde Seyrantepe ile ilgili incelemeyi yürüten başmüfettişin, şahsım hakkında Başbakanlık’tan soruşturma izni verilmesinin talep edildiği yazmaktadır. Oysa haberinizin yayınlandığı tarihten tam 40 gün önce, (29.03.2010 tarihinde) Başbakanlık makamı tarafından soruşturma izni verilmemesi kararı verilmiştir. Bu bilgiyi haberinizde belirtmeyerek, diğer ilgililer ve şahsım hakkında Başbakanlıktan soruşturma izni verilmesini istediği şeklinde haber yapılması anlaşılamamıştır.
O gün gerçekleştirdiğimiz protokolün her kelimesinin, arkasındayız. Bugün bizi zor durumda bırakacak herhangi bir metnin altına imza atmadık. Tam tersine bizi onurlandıran ve göz kamaştıran, inşaatını görünce bittiği günü heyecanla beklediğimiz bir projenin altında imzamız var. Haberde yazılanların aksine cevap veremeyeceğimiz ya da cevaplanmasından kaçındığımız bir soruyla da muhatap olmadık.
Bu konuyla ilgili yaptığımız açıklama bir savunma değil, herkes tarafından kabul edilen bir başarı öyküsünü yeniden kamuoyuyla paylaşarak yanlış bilgilendirilmenin önüne geçmeyi amaçlamaktadır. Bugün 2016 Avrupa Futbol Şampiyonası’na aday olabiliyorsak, bu tesislerin gelinen noktada ne kadar önem arzettiğini, şöyle etraflıca bile düşünmeden sonuca varabilirsiniz. 2008 yılında, 2012 Avrupa futbol şampiyonası organizasyonu konuşulurken elle tutulur uluslararası maçların oynanabileceği doğru dürüst bir stadımız bile yoktu. Bugün ise Kayseri’de inşa edilen stadımız gibi Seyrantepe projesi de bittiğinde Türkiye’nin yüz akı olacaktır.
Bugünkü Seyrantepe Projesi’ni o zamanki ufkuyla ortaya koyan Sayın Başbakanımız Recep Tayip Erdoğan’dır. 1995 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde, Faruk Süren başkanlığındaki Galatasaray heyetini kabul eden Sayın Başbakanımız, Galatasaray Heyeti’nin; “Ali Sami Yen’i yıkıp aynı yerinde yeniden yapalım” teklifine karşılık; “Size uygun bir yerde daha geniş bir alanda stadyapılabilecek yeni bir arazi verelim, uluslararası standartlarda muhteşem bir stadyum inşa edelim” teklifini getirdi. Aradan geçen onca yıldan sonra Sayın Başbakan sözünde durmuş ve bu seçimi Galatasaray camiası yapmıştır.
Şehrin ve trafiğin tam ortasında 34 dönüm alan üzerindeki 17 bin kişilik bir stadyum, başta Galatasaray camiasının en çok şikayet ettiği, fiziksel olarak bitmek üzere olan bir yapı alınmış, yerine 120 dönüm arazi üzerine kurulu 52 bin 500 kişilik modern çağın mimari tekniklerini içeren, açılır kapanır bir çatıya sahip mimari bir harika Türk sporuna kazandırılmak üzeredir. Böyle bir durumda hangi sorunun cevabı verilemez veya bu yapılan işin nesinden utanılır düşünmek lazım.
Bu sıra dışı stadyumun bugüne getirilmesi öyle çok kolay da olmamıştır. Sayın Başbakanın talimatıyla Sayın Bakanlar arasında imzalanan protokoller vardır. BugününTBMM Başkanı o dönemin değerli spor bakanı olanMehmet Ali Şahin’in altında imzasının bulunduğu bir projedir bu. Daha sonra bizler bürokratlar olarak alt protokelleri gerçekleştirdik. Başarısı ortada olan TOKİ’nin kamuoyu önünde gerçekleştirilen şeffaf ihaleler ile sonuca varılmış ve ilk kazma Seyrantepe toprağına vurulmuştur.
Sporun ve spor kurumlarının desteklenmesi olmazsa olmaz bir ihtiyaçtır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 58 ve 59. maddelerinde yeralan, gençliğin korunması sporun geliştirilmesinin devletin görevi olduğu açıkça yazmaktadır. Yapılan işler Anayasal görevdir. Bu noktadan baktığımızda da spor kulüpleri, bizlerin milli sporcu yetiştirilmesi konusunda partnerimizdir. Yardımcı kurum olarak görev yaparlar. GSGM Genel Müdürlüğümüz döneminde kulüplerle olan bütün ihtilafların çözümünü gerçekleştirme başarısını gösterdik. Stadyumların borçlarını ödemelerini sağladık. Sporun ve kulüplerin lehine olan bütün çalışmaları yaptık.
Dünya standartlarının gerisinde kalan, tesis fakiri olan Türk sporunun atılımı için olmazsa olmazı olan bu eserlerin yapımında köstek olmak yerine destek olmak gerekmez mi? Ortaya atılan eleştiriler uluslar arası normlar göz önüne alınarak yapılması gerekmez mi?
İşte başmüfettişin değerlendirmesi:
Sorumluluk Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nün

- GSGM yetkililerinin, siyasi otoritenin arazi takasına ilişkin protokollerle tavrını belli ettiğini yönündeki cevabı gerçeği yansıtmamaktadır. 6 Ağustos 2007 tarihli ek protokol, GSGM Hukuk Müşaviri Zübeyd Aydın koordinatörlüğünde, GSGM Tesisler Daire Başkan Vekili H.H.Şen, Emlak Şube Müdür Vekili İ.H.Erkan ve Harita Kadastro Mühendisi H.Karslı tarafından siyasi otoritenin oluruna hazırlanmıştır. Mezkur projeden başından beri bilgi sahibi olan GSGM’nin ‘Herhangi bir müdahalemiz ve inisiyatifimiz olmaksızın yapıldı’ yönündeki izahı gerçek değildir.
- Yapılan işlemlere dair başbakanın bir onayına rastlanmamıştır. Daha sonra bu husus, sayın başbakanın şifahi olur ve muvafakati şeklinde izah edilmiştir. Ancak GSGM, katma bütçeli ve bağımsız bir kurumdur. Başbakanlığa veya bakanlığa bağlılığı yönetseldir. Protokolün, genel hatlarıyla yol ve yön gösterici, böyle bir projeye uygunluk ifade eden bir siyasi irade mahiyetinde olduğu, doğacak bürokratik engellerin aşılmasına yardımcı olmaktan ibaret böyle bir siyasi irade desteğinin başka türlü yorumlanmaması gerektiği düşünülmektedir. Kaldı ki, söz konusu protokolde ve eklerinde tarafların haklarını belirleme görev ve sorumluluğu GSGM’ye aittir.

‘Çıkarını neden hesaplamadın?’
- Protokoldeki, arazilerin üzerinde inşa edilecek yapıların değerlendirilmesi gibi çok ciddi bir görevin, GSGM ve Milli Emlak Genel Müdürlüğü yerine, neden bizzat bakanlarca değerlendirileceği hususu anlaşılamamıştır. Arazilerin parasal mukayesesinin yapılıp yapılmadığı yönündeki somut sorumuza karşılık verilen, ‘hizmetlerin yürütülmesi sırasında mali açıdan getiri-götürüsünün ne olduğu veya olacağı değil, kamu hizmetinin en iyi şekilde yürütülmesidir’ şeklindeki cevap anlaşılabilir olmaktan uzak; kamu mallarının değerlendirilmesi için gereken dengeleri ciddiye almayan bir anlayıştır.
- GSGM yetkililerince, tatminkar bir çalışma yapılmadan hazırlanan ek protokolün 5. maddesi, GSGM’ye verilmesi öngörülen pay oran ve miktarının kurum çıkarlarına uygunluğunun nasıl hesaplandığı, daha doğrusu niçin hesaplanmadığı anlaşılamamıştır.

‘TOKİ’de inceleme başlatılmalı’
- GSGM’nin, arazi takası sonucunda Ali Sami Yen’i vermenin karşılığında hem 52 bin kişilik stat ham de ciddi bir gelir payı tahsil etmek konusunda, elinde hiçbir somut ve bağlayıcı sözleşme olmamasına rağmen, TOKİ’ye sadece ‘konuşma’ seviyesinde ‘güvendiği’ anlaşılmaktadır.
- Başarısız olmakla birlikte bu trampa (takas) teşebbüsü sonucunda Seyrantepe Projesi ile Galatasaray Spor Kulubü’ne ciddi avantaj sağlandığını, prestij kazandırıldığını ve neticesinde somut bir kaynak (aktarıldığı iddiası tartışılabilir olmakla birlikte) yaratıldığını kabul etmek gerekir.
- GSGM, Ali Sami Yen’in mülkiyetini TOKİ’ye devretmiş, karşılığında inşaatı bittiğinde Galatasaray’a bedelsiz kullandırma vaadinde bulunulmuş Seyrantepe projesiyle karşı karşıyadır.
- TOKİ, sözleşmeyi tek taraflı feshetmiş olmasının bedelini GSGM’ye ödetmek istemektedir. TOKİ’nin, GSGM’nin hak ve paylarını kısmen ortadan kaldırması sonucunu doğuran işlemlerde bir usulsüzlük olup olmadığının aydınlığa kavuşabilmesi için TOKİ bünyesinde bir inceleme başlatılması gerektiği mütalaa olunmaktadır.
 

ANTİBUKALEMUNSPOR Copyright © 2011 -- Template created by O Pregador -- Powered by Blogger